Perde 3
Korku ve SığınakBera'nın sıcacık kollarının arasından çıktığımda bu katın soğukluğu bedenimi yeniden esir almıştı. Baler'in yeşil gözleri sanki bir daha hiç açılmayacakmış gibi sımsıkı örtülmüştü. İzlediğim camın arkasından canım çıkana kadar ağlayıp bağırmak istiyordum.
"Bana dön." diye hıçkırarak sarılmak istiyordum. Belki de çok geç kalmıştım.Ben haksızdım. Baler'i suçlayamazdım.
Bera'yı zaten suçlamazdım. Buradaki en suçlu bendim. Sadece birilerini sevmek ve sevilmek isterken en suçlu bendim."Ağlama artık Berat,canın yanıyor görüyorum ama ağlamak onu uyandırmayacak. Ağlama artık."
Bera yanımda benim gibi Baler'i izlerken bir yandan da beni teselli etmeye çalışıyordu; benimse tek istediğim sadece bir kere yanına girebilmek,en azından özür dilemekti. Özür dilemek istiyordum çünkü onun içeride canıyla sınanıyor olmasının nedeni bendim. Ölümle yaşam arasında savaşmasına neden olan bendim.Saat gece yarısını çoktan geçmişken bir doktor hemşireyle yoğun bakım odasına girip bir şeyler yaptığında nefesimi tuttum.
Korkuyordum. Onu bir daha kanlı canlı görememe ihtimalim nefesimi akciğerlerime tıkıyordu. Parmaklarım sıcak tenine yeniden dokunabilmek umuduyla kıvranıp duruyordu.
Hiçbirinin olmayacağını düşünmek ise nefesimi kesiyordu.Yaşarsa bana kıyamazdı biliyordum. Bir kere kıymıştı ama bir daha yapmazdı. Beni korkutan dilimin ucuna geldiğinde bile içimi solduran şeydi. Ölüm...
Yine camın arkasından doktorun ne yaptığını izlerken nefesimi tutmuştum. Birkaç dosya tutuyordu elinde. Bir şeyler karalayıp çıktığında ne diyeceğini pür dikkat dinliyordum.
Sadece üç kelimesini duydum dediklerinin: Hayâti tehlikeyi atlattı. Zaten bu geceyi geçirirse kurtulur demişlerdi ,gerisi bomboştu. Umrumda değildi. Yeter ki yaşasındı.
Birkaç saat içinde gün aymaya başladığında zorla izin alıp Baler'in yanına girdim.
Ağzımdaki kalın hastane maskesi nefes almamı zorlaştırdığında yüzümden sıyırıp avucumda tuttum sıkıca.
Korkak adımlarım vardı.
Birkaç saat önce sadece uyanmasını diliyordum. Yaşarsa zaten bana karşı koymayacağına emindim. Şimdiyse beynimi ele geçiren korkuya yenik düşmüştüm.
Nasıl bir hata etmiştim de iki aşk,iki adam arasında sıkışıp kalmıştım.Monitörden çıkan tekdüze sese kulak verdim bir süre. Yanına oturmaya ve özlediğim zarif ellerini tutmaya çekiniyordum.
Beynimin sesini susturdum. Yatağın boş kalan kısmına oturup elinin üstünde açılmış damar yoluna dokunmadan kavradım parmaklarını,hiç düşünmeden öptüm teker teker.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN ||
Short StoryNeden böyle olduk? Paramparça, tuzparça... Birleştirmeye hiçbir yapıştırıcının gücü yetmeyeceği kadar kırıldık. Kırıklarımızla birbirimizi kestik.Kan döktük. Sonra birbirimizin kesiklerine ağladık. Senin canın benim için yandı, benim canım senin içi...