fourty five

633 90 29
                                    

gecenin bir vakti karanlık, ıssız sokaklar da yürürken endişeleri de korkuları gibi gözlerinden okunuyordu buraya yabancı olan üç kişinin. her dar sokağın önünden geçerken duydukları sesler ve hayal meyal belli olan siluetler bu mahallenin ne kadar da tehlikeli olduğunu açıklar nitelikteydi. wooyoung, az çok aşina olduğu sokaklardan diğer iki arkadaşına göre daha korkusuz ilerlerken yeosang ve seonghwa da kafalarını yerden kaldırmayıp sadece önde ilerleyen genci takip ediyordu.

"burada bizi kaçırıp iç organlarımızı satarlarsa?" sarışın mahalleye adım attıklarından beri susmuyor kafasında dolanan kurguları da paylaşıyor, başlarını şişiriyordu. seonghwa ise bu durumdan hoşnutsuz olacak ki yanındaki çocuğun sırtına acıtmayacak şekilde vurup susturdu.

"zaten göt korkusundan adım atamıyorum bir de sen başlama yeosang, sus."

"tamam kızma, size yeni dedikodular anlatayım mı?" dedi bu sefer yeosang her zamanki gibi konuyu dedikodulara çekerken. yürüyem dedikodu olduğu için bu teklife asla şaşırmamıştı wooyoung ama en azından gerginliği atmaları için anlatması gerektiğinin de kanaatine vardı.

"anlat bakalım." dedi gözlüklü sevgilisini bulmak için her bir köşeye göz gezindirdikten ve kimsenin dikkatini çekip belaya bulaşmamak için ekstra özen gösterirken. geçen sefer geldiğinde olanların tekrardan yaşanmasını kesinlikle istemiyordu.

"coğrafyacı evliymiş."

"ne demek evliymiş?"

seonghwa'nın şaşkın nidaları sokağı inletirken aynı tepkiyi wooyoung da vermişti. yıllarca eşcinsel olduğunu sandıkları hoca nasıl olur da evliydi? bunca zaman ne parmağında yüzük vardı ne de eşinden bahsetmişti. arkadaşlarının yüzündeki alışılmadık şaşkınlık yeosang'ın keyfini yerine getirirken birkaç öğrenciden duyduklarını arkadaşlarına aktarmak için hazırlandı.

"okulun otoparkında bir tane kadınla öpüşürken görmüşler, kadın da hamileymiş." dediğinde tekrardan aynı tepkiyi verdi ikili. öğretmenlerinin evli olduğu yetmiyormuş gibi bir de çocuk sahibi olacaktı. elbette bununla bir sorunları yoktu ama o kadar çok benimsemişlerdi ki adamı eşcinsel olarak, bir kadınla sevişmiş olduğu fikri çok garip hissettiriyordu.

"vay amına koyayım adam kaşla göz arası evlenmiş, en sevdiği öğrencilere söylemeden."

"seonghwa, bizden nefret ediyor adam."

sarışın, wooyoung'un söylediğiyle beraber nerede olduğunu unutarak basmıştı kahkahayı ve birkaç kişinin de çekmişti ilgisini. bunu fark ettiğinde hemen susarak devam etti yürümeye gerginlikle beraber küçük bir yutkunma ile. "bir daha güleni siksinler, mingi ve san'ı bulalım da defolup gidelim buradan." dedi. bu dediğine her iki arkadaşı da katılırken seonghwa telefonunu çıkartarak sevgilisine mesaj attı şu an bulundukları durum hakkında.

"homgjoong'a haber verdim burada olduğumuza dair, her an her şey olabilir çünkü. mahalleyi bilen kişilerle aramak daha mantıklı bence ikisini de."

tam o sırada dar ışıksız bir sokağın önünden geçerken duydukları kısık acı dolu inleme sesleri susturdu üçünü de. bakışları çevrildi, vücutları ise soğuk havadan mıdır bilinmez ama baştan aşağıya titredi. wooyoung, sesin geldiği yöne yaklaşırken en büyükleri durdurdu meraklı genci bileğinden. "wooyoung, dur ne döndüğünü bilmiyoruz orada." dediğinde kurtardı siyah saçlı bileğini endişeli bedenden.

"bakmak zorundayım, burada kalmak isterseniz kalın." kafasına öyle takmıştı ki san'ı da mingi'yi de bulmaya, kimse vazgeçiremezdi şimdi onu kararından. bu nedenle seonghwa derin bir nefes alarak serbest bıraktı.

bad boy, good lips : woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin