Perde 4Birazcık Daha
"Ne diyorsun Birkan? " Telaşla oturduğum yerden kalktığımda Birkan önüme geçip omuzlarımı tuttu. Çökmüş yüzü her zamanki gibi mimiksiz olsa da gözleri endişeyle parlıyordu.
"Berat, bir saat boyunca karşıma alıp konuştum. Baler oturma odasında uyuyordu ya da en azından sözümü dinleyip uyumuş gibi yapıyordu. Bera sakinleştiğinde çok durgundu. Şu an zarar vermez ona ama gözü dönmüştü. Sana o çocuğu öldürür dediğimde deliymişim gibi güldün bana. Ben sadece bildiğimi söylüyorum. Baler'i sevmiyor, ona zarar verdi,veriyor ve vermeye devam edecek. " Arkada müşterilere ilaç veren çıraklara bakıp sesini biraz daha kıstı, yüzünü buruşturdu.
"Boğmadan on saniye kadar önce Baler onu öpüyordu. Görmesem de seslerini duyuyordum. Aralarındaki şey her neyse bu şekilde devam etmeyecek." Gözlerini kıstı. Söyleyeceği şeyleri tarttı sanırım kafasında. Benimse tek düşünebildiğim Baler'di. Ona ne kadar dikkatli olmasını söylersem söyleyeyim o bildiğini okurdu.
"Sen ikisini de sevebilirsin ama Bera...onu birazcık tanıdıysam senden başkasını sevmez. Senin sevdiğin, kendinden başka biriyle de arana kara toprağı sokmadan durmaz. " dedi. Eli omzumdan düştüğünde omuzlarını da düşürdü.
"Ben de benim işimi zor sanıyordum." Kendi kendine homurdanıp görüşürüz bile demeden çıkıp gittiğinde aceleyle montuma uzandım. Aklım çıkıyordu.
Neredeyse hergün yalnız bırakmıştım onları evde. Kim bilir Bera Baler'e neler yapmıştı da Baler bana hiçbirini söylememişti.
Koşar adım eczaneden çıkıp alt caddeyi hızla indim.
Bera'nın bu kadar ileri gideceğini bilmiyordum. Ona söylediğim onca şeyi kulak ardı edeceğini bilmiyordum. Defalarca kez, hiç usanmadan tekrar etmiştim: Eğer biri olmazsa diğeri benim kabulüm değildi.
Nefes nefese evimin olduğu sokağa girdiğimde arkamdan birinin seslendiğini duyar gibi olsam da geriye dönüp bakmadım. Açık duran bahçe kapısını geçip iç kapıyı açtığımda korkudan nefes alamıyordum. Birkan, şimdi bir şey yapmaz demişti ama ya içeriye girdiğimde...
"Lanet olsun..."
Dar holden oturma odasına baktığımda bomboş olduğunu gördüm. Uzun koridoru geçip yatak odasının kapalı duran kapısını araladım.
Gözlerim sonuna kadar çekili perdelerin yarattığı loşluğa alıştığında yatağın üstünde uyuduklarını gördüm.Küçük beyaz haplar aklıma gelince korkuyla yatağa adımladım. Korktuğum gibi değildi. Baler uyumuyordu, kapalı duran gözlerinden yaşlar yanaklarına ve boynuna süzülüyordu. Mosmor bir halka şeklinde boynunu süsleyen izle yutkunamadım. Kenarları kanlandığında normalinden daha yeşil görünen gözlerini araladı.
"Üstümden al sevgilini." dedi fısıltıyla "Benden uzaklaşmıyor."Sesi beni harekete geçirirken yatağın üstüne çıkıp Bera'yı yarı yarıya üzerine uzandığı ve sımsıkı sarıldığı bedenden ayırmayı denedim. Zaten uyumadığının bilinciyle hırsla ittiğimde sırtı yatakla buluştu.
Baler'i kolundan tutarak yavaşça kendime çektim. Kendimle birlikte ayağa kaldırdığımda itirazsız bana yaslandı. Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş, dudakları şişmişti.
"Sorun yok bitanem. "dedim odanın içindeki banyoya sokup duş kabininin hemen yanındaki küvetin kenarına oturmasına yardım ederken. Öyle bir kanım kaynıyordu ki tüm bedenim titriyordu korkuyla karışık sinirden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN ||
Short StoryNeden böyle olduk? Paramparça, tuzparça... Birleştirmeye hiçbir yapıştırıcının gücü yetmeyeceği kadar kırıldık. Kırıklarımızla birbirimizi kestik.Kan döktük. Sonra birbirimizin kesiklerine ağladık. Senin canın benim için yandı, benim canım senin içi...