twenty five

1.1K 152 77
                                    

herkes toplanmıştı wooyoung'un odasında. kalabalık ortamda birbirlerinin dikkatini dağıtmadan yaklaşan sınavlara çalışıyor, anlamadıkları soruları ise teker teker soruyorlardı gözlüklü çocuğa. birkaç ay sonra mezun olacakları gerçeği hepsini korkutmuş ve ders çalışmaya itmişti.

san da öylece bakıyordu boş boş odadakilere, diğerlerinden çok wooyoung'u daha fazla inceliyordu. çözdüğü testin sorusunu anlamadığından defalarca okuduğuna ve okurken dudaklarını büzdüğüne şahit olurken onu öpmemek için zor tuttu kendisini. çocuğun yaptığı her şey öyle tatlı geliyordu ki gözüne, çıldırdığını düşündü bir anlığına. 21 yıllık yaşamında şu ana kadar onu etkileyebilen tek kişiydi çünkü jung wooyoung.

"beni daha fazla izlemeye devam edecek misin san?"

"evet wooyoung, çok güzelsin ben de izliyorum." dedi sadece wooyoung'un duyabileceği bir şekilde, yakalanmış olması umrunda bile değildi. vücudunu iyice yaklaştırıp çözdüğü testte göz gezindirdi bu sefer küçüğün. zor soruyu aklından çözmeye çalışırken bir süre sadece kilitlenmiş böylece dikkatini çekmişti yanındakinin.

"istersen anlatayım?" gözlüklü, yüzündeki küçük tebessümle soruyu kendince çözmeye çalışan san'a baktı uzun uzun. o an aklına gelmişti müdürün dedikleri ve asıl görevi. zaten yüksekti dersleri yeteri kadar ancak ders çalışmaya alışkın da hevesli de değildi. test kitabının arasındaki kalemi alarak soruyu sakince anlatmaya koyuldu. her söylediği şeyden sonra san'ın anlamışçasına mırıldanışı kulağına dolduğunda içten içe çok sevinmişti. san derslerde iyi olabilirdi ancak bu üniversite sınavında iyi bir sonuç alacağı anlamına gelmezdi, düzenli çalışmıyordu.

sonunda soruyu anlatmayı bitirdiğinde ikisinin arasında kısa bir sessizlik oluştu. iri beden sonucu son kez incelediğinde kafasını salladı. "şimdi daha iyi anladım." diyerek bakışlarını test kitabından ayırıp wooyoung'un yüzüne çıkarttı. "bana aynı konudan biraz daha anlatır mısın?"

"tabii anlatırım san, bekle bir saniye sırf bu konunun olduğu test kitabım vardı onu getireyim." heyecanla ayaklandı aniden wooyoung. san'ın daha fazla anlatmasını istemiş olması okşamıştı gururunu, yeteneğini daha da fazla göstermek istemişti ona. kitaplığından aldığı test kitabi ile masaya geri dönerken arkadaşlarının imalı gülüşlerini fark edip çattı kaşlarını istemsizce.

"bakmayın lan öyle, sikerim şimdi." her ne kadar sesini kısık tutmaya çalışsa da san, duymuştu artık. kahkaha sesleri her saniye gittikçe yükselirken yanına yaklaştı büyüğünün, ensesine yavaş sayılacak bir tokat attı. "gülmesene sen de."

"gülmedim ki?" dedi san bir yandan da gülüşünü zorlukla gizlemeye çalıştığında. çenesi kendini tuttuğundan titrerken her zamanki gibi devirdi gözlerini karşısındaki çocuk. wooyoung, san'ı görmezden gelip test kitabının ilk sayfasını açıp tişörtünden tutarak yakınlaştırdı iyice masaya büyüğünü. "dikkatini bana iyice vermeni öneririm choi, bir daha anlatmam yoksa."

açık bir tehditti bu ve san tehditi dikkate almış, ciddileşerek dikkatini vermişti wooyoung'a.

"güzel, aferin."

duyduklarıyla tek kaşı havaya kalktı iri bedenin, küçüğünün dersleri gerçekten de ciddiye aldığını bir kez daha anladı. konuyu soru üzerinde anlatmaya başlayan çocuğun gözlerinin önüne gelen saçlarını kulağının arkasına iliştirdiğinde dinliyormuş gibi yaptı öte yandan. konuyu çoktan anlamıştı, sadece onunla biraz daha vakit geçirebilmek için çalıştırıp çalıştıramayacağını sormuştu. nerede olduğunu unutarak elini masanın altından wooyoung'un bacağına dokundurdu. bu beklenmedik hareketiyle gözlüklü irkilirken yan gözle baktı bacağını okşamaya başlayan bedene.

bad boy, good lips : woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin