son bir haftadır okulda resmen kaos ortamı hakimdi. sonbaharın gelişiyle beraber her yıl düzenlenen festivallerde başlamıştı. her sınıfın kendine ait konsepti olacak ve bir hafta boyunca sadece başka okullardan gelen öğrencileri ağırlayıp sosyalleşeceklerdi. haftanın sonunda konsepti en çok beğenilen sınıf ise birinci olup ödül kazanacaktı ki bu yüzden her yıl olduğu gibi öğrenciler ödül için ekstra hırslıydı.
kimse bu yüzden dersi dinlemiyor, sınıfça aralarında ne yapıp yapmayacaklarına karar vermeye çalışıyorlardı. öğretmenlerin de yılın bu zamanı hep işlerine gelmişti, ders anlatmayı bir süre bırakıp sadece dinleniyorlardı.
wooyoung, elindeki kağıtlarla beraber koridordaki kalabalığın arasından zor bela sıyrılarak sınıfına doğru ilerledi. hemen hemen birçok sınıf konsept belirlemiş ve sınıflarını süslemeye başlamıştı. fakat onların henüz belirledikleri ya da anlaştıkları bir konsept olmadığından aşırı stresliydi. son beş yıldır yapılan bu festivalde bir kere bile birinci olamamışlardı.
bu sene kafaya koymuştu ama, kesinlikle birinci olacaklardı.
aşırı bir çaba sarfediyordu, çoktan listelemişti düşündüğü konseptleri dün gece. hepsini bugün sınıfın önünde açıklayacak ve adaletli bir şekilde oylama gerçekleştirecekti.
sonunda zil çalmadan sınıfa girdiğinde tüm gözler üzerine döndü. elindeki kağıtları havaya kaldırıp tahtanın önündeki masanın önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve sınıfı inceledi. neyseki sınıf tam gözüküyordu, herkes gelmişti okula. "dün gece festival için yapacağımız konseptleri belirledim, bugün oylayıp hazırlanmaya başlayacağız." dediğinde en arkada oturan mingi ıslık çalmıştı. öğrenciler onun ıslığı ile beraber coşarken wooyoung bu tepkilere gülüp tek tek listedeki konseptleri okumaya başladı.
"öncelikle korku evini listeye almadım, biliyorsunuz her yıl bununla katılıyorduk fakat artık değiştirmenin vakti geldi." konuşmaya başladığında sözü bir öğrenci tarafından kesilmişti o an. kendisini ayağa kalkarak belli eden öğrenci sınıftaki diğer arkadaşlarına baktı. "biz zaten bir konsept belirledik bile." dedi büyük bir özgüven ile.
"peki, sizin fikriniz ne? fikirlere açığım biliyorsunuz oylama yapıyoruz zaten şu an."
"maid kafe yapmaya karar kıldık, hem daha çok etkileşime gireriz insanlarla." diye açıklamaya başladı sonrasında düşüncelerini öğrenci. ancak wooyoung çoktan olaydan kopmuştu bile, büyük ihtimalle bu fikir sadece kızların maid kıyafetleriyle dolaşmasını dört gözle bekleyen erkeklerin ortaya attığı bir şeydi.
"kızlar bunun hakkında ne düşünüyor? gerçekten giyinmek istiyor musunuz kostüm?" sordu disiplin kurulu öğrencisi elindeki kağıtları masanın üstüne bırakarak. seonghwa'nın da dediği gibi, tam bir umutsuz vakaydı bu sınıf.
gözleri en arka sırada oturan üç arkadaşına kayarken onların gülümsemesine şahit oldu. sahi onlar sınıftaki bütün konuşmaları duymuştu değil mi?
"wooyoung kostümleri biz değil siz giyineceksiniz."
"ne?"
gözlüklünün bu tepkisiyle beraber arkadaşları kahkahalara boğulmuştu. mingi, bu tepki için saatlerdir bekliyordu neredeyse. elbette eğlence olsun diye giyinmeye karar vermişti kostümü. zar zor seonghwa ve yeosang'ı da ikna edip görevini tamamlamıştı.
wooyoung, az önce yaşadığı şaşkınlığı bir kenara bırakarak önündeki sandalyeye oturdu. o kostümü hiçbir güç giydiremezdi kendisine. hem, bu konsept ile birinci bile olamazlardı. fakat sınıftaki herkes öyle kabullenmişti ki bu durumu yapacak başka bir şeyi kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad boy, good lips : woosan
Fanfictionokulun disiplin kurulu öğrencilerinden olan jung wooyoung, onu deli eden sorunlu öğrenci choi san'dan bıkmıştı. düz yazı + texting