Kutalmış
Rezan Komutan, omzumda bildiğiniz uyuya kaldığı için rahatsız olmaması için gram yerimden kıpırdayamamıştım ve o kadar tatlı uyumuştu ki telefonumla çaktırmadan bol bol fotoğraflarını çekmiştim.
Hoş çaktırsam bile göremeyecekti çünkü civciv gibi uyuyordu ve onu uyandırıp nöbeti teslim etmek gelmiyordu içimden ama yarın Süleyman Komutan bunu öğrenirse benim içimden seve seve geçerdi.
Ateşin başında sarmaş dolaş yakalanırsak ikimiz de fena derecede patlardık ama bu şu an pek umurumda değildi.
Kafamı hafif ona doğru eğip yüzüne baktığımda kedi gibi uyuyordu. Silahımı yanıma bırakarak Rezan'ı koltuğumun altına alarak kafasını göğsüme doğru yerleştirmiştim.
Kafamı saçlarına gömüp yavaş yavaş kokusunu içime çekerek öptüğüm zaman kalbimin ritmi değişmişti.
Az önce gözümden uyku aksa da şu an bir şeyim yoktu ve sabaha kadar böyle yanımda uyusa bana bir şey olmazdı ama yarın yorgun olacağımı biliyordum ve Süleyman Komutan, o sinir ile beni ters yatırıp düz sikerdi.
******
Rezan
Süleyman'a çayını verirken o kadar gergindim ki bu gerginliğimi üzerimden nedense bir türlü atamamıştım.
"Gel sen de iç, yoruldun dinlenirsin." Süleyman, bakışlarını atış talimi yapan askerlerden çekip bana odakladığında doğruca ona bakmıştım.
Dün arkadaş kalacağımızı söylediğimde epey bir sinirlenmişti ama sabah sanki o konuşmayı yapmamışız gibi davranıp bana önceki gibi davranmaya başlamıştı tabii bu sefer daha yumuşaktı.
Diğer bir gergin olmamın sebebi sabaha kadar dışarıda Kutalmış ile beraber durmuştuk ve ben bir yerden sonra uyumuştum ama o garibim bildiğiniz sabaha kadar nöbet tutmuştu.
Ne beni uyandırmıştı ne de nöbet değişimi yapmıştı...
Sabah Süleyman uyandığı zaman Allahtan Kutalmışın yanında ben yoktum ve Kutalmış, Süleyman'ın insancıl yanına denk gelmişti de ona uyuması için izin vermişti.
Kutalmış şimdi benim çadırımda camış gibi yatarken ben burada Süleyman paşamın gönlünü hoş tutmaya çalışıyordum.
"Gerek yok teşekkür ederim komutanım, ben kendime kahve yapacağım." Sırıtarak söylediğim şeyle o da bana sırıtarak göz kırpmıştı.
Bu halinden korkmam gerekirken aksine hoşuma gidiyordu. Bana hiçbir şekilde zorluk çıkarmamıştı ya da tersleme yapmamıştı.
" Ah şu kahve tiryakisi olduğunu unutmuşum, hadi git ne yapıyorsan yap biraz dinlen sonra koşuya çıkacağız." Çayından yudum almadan önce konuşup çayını içmeye başladığında baş selamı vermiştim.
Ben koşuya gitmek istemiyordum...
Ben çadırda Kutalmış ile kalmak istiyordum ama bu biraz zor olacak gibiydi.
******
KutalmışKolumun üstünde baskı hissettiğim zaman hızlı bir şekilde gözlerimi açtığımda Rezan Komutanın saçları ile resmen göz göze gelmiştim ve biz beraber yatmamıştık ki ulan.
Ben kaç saattir uyuyordum?
Dudaklarımı Rezan'ın saçlarına sürttüğüm zaman kafasını kaldırıp bana bakmıştı.
"Uyandırdım mı?" Sesim boğuk çıktığı zaman Rezan gülümseyip kaşlarını kaldırmıştı.
"Hayır. Asıl ben, seni uyandırdım sanırım. Bileğimi burkunca burada kalmak zorunda kaldım ben de fırsatı değerlendirmek istedim." Kafasını kedi gibi koluma sürtüp mırıldandığımda gülümsemişti.
Onun gülümsemesi bana da bulaştığında saçlarına tekrar öpücük kondurup kendimi toparlayarak iyice ona doğru dönmüştüm.
Cadırda yatmaktan her yerim tutulsa bile uykumu aldığım için mutluydum ve şu an kollarımda sevdiğim adamın olması bile enerji depolamama yardımcı oluyordu.
"Seni uyandırmak istememiştim ama dayanamadım kolların çok yumuşak göründü ehe." O da bedenini bana çevirip dudaklarını, dudaklarımın üzerine yavaş bir şekilde bastırıp geri çekilmişti.
Öptüğü yer alev alev yanarken midemde kelebekler uçuşmaya başlamıştı.
"Sen göğsümde yatarken fotonu çekip evde kedi beslemek çok zor yazacağım." Konuşup bu sefer ben ona doğru eğilip dudaklarımızı birleştirmiştim.
*****
Beni takip edebilirsinizz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyade /bxb ✅✔️
General FictionKardeşime atacağım, - Komutanımın hakkındaki nefret dolu- mesajları bizzat komutanıma atsaydım ne olurdu?..