six

1.2K 151 70
                                    

okulun disiplin kurulu öğrencilerinden biri olmak wooyoung için gerçekten eziyetten başka bir şey değildi. bunu tabii ki de yeni farketmiyordu, uzun zamandır düşünüyordu ama bu görevi kendi isteğiyle bıraksa da bırakmasa da babasının gazabından kurtulamayacağının farkındaydı.

okula adımını attığından beri sadece okulun dosyalarıyla ilgileniyordu. bu onun yapması gereken bir şey değildi ama müdür üşengeçliğinden tüm işi yıkmıştı üstüne. diğer disiplin kurulu öğrencilerini görmüyor gibiydi sanki, asla onlara bu tarz görevler vermemişti çünkü.

"wooyoung-ah, müdür jang bu dosyaları da düzenlemeni istedi." yanına gelen bir diğer görevli öğrenciyle kafasını olumlu bir şekilde sallayarak nazikçe teşekkür etti. yüzündeki gülümsemenin ardındaki sinirli ifadeyi kamufle etmekte ustalaşmıştı artık. dosyayı kızın elinden aldı ve bıraktı diğer dosyaların üzerine. öğrencilikten başka her şeyi yapıyor gibi hissetmişti kendisini -ki öyleydi-

"mezun olduktan sonra yakacağım bu okulu." diyerek fısıldadı yeni dosyayı düzenlerken. bir gün gerçekten çok kötü patlayacaktı ve bu patlama iyi sonuçlar doğurmayacaktı. ayrıca şikayetini dile getirse de kimse umursamazdı onu, öğretmenlerin bile işine geliyordu zaten bu durum. hepsi fazlasıyla üşengeçti, sadece evlenebilecek birini bulmaya geliyorlardı okula. buna rağmen hâlâ nasıl okulun böyle yüksek puanlı ve elit olabilmesine anlam verememişti.

gözlüklü, sessizliğin hakim olduğu sınıfta yanına çağırdığı üç öğrenciyle beraber müdürün birikmiş dosyalarıyla ilgilenirken sınıfın sürgülü kapısının büyük bir hızla açılmasından dolayı sıçradı korkuyla. kimin olduğuna bakmak için kafasını kaldırdığında gördüğü beden ile gözlerini devirmeden duramadı. mingi gelmişti ve diğer öğrencileri umursamadan sınıfa girip yanına oturmuştu.

hep böyleydi aslında uzun boylu, çok fazla takmazdı olacakları. kafasına estiği gibi davranırdı sadece. "naber kanka, yardıma ihtiyaç var mı?"

"mingi, nereden bildin benim burada olduğumu?"

"wooyoung radarım var kardeşim ondan. yakınına geldiğimde ötmeye başlıyor." dedi kalın sesli çocuk yüzündeki büyük sırıtışla. ders sonrası canı sıkıldığından diğerlerini kantinde bırakıp hemen iş başındaki arkadaşının yanına gelmişti. çünkü gözlüklünün tek başına sıkıldığını biliyordu ve askeriyeyi aratmayan okulda biraz eğlence yaratmaya ihtiyacı vardı.

aldığı cevapla beraber wooyoung kafasını iki yana salladı. tam da arkadaşının vereceği bir cevaptı bu. elindeki dosyayı mingi'ye uzatırken kendine yeni bir dosya aldı. "o zaman bana yardım et ki hızlıca bitsin bu iş ve birlikte takılabilelim."

önüne uzatılanla beraber anlamıştı geri çevirme hakkının olmadığını mingi. oysa burada birkaç dakika zaman geçirdikten sonra kantine tekrardan gidip biraz yunho'yu gözetleyebilmeyi planlamıştı. somurtarak önündeki dosyanın kapağını açtı ve teker teker sayfalara imzalı kağıtları yerleştirmeye başladı. "o yüzünün hali ne? yoksa yunho'yu göremediğin için mi bozuk moralin lan?" dedi wooyoung sessizce gülerek. sınıftakilerin bu olayı duyup yaymasını asla istemezdi.

"yok lan o yüzden değil."

"aynen kesin değildir, yüzünden okunuyor mingi."

"sonra da görebilirim onu, bu işi bitirmek önceliğimiz."

wooyoung, arkadaşını onaylarcasına kafasını salladıktan sonra işini büyük bir sabırla sürdürmeye devam etti. dikkatini sabah olanlardan sonra zar zor toparlayabilmişti. daha önce kimse ile böyle bir yakınlık kurmamıştı, üstüne üstlük bunu yapan kişi choi san'dı. bu tür hareketleri hiç beklemediği, sürekli kavga ettiği biriydi o.

bad boy, good lips : woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin