Yeni bir sürü askeri kurgu saldım hesabıma girerek bakabilirsiniz ve dilerseniz beni takip ederek diğer gelecek askeri kurgulardan haberdar olabilirsiniz.
******
Rezan
"Ben oyuncak değilim Kutalmış, hem ara verelim diyorsun hem de tekrar deneyelim diyorsun ne yaptığın belli değil ve bu olay benim açıkcası çok canımı sıkıyor." Ondan iyice uzaklaşıp konuştuğum zaman kaşlarını çatarak bana doğru adım atmıştı.
Yüzünü dikkatlice incelediğim zaman ben daha tam olarak ne olduğunu anlamadan o, dibime doğru girip sert bir şekilde bileklerimi tutup beni, kendisine doğru çekmişti.
Onun şu an bana karşı ne yaptığını düşünebildiğini pek sanmıyordum.
Yaptıkları yenilir yutulur bir şey değildi, eski kız arkadaşı ile konuştuğunu da biliyordum ve o kız ile beni bir arada götürmeye çalışması iğrenç bir davranıştı.
Bu olaydan şans eseri haberim olmuştu, Kutalmış arkadaşına, eski kız arkadaşı ile konuştuğunu ve onu ne kadar özlediğinden bahsederken benim onları duvarın arkasından dinlediğimi bilmiyordu.
O an nasıl yıkıldığımın tarifi yoktu.
Olumsuz şeyler yaşamak insan olmanın bir parçasıdır, doğal olarak hayatta bizi üzecek şeylerden tamamen kurtulmamız mümkün değil. Böyle bir şey mümkün olsaydı, sanırım şu anki anladığımız anlamda insan olmazdı. Bir insanın ömrü boyunca başına birçok kötü olay gelebilir ancak bu kötü olaylar sayıca ne kadar fazla olsalar da, tür olarak birbirlerine benzerler. Eğer hayat boyu yüzlerce kötü olay yaşanıyorsa, bunların türü onu geçmez diyebilirim. Yani aslında birbirine benzer şeyleri, zamansal, mekânsal farklarla ve farklı insanlarla yaşıyorsun. Bu türler konusunda örnek vermek gerekirse, başarısızlık, kayıp, haksızlığa uğrama, ayrılık, belirsizlik gibi başlıkları sayabiliriz. Bu başlıklarda yaşadığımız olaylarda bir şekilde zorlanırız ancak, bir süre sonra bu sorunlara çözümler geliştiririz. Kendi içinde sorun çözülmüş olur.
Fakat gariptir ki insan, hayatta başına ne geliyorsa sanki ilk defa yaşıyormuş gibi hissedebiliyor. Geçmişinde çözdüğü herhangi bir problemin bir benzerini yaşadığı zaman sanki ilk defa yaşıyormuş gibi kaygılanabiliyor ya da ümitsizlik yaşayabiliyor. Geçmişinde bazı şeyleri yaşamış olmamız, benzerini yaşadığımız zaman ortaya çıkacak olan olumsuz duyguları tamamen engellemez elbette, ama çözümsüzlüğün ve acının içinden daha çabuk çıkmanı sağlar. Örneğin, sunum korkun var diyelim. Her sunum öncesinde “Ya kötü geçerse, rezil olursam, sorulan sorulara cevap veremezsem?” düşünceleri seni esir alıyor ve kaygının içine düşüyorsun. Ancak bugüne kadar 50 kez sunum yapmışsın, yaptığın her sunum çok güzel geri dönüşler almış. Sıra 51. sunuma geldiği zaman, sanki ilk defa sunum yapacakmış gibi kaygılanıyorsan burada yapman gereken, kaygılı bir olayı yaşadığında bunu sonrasında nasıl çözdüğünü, nasıl ilerlediğini bir kenara not alman. Buna benzer olaylar yaşadığın zaman, bu notları okumak, sanki uzaktan bire bir seninle aynı şeyleri yaşamış birinin şefkatli sesini duymak gibi olacak. Bu ses sana “Abartmana gerek yok, daha önce de aynısını yaşadın ve başarıyla üstesinden geldin, sen bu işi de başaracaksın” diyecek. Bu geçmişten gelen kendi sesimiz, o andaki yaşadığımız kaygıyı tamamen geçirmese de önemli ölçüde azaltacaktır.
Şu an yaşadığım olaylarda aynen bu şekilde ilerliyordu ve ben mantıklı kararlar vermezsem bundan sonra hiç veremezdim.
"Özür dilerim komutanım, bana ne yaparsanız yapın hepsini hâk ediyorum ama son bir şans daha veremez misiniz?" Kutalmış, bileklerimi bırakıp benden uzaklaştığı zaman gözlerimi daldırdığım yüzünden anca çekebilmiştim.
Şu yaşıma kadar hep haksızlığa uğramıştım, dediğim gibi bu doğamızın bir parçasıydı ve sürekli bu şekilde korkarak yaşayamazdık.
" Ben düşünmek istiyorum, bence sende bir süre düşün öyle konuşalım." Bana verdiği şeyleri çıkartıp onun eline tutuşturduğumda bana hayal kırıklığı ile bakmıştı.
Hep ben mi kırılacaktım amına koyayım...
Süleyman ile bizi görünce adamda kaybetme korkusu oluşmuştu ve onun, beni tekrar yarı yolda bırakmayacağını nasıl bilecektim?
Evet kendisi homofobik ailede büyüyüp öyle yetişmişti ama benimde bir duygularım vardı, canı sıkıldıkça itekleyeceği birisi değildim.
Bir şey demeyeceğini anladığım zaman ona karşı arkamı dönüp yere doğru eğilerek Süleymanın şapkasını yerden almıştım.
Bunu ona geri verecektim ama bugün pek görüşemediğimiz için bu eylem yalan olmuştu.Süleyman ile o tür bir ilişkimiz olmazdı, Kutalmış'ın ise kendisine çeki düzen vermesi gerekiyordu yoksa ileride ikimizde çok üzülecektik.
"İyi akşamlar." Yanından hızlı adımlarla ayrıldığım zaman arkama dönüp bakmamıştım, bakarsam kararımdan vaz geçerdim ve ben daha ne istediğini bilmeyen bir adamla harcanmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyade /bxb ✅✔️
General FictionKardeşime atacağım, - Komutanımın hakkındaki nefret dolu- mesajları bizzat komutanıma atsaydım ne olurdu?..