nineteen

1.2K 172 108
                                    

"wooyoung! yardıma ihtiyacım var acilen gelmen gerek." yeosang'ın seslenişiyle sıranın üzerine örteceği toz pembe rengindeki masa örtüsünü bırakıp gözlerini kapıya, hazırlanan süsleri takmaya çalışan arkadaşına çevirdi gözlüklü. gördüğü gibi hemen anlamıştı neden çağırdığını. "geliyorum bekle."

bugün büyük gündü: festivalin başlangıcı ve maid kafelerinin açılış günü.

okula geldiğinden beri sınıfın dekoruyla uğraşıyorlardı öğrencilerle beraber. herkes gerçekten de kabullenmişti bu temayı, birkaç kişinin vazgeçeceğini düşünse de kimse şikayetçi olmamıştı. o da daha fazla düşünmeyerek anın tadını çıkartmaya yoğunlaştırmıştı kendini. iki gün öncesine göre daha da iyi hissettiğinden şu an moralini bozacak bir sebep göremiyordu.

iki gün önce junseo, mingi'nin tehditiyle beraber korkarak müdüre her şeyi açıklayıp itiraf etmişti suçunu. bununla beraber iki haftalık uzaklaştırma da almış, festivale gelmesi yasaklanmıştı ailesi tarafından. iftiranın yalanlanışından sonraki gün sınıftaki öğrenciler birer birer kendisinden özür dilemişti ki umrunda bile değildi, samimiyetlerine inanmıyordu.

wooyoung, sarışın arkadaşının yanına gelip süsün bir diğer tarafından tutarken el çabukluğuyla bant ile kapıya tutturdu. "böyle sağlam ve güzel duruyor." dedi karşısındaki aynadan görüntüsüne takılı kalırken. bir anda yeosang'ın yanında oluşunu unutarak inceledi kendini. yüzü, utançtan kızarmış baştan aşağıya süzmüştü irisleri vücudunu.

maid kostümünü diz üstü muz siyah bir çorapla tamamlamış, saçlarını süslemişti beyaz küçük kurdeleler ile. aslında saçlarındaki kurdele onun fikri değildi, ancak seonghwa'nın ısrarları sonucu gönülsüzce takmıştı.
yalan söylemeyecekti, şirin de duruyordu.

"daha fazla süzme kendini, tamam güzelsin." mingi, sinsice aynadaki görüntüsüne dalan arkadaşının yanına yaklaşıp kulağına fısıldadığında, ensesine sert sayılmayan bir tokat yedi. "acıdı lan."

"korkuttun beni aptal, seni korkudan yatırıp sikmediğime sevin." dedi wooyoung, masa örtülerini sıralara örtmeye devam ederken. neredeyse birkaç dakika kalmıştı kafelerini açmalarına. yavaş yavaş yemekhaneden, sınıftaki kızların yaptığı tatlılar ve içecekler geliyordu.

"umarım birinci olabiliriz."

"merak etme wooyoung, fazla özgünüz. kesin biz kazanacağız ödülü." uzun boylu elindeki menüleri teker teker sıralara bırakırken neşeyle söylendi. festivalin harika geçeceğine emindi ve festival sonrası düzenlenecek partiyi düşününce de sabırsızlanıyordu. hem, yunho'nun sınıfının nasıl bir temaya sahip olduğunu da merak etmişti. kesinlikle bu molaya girdiğinde ziyaret etmek istiyordu.

"son beş dakika arkadaşlar, süslemeyi bitirdiysek herkes yerlerini alsın!" seonghwa, son duyuruyu da yaptıktan sonra maid
kostümünün eteklerini düzeltmeye devam ederken sınıf kapısının tam önünde durdu. "pankartlarla sorumlu olanlar kapıyı açtığım gibi koridora çıkacak ve öğrencileri buraya çekecek anlaşıldı mı?" dediğinde pankartları ellerine alan öğrenciler kapının açılmasıyla beraber koridora fırlayarak öğrencilerin dikkatini çekmek için çabalamaya başlamışlardı bile.

ve bununla beraber de insanların gelmesini sabırla beklemeye başladı herkes.

"çok utanıyorum amına koyayım." diyerek sızlandı wooyoung, halinden gayet memnun olan mingi'ye sırnaşırken. yarattığı o sert ve soğuk zeki öğrenci imajını, bugün böylesine saçma bir sebepten dolayı yok edeceğinden huzursuz hissediyordu. çıkacak dedikoduların ve buraya gelecek öğrencilerin hakkında neler düşüneceğini az çok tahmin edebilmişti.

bad boy, good lips : woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin