!!! Ağır bir smut değil ama smut smuttur arkadaşlar. Ekin sen okuma bu bölümü!!!!
Perde 6
Sıcak"Hayır, doğum kontrol hapını bir hafta sonra almak hiçbir fayda etmez. En fazla ilişkiden sonraki üç gün içinde kullanabilirsiniz. " dedim karşımdaki çocuğa. Gerçek manada çocuktu. Belki reşit bile değildi. Ergenlere has yüz hatları hâlâ yerini koruyordu.
"Nasıl ya? O zaman ne yapacağız? Ya hamile kalırsa ... " diye sordu bu sefer. Sinir kat sayım her saniye daha da artıyordu. Kalbimdeki tedirginlik yetmiyor bir de kendini yetişkin sanan çocuklarla uğraşıyordum.
Derin bir nefes alıp zonklayan alnımı ovdum.
"Prezervatif kullandıysanız ki kullandığınızı umuyorum sorun olmayacaktır. " Sabrımın son demlerini, çalışmamın son saatlerini harcıyordum şu an.Yüzü kızardı çocuğun. Sertçe yutkunduğunda çıkık adem elması inip kalktı. Kafasını önüne eğdiğinde umduğum şeyin gerçek olmadığını anladım.
"Elimden bir şey gelmez, üzgünüm." dedim sertçe. Kafasını sallayıp eczaneden çıktı.
Tezgahın arkasındaki sandalyeme çöküp kafamı masaya yasladım. Saatlerdir geçmeyen zonklama şiddetini artırmıştı.
"Başeczacım sen iyi olduğuna emin misin? Beklemene gerek yok. Ben kilitleyip çıkarım. " Eflak başımda durup yavaşça saçlarımı okşadığında yaşlı gözlerimi görmesin diye kafamı kaldırmadım.
"Eflak, Efe, Yiğit... Siz çıkabilirsiniz. Çok sağolun. Bugün ben kapatırım burayı. " dedim. Boğuk sesimden ve sabahtan beriki ruh halimden olsa gerek ikiletmediler bile. Hazırlanıp hızlıca çıktılar. Eflak çıkmadan önce sımsıkı sarıldı sırtıma. Saçlarımı bir kez öpüp o da çıktı. Benden birkaç yaş küçük olmasına rağmen yine de beni küçük kardeşi gibi görüyordu sanırım.
Kafamı yavaşça kaldırıp yaşlı gözlerimi birilerinin göreceği korkusunu taşımadan sessiz sessiz ağlamaya başladım.
Artık beni sevmiyorlardı. Bera seviyorsa bile Baler'in hislerini hissedemiyordum. Önceden yanımdayken gözlerinden bana geçen sevgisini görürdüm. Şimdi yoktu. Daha birkaç hafta önce 'Senden başka hiçkimsem yok,sadece sen...' diyen adamı denemesi için zorlayan benken şimdi pişmandım.Beni öperken bile o kadar yorgun, o kadar zorlamaydı ki canım yanıyordu.
Bera... O Baler hakkında ne düşünüyordu bilmiyordum. İkisi birbirine sıkı sıkı tutunuyordu. Bildiğim tek şey buydu. Bera Baler'e onca şey yapmış olmasına rağmen Baler onu bırakmamıştı, beni bıraktığının aksine... Üstelik ben onu sadece sevmiştim. Çok sevmek ve hayatımın orta yerine varlığını yerleştirmek dışında hiçbir şey yapmamıştım. Ve şimdi dışında kalmıştım.
Sevgisinden olmuştum sevgilimin.*
Aklıma gelen replikle iç çekip gözlerimi kapattım.
İkimize çiçek aldığı günün üzerinden günler geçmişti. O çiçekleri daha fazla yaşasınlar diye su dolu bir cam vazonun içine koymuştum. Bera'nınkiler pencere ağzında kurumuştu. Benimkilerse bir süre sonra suyun içinde kökünden başlayarak çürüyüp ölmüştü. Aşk da böyleydi belki de. Ya sararıp soluyordu ya da çürüyüp ölüyordu. Çiçekler nasıl eninde sonunda mahvolmaya mahkumsa aşklarda mahkumdu mahvolmaya.
Sabah iki sevdiğimi uyurken bırakıp çıktığım eve gitmek için ayaklandım. Gitmek için zerre istenç duymuyordum. Dışındaydım onların. Aralarında olmak için anlamaya ihtiyacım vardı ama Bera bana anlatmıyordu. Baler'e de anlatması için yalvarmıştım ama nâfileydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN ||
ContoNeden böyle olduk? Paramparça, tuzparça... Birleştirmeye hiçbir yapıştırıcının gücü yetmeyeceği kadar kırıldık. Kırıklarımızla birbirimizi kestik.Kan döktük. Sonra birbirimizin kesiklerine ağladık. Senin canın benim için yandı, benim canım senin içi...