Perde 7
Bir Kalp AtışıBaler
"Nefesimi kesiyorsun... " Mırıldanışı kulağımda yankılanıp beynimin derinlerinde kayboldu Bera'nın. Bacaklarımın arası sızlıyordu, dokunduğu kasıklarım, dudaklarının arasına aldığı memelerimin uçları... Ve sol kolum... Uyuşmaya başlayan sol kolum...
Göğsümdeki kafasını kaldırıp tepkime baktığında dudaklarım kıvrıldı. Yüzü kızarmıştı, gözleri zevkten bayıklaşmıştı ve ben daha hiçbir şey yapmamıştım. Ellerimi kullanmıyordum, parmaklarım sağ tarafımda kendine dokunan Berat'ın ağzındaydı.
Bacaklarımı kalçalarına sarmamıştım, Bera'yı içime almamıştım, yani onu baskın kılacak bir şey yapmamıştım. Sadece uzanıyordum."Hiçbir şey yapmıyorum Bera." dedim boş sol elimle sıkıca saçlarını kavrarken. Siyah saçları uyuşuk parmaklarımın arasında dağılırken gülümsedim. Şu anın güzelliği kalbimi tekletiyordu. Hoş kokusu tenime işliyordu sanki.
Dağılmış suratını bana göstermekten çekinmeden yüzüme yaklaşıp alnını alnıma yasladı. Dizime dokunup bacaklarımı araladı. "Çok şey... Yapıyorsun. İnanamazsın. "
Dudaklarıma çarpan sıcak nefesine erişebilmek için kafamı kaldırdım. Dudaklarım dudaklarına kavuştu. Yeniden boynumu kavrayıp daha önce hiç yapmadığı kadar sıkıca, orantısız bir güçle öptü beni.
"Öldürmek mi niyetin? " diye fısıldadım ayrıldığımızda,kesik nefeslerimle.
Berat emdiği parmaklarımı bırakmıştı. Üçümüzde çırıl çıplaktık, bu hâle gelmemiz saniyeler almıştı.
Cevap vermedi Bera. Kalçalarımdan tutup yerlerimizi değiştirdi. Bu 'ben adımı unutmadan önce sen bana adımı unuttur. ' demekti.
Gözlerimi kaçırıp yavaşça üzerinde doğruldum. Karnının üzerinden sert duran aletine doğru kayıp kalçalarımı aletine bastırdım. Dolgun dudaklarını sımsıkı kapattı. Alt dudağını ısırıp kafasını yastığına bastırdı.
Berat'la göz göze geldiğimde dudaklarını öne doğru uzatıp bir öpücük attı ve uzandığı yerden ayrılıp Bera'ya yaklaştı. Şu an Bera çok savunmasızdı, üstelik tecrübesiz olduğu da aşikârdı.
Berat Bera'nın boynunu ve göğsünü öpüp emerken ben kalçalarımı ileri geri hareket ettirmekle yetindim. Niyetim kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaktı ama o kopkoyu bakan gözlerini üzerimde tutarken, çıplak tenimi daha da soymak istermiş gibi bakarken karnına tutunan ellerim titriyordu.
Tutku, şehvet, arzu... Bunların tamamı aşk olmadan da olan şeylerdi ama ben onda ve davranışlarında bu kadarını görmüyordum. Fazlası vardı. Olmalıydı. Yanılıyor olamazdım.
"Bana aşık olmadığını iddia edemezsin Bera. " Adını bastırarak söylediğimde düz bir çizgi halini alan dudaklarının kenarları kıvrıldı. Isırarak yara yaptığı alt dudağını büktü. Ağzını araladığında üzerinde yükselip aletinin üzerine oturdum. Yeniden dudaklarını ısırdı. Öpücüklerini karnına ve kasıklarına kadar indiren Berat'ın sırtına geçirdi kısacık tırnaklarını.
"Konuşmak yok. " diye fısıldadım. Gözlerini açıp kapattı.
Berat'ın omzundan tutup Bera'yla olan temasını kestim. Biraz canım yanacaktı ve şimdiden kendime karşı olan vicdanım sızlıyordu.
"Bana müsaade et bebeğim." Bera'nın karnındaki elimi Berat'ın çenesine yerleştirip dudaklarına masum öpücükler kondurdum. "Seninle de ilgileneceğim, söz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN ||
Historia CortaNeden böyle olduk? Paramparça, tuzparça... Birleştirmeye hiçbir yapıştırıcının gücü yetmeyeceği kadar kırıldık. Kırıklarımızla birbirimizi kestik.Kan döktük. Sonra birbirimizin kesiklerine ağladık. Senin canın benim için yandı, benim canım senin içi...