Rezan
Eve girdiğim zaman annemi bilgisayardan bl dizisi izlerken yakalamıştım ve kadın bildiğiniz izlemiyor o anları yaşıyor gibiydi.
Gerçi neden şaşırıyordum ki? Shipper bir annem vardı, çoğu zaman beni oldukça birini bulmam konusunda yorsada onu da böyle kabul etmiştim.
"Ne izliyorsun?" Montumu çıkartırken sorduğum soru ile kafasını kaldırmadan "Why Ru" demişti.
-Anladım, hangisini daha çok sevdin?
Sesim meraklı çıkarken annem gözlerinden kalpler çıkartarak kafasını kaldırıp bana bakmıştı.
Her zaman dizilerde birilerini daha çok sever ve onlara saçma sapan bir şekilde bağlanırdı...
"Zon x saifah bebeklerimi tabii ki de. Gerçi onlar da finale kadar on dakika anca varlar çok sinir bozucu." Annem, hiddetli bir şekilde elini masaya vurup bilgisayarını kapattığı zaman yüzüne ciddiyetle bakmıştım.
Ciddi bakarsanız sinirli olduğunu cidden görebilirdiniz...
" Revirdeki doktor vardı ya, Süleyman ve diğer arkadaşlarla buluşacaklarmış. Beni de çağırdı." Omuzlarımı düşürerek burnumu çekmiştim.
Eve gelene kadar nasıl da kendimi tutmuştum.
"Oy bebeğim." Annem koşarak yanıma gelip beni omuzlarımdan tutarak koltuğa oturttuğunda kafamı onun göğsüne yaslayıp burnumu çekmiştim.
Süleymanı hâlâ seviyor olmam canımı acıtıyordu, adam evlenip yuvasını çoktan kurmuştu...
Evet bizim bir geçmişimiz vardı ama ben o geçmişi hâlâ aşamamıştım.
"Onu çok özledim anne." Göz yaşlarım akarken zar zor konuştuğum zaman annem, "Şşş" diyerek sırtımı sıvazlamakla meşguldü.
Süleymanı hâlâ sevmem büyük bir haksızlıktı çünkü bana, hayatım boyunca unutamayacağım bir şekilde bir güzel kazık atmıştı ve olayları düşününce o anları tekrar tekrar yaşıyor gibi oluyordum.
"Anneciğim, acını çok iyi anlıyorum ama o gün yaşadığın şeyler gibi bu da geçecek, sen onu sevmiyorsun sadece hâlâ canın yanıyor ve sen de bu yüzden onu sevdiğini sanıyorsun bebeğim. Sen, o pisliğe sadece nefret duyuyorsun bu yüzden için soğumadı." Annem saçlarımı okşamaya başlayıp yavaş yavaş kafamı tutarak beni dizlerine yatırdığında ağlamam daha çok şiddetlenmişti.
Bacaklarıma kendime çekip oturduğumuz koltukta iyice küçüldüğüm zaman Annem bir eliyle saçlarımı okşamaya devam edip diğer eliyle elimi tutmuştu.
"Bak bebeğim, biliyorum çok canın yanıyor. Sana yaptığı şey affedilir değil ve sen de hâlâ o itliği düşünüp kendinde suç buluyorsun ama değil. Senin hiçbir suçun yok tamam mı? Tamamen onun karaktersiz oluşundan kaynaklandı. Ağla rahatlarsın biraz, ben de sana çok sevdiğin masalları anlatacağım. " Annem, üzerime eğilip saçlarımı öperek masal başlangıcını yaptığında burnumu birkaç kere üst üste çekmiştim.
Birazdan burnum tamamen kapanacaktı ve uykumdan uyanacaktım...
Diğer bir yandan da annem haklıydı ve şu an hâlâ bunları düşünmek benim aptal oluşumdan kaynaklanıyordu.
Her şey gibi bu da geçip gidecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyade /bxb ✅✔️
General FictionKardeşime atacağım, - Komutanımın hakkındaki nefret dolu- mesajları bizzat komutanıma atsaydım ne olurdu?..