Perde 4
Borderline,Özlem Ve Karşı Koyamamak
Baler
Kırmızı ciltli defterimi açıp pencerenin önüne doğru yürüdüm.İçerisi neredeyse karanlıktı. Sadece sokak lambasının ışığıyla aydınlanıyordu.Bera ve Berat uyuyorlardı. Bu artık bir döngü haline gelmişti.Sabah oluyordu. Akşama kadar ayakta kalıyordum,Bera'yı anlamaya uğraşıyor,Berat'la ilgileniyordum.Sonra gece oluyordu .Onlar uyuyordu ve ben sabaha kadar bir an bile gözlerimi kırpamıyordum.
"Hiçkimseye temas edemiyorum,iğrenç geliyor.Sanki herhangi birisi bana dokunduğunda dokunan el onunmuş gibi hissediyorum.Fiziki bir acı duymuyorum ama ruhum acıyor.Ve tüm fiziki acıları bu acıya yeğlerdim.Etlerimi lime lime edip tüm vücudumu parçalara ayırıyorlarmış gibi...Temas ...O gitti ama elleri hep benim vücudumda kaldı. Uyuyamıyorum, konuşmakta zorluk çekiyorum,insanlarla herhangi en ufak bir ilişki kuramıyorum çünkü en yakınıma bile güvenmiyorum,güvenemiyorum çünkü en yakınımdaki insan yaptı bunu bana." diye okudum fısıldayarak sarı sayfada yazanları. Sokak lambasının sarı ışığı kendi el yazımı aydınlatıyordu ama bu sayfalarda yazan her şey ruhumu karartıyordu.Bunlar yaşanmış şeylerdi. Kendi kulaklarımla duyduğum,sonuçlarına bu insanlarla birlikte katlandığım şeylerdi.
Gökçe...
İki yıl önce daha 18 yaşındaki bir çocuğun bana ağlayarak anlattığını hatırlıyordum. Dışarıda onu bekleyen üç güzel çocuk vardı ama o hiçbirine dokunamıyor, biri hariç hiçbiriyle konuşmuyordu. O gün o ağlarken bir gün bunların başıma geleceğini tahmin edememiştim.Uyuşturucu için titreyen ellerin aynısını bir gün avuçlarım arasında tutacağımı bilememiştim.Bera hakkındaki,yaşadığını düşündüğüm şeyler hakkındaki fikirlerim sadece tahminden ibaret olsa da şahit olduğum birçok vakayla o kadar çok benziyordu ki bir gün bunları sevdiğim dudaklardan duyacağımı bilmek canımı yakıyordu.
"Borderline..."diye mırıldandım.Üç... borderline kişilik bozukluğu...Bera'dan dinlemeden ne yaşadığını tam anlamıyla bilemezdim ama sadece gözlemleyerek sahip olduğu psikolojik rahatsızlıkları teşhis edebiliyordum. Birkaç dakika önce beni öperken hemen sonrasında bana zarar vermesi düşüncelerinin,algılarının çok hızlı değiştiğini gösterirdi.Bunun güvenle ya da nefretle alakası yoktu.Bilinçaltında kendini korkusuz,dokunulmaz biri olarak kodlamıştı.O hep en büyüktü,zarar görmezdi sadece zarar verirdi.Çizmek istediği imaj buydu ve buna uygun davranıyordu.Aksine dair bir şeyler duyduğunda duyduğu kişiyi susturuyordu.Sesini kesiyordu veya nefesini...Boğazıma sarılı ellerini hatırlarken parmaklarımı boğazımın üstünde gezdirdim. Yatak gıcırdadı,zayıf adım sesleri duydum.Berat uyanmasın diye yavaş adımlarla yürüyüp bedenini neredeyse bedenime yasladı.Yataktan yeni çıktığı için vücudundan yayılan sıcaklık gevşememe neden oldu.O kadar yakınımda duruyordu.
Elimdeki defteri kapatıp pencere pervazına bırakmaya yeltendiğimde bileğimi tuttu."Neden kaç gündür uyumuyorsun balım..?"Kulağıma dayadığı dudakları kalbimi hızlandırırken uykulu sesiyle neredeyse duyulmayacak kadar kısık konuştu.Sağ elini belime yerleştirip kafasını omzuma dayadığında boynuma çarpan sıcak ve düzenli nefesler beynimdeki birbirine girmiş düşüncelerin kavgasına bir son verdi.Bera yanımdayken tüm yetilerimi kaybediyordum.Sinir uçlarımı cımbızla tutuyor ve uyuşana kadar çekiyordu sanki.
"Deniyorum ama uyuyamıyorum." diye yalan söyledim.Uyumam gerekiyordu,uykum gelmediği için değil gözlerimi kapattığım anda o karanlık beni boğacakmış,bir uyursam sonsuza kadar o dinginliğin içinden çıkmak istemeyecekmiş gibi hissettiğimden uykuya direniyordum.Belime sardığı koluna elimi yerleştirip geriye yaslandım.Yavaş atan kalbinin güçlü vuruşlarını sırtımda,hemen göğüs hizamda duymak kendimi biran öncesine göre iyi hissettirdi.Ne olursa olsun,nasıl biri olursa olsun varlığını seviyordum.Bunu ona söylemesem de anladığını da biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN ||
ContoNeden böyle olduk? Paramparça, tuzparça... Birleştirmeye hiçbir yapıştırıcının gücü yetmeyeceği kadar kırıldık. Kırıklarımızla birbirimizi kestik.Kan döktük. Sonra birbirimizin kesiklerine ağladık. Senin canın benim için yandı, benim canım senin içi...