Nefret Ettiğin Birine Aşık Olmak

640 44 56
                                    


                                          Perde 3

Siyah Saçlar, Garip Tutku ve Sözsüz Konuşmak

Bera

Her yanımı saran boğucu sıcaktan kurtulmaya çalışırken üstümdeki bedeni itmeyi denedim. Ağırlık gitse de omzuma tutunan eli,belimin altından sardığı kolu yerli yerinde duruyordu.

Gözlerimi araladığımda koyu kumral saçlarla karşılaştım.Dalgalı saçları kıvrık ve uzun kirpiklerinin üstünde biten adam Baler'di.
Nefret diye yorumladığım hissiyat göğsümü daraltırken kollarının arasından çıkmaya çalıştım.
Çok sıkı sarılmıştı.

"Lânet olasıca..." diye mırıltıyla söylenirken Berat'la göz göze geldim.

Baler'in arkasında uzanmış, elini yanağına yaslamıştı. Şişmiş açık kahve gözleri parlayarak ve dudaklarını saran ufacık gülümsemesiyle bizi izliyordu.

"Eğer hepimizi birden öldürmeye çalışmazsan biz çok güzel oluruz biliyor musun? " Diliyle dişinin arasında konuşan sevdiğim yataktan kalkıp kapıya yöneldi. "Sabret Bera, ihtiyacımız olan tek şey, ihtiyacınız olan tek şey zaman."

Odadan çıktığı anda kaskatı kesilmiş bedenimi kurtarmaya çalıştım. Baler'in sıcaklığı midemi bulandırıyordu, normalde bile hafifçe titreyen ellerim şu an hiç durmadan, şiddetle titriyordu.
Uyanmasını ve kırık ayak bileğini önemsemeden üzerimden hışımla ittiğim adam sıçrayarak gözlerini araladı,bense banyoya koştum.

Bağımlılıkla titreyen ellerim klozetin kenarına tutunduğunda bomboş midemdeki bir iki yudum suyu kustum. Saçımın arasına girip yüzüme düşen saçları geriye tarayan elle parmaklarım klozeti daha sıkı kavradı. Uyuşuyordum, tüm algılarım ve güçlü iradem beni terk ediyormuş gibi hissediyordum.

Baler saçlarımı tepede toplarken bir yandan da kendimi zorlamamamı fısıldıyor, sakinleşmem için beni telkin ediyordu.

Bu davranışlar bana çok uzaktı. Eğer benim yerimde olan o olsaydı kapıyı çeker ve çıkardım. Ne halde olduğunu zerre umursamazdım.

"Git buradan. " diye konuştum güçlü çıkarmayı umduğum sesimle. Güçsüz olmak istemiyordum, insanlara bu yanımı göstermeyi bırakalı çok zaman olmuştu.

Sesim bir fısıltıdan ibaretti. Titreyen elimi yanıma eğildiği için yakınımda duran omzuna koyup ittirdim. Dengesini kaybedip geriye doğru sendeledi. Kırık ayak bileğinin üstüne düştüğünde ağzıma gelen safrayı klozete tükürdüm. Yeniden ona döndüm.

Kuru zemine benim gibi oturmuştu ve yüzündeki acı çeken ifadeye bakılırsa canını yakmıştım.
Ses çıkarmamak için ısırdığı dudaklarını bıraktığında ağzından ufak bir inleme kaçtı.

"Sana yardım etmeye çalıştığım her seferinde canımı mı yakacaksın?"

"Ben istisnasız herkesin canını yakarım." dedim ağzımdaki iğrenç tadın geçmesi için ardı ardına yutkunurken.

"Berat'ın bile mi?" diye sordu sağlam ayağını karnına doğru çekerken. Yüzü her hareketinde şekilden şekile girerken ilk kez birine acı veriyor olmak beni mutlu etmedi. Berat'a vururken, kalbini kırarken ve onun üzüleceğini bile bile yaptığım ne varsa yaparken bile bu kadar içtenlikle kalbimdeki sızıyı hissetmemiştim.

Dizlerimi açıp bacaklarımı karşımda oturan adama doğru uzattım. Sırtımı küvetin soğuk yüzüne yasladım.

"En çok Berat'ın. " Çok insana zarar vermiştim ama hiçbirine verdiğim zarar onların isteği dışında değildi.

VURGUN ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin