'' Eğer Aşk Varsa''

18K 192 8
                                    

Bu hikaye bambaşka bir açıdan bakıp, konuşturabilmeyi sevdiğim dizi karakterlerine yeni bir ruh giydirme hevesim sebebiyle yazılmıştır. Ay Şahitten gönül bağı kurduğumuz dostlarla yeniden ortak karakterler üzerine konuşurken, keşkeler birikince, o keşkeleri yok etmek üzerine hayaller kurmaya başladık ve ellerim yeniden kaşındı. Bu bir tanıtım ve deneme olsun. Hepimiz ısınırsak belki bu yoldan yeni hayali ve keşkeleri yok eden sahnelerle ilerleyebiliriz. İyi okumalar!🤍


Ömrünün ilk doğum günü partisinin tatlı yorgunluğunu geceye emanet edip, şahane huzur dolu bir sabaha uyandı Seyran. Yeni bir yaş almak hiçbir zaman böyle hissettirmemişti. Yılbaşları, bayramlar, doğum günleri Seyran için kutlanılası değil, acı anılarla, buruk uktelerle donatılmış günler gibiydi. Ama birçok ilki gibi bu günlere yeni anlamlar ve duygular beslemeye de Feritle birlikte başlamıştı. Açılışı yirmi yaşına adım attığı günle yapmıştı. Ferit'in müthiş doğum günü sürprizi ve sonrasında tüm sürprizlere bedel geçen geceleriyle Seyran ömründe ilk kez yeni bir yaş aldığını böylesine dolu dolu hissediyordu.

Ferit'in dağılıp birbirine girmiş saçlarını, nefes alırken hareketlenen sırtını görünce gülümseyerek derin, huzurlu bir iç çekti Seyran yatakta. Göğsünün içinde kendi varlığından daha büyük bir varlık sürdüren bu sevgi, onu her geçen gün daha da şaşırtıyordu. Sevgiyi başlı başına tanımlamakta zorlanıyordu evet ama Ferit'e olan sevgisi günler de geçse, yıllar da geçse her sabah bir öncekinden daha taze kalabiliyordu. Tüm ilklerin heyecanı, tüm mutlulukların neşesi aynı anda Ferit'in varlığını hissetmesiyle kalbinin tam ortasında toplanıyordu.

 İçindeki heyecanlı neşeyi bastırmak ister gibi dudaklarına dokunup güldü kendine Seyran. Sağ dirseğinin üzerinde yatakta hareketlenip, sol elinin işaret parmağını sakince Ferit'in sırtıyla buluşturdu.

Parmağının ucuyla geniş, çarşaf izleri taşıyan sırt üzerinde hayali çizgiler çizmeye başladı. Bir kalp, bir ev, gülümseyen güneş... Bu sırada gülümsemesinden sıyrılan nahif sesi bir mırıltıyla taçlandırıyordu sabahı;

'' Si l'amour existe encore Il ressemble à ton corps '' (Eğer aşk hala varsa, senin vücuduna benziyor.) Dudaklarını hafifçe Ferit'in omzuna götürüp her zaman yaptıkları gibi minik ve sık sık öpücükler bıraktı. '' Si l'amour existe encore Près de toi quand je m'endors'' (Eğer aşk hala varsa, uyuduğumda yanındayım. )

Parmağının ucu pamuk ipliği gibi Ferit'in sırtında aşktan izler ördükten sonra aynı sakinlikle Ferit'in ensesine ulaştı. Yaramaz bir kız çocuğu gibi kendi kendine kıkırdarken mırıldanmaya devam etti '' L'amour à tire d'aile s'est posé sur toi et moi. Si l'amour existe encore. (Kanattaki aşk sana ve bana inandı. Eğer aşk hala varsa...) Şarkının en çok onu saran kısmını söylemeden önce durakladı Seyran. Gözleri neşeyle doldu. İri, yemyeşil bakışlara mutluluk yaşları üşüştü. Onları gülüşüyle savurarak, Ferit'in ensesindeki saçlarıyla oynadı '' Si l'amour existe encore, Il ressemble à tes 20 ans '' (Eğer aşk hala varsa,20 yaşındaymış gibi görünüyor. )

Ferit, Seyranın hayran kaldığı aksanı, ruhunu okşayan sesi ve büyük bir minnetle bağımlısı olduğu dokunuşlarına uykusunun arasından eşlik ediyordu. Dudaklarının ucuna tarifi zor bir gülüş takıldı önce, sonra gözlerini ufak ufak açmaya çalıştı.

Seyranın ensesinde gezen eli, saçları arasında dolanan parmakları uykudan daha derin bir huzur haline geçmesine sebep oluyordu. Uyanıyordu, aşka dalabilmek için uykudan ayılıyordu.

''Cennette Fransızca mı konuşuluyor? '' dedi uykulu gözlerini açamayarak Ferit. Seyranın kokusunu içine çeker gibi derin bir nefes alıp gülümsedi ''Neyse ki güzel bir melek tarafından torpilliiyim. ''

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin