twenty eight

1.1K 134 44
                                    

wooyoung, hissettiği bunaltıcı sıcaklıkla beraber zorlukla gözlerini araladı. ilk beş saniyede nerede olduğunu sorguladığında yanında ona sıkıca sarılıp uyuyan beden çekti dikkatini. dudakları oluşan küçük gülümseme ile gerilirken inceledi kendini. kötü kokmuyordu, yapış yapış da değildi ve en önemlisi de üzerinde gecelikleri vardı. o an anladı san'ın gece boyu onunla ilgilendiğini, içini tarifsiz bir his kaplarken midesi kelebeklerine uçuşmaları için kucak açtı. dün gece yaşananlar bir bir zihnine dolarken ısırdı dudaklarını, olayların başrolündeki adamda gezindirdi gözlerini. çıplak göğsü tırnak izleriyle dolmuştu, dudakları ise öpüşmekten morarmıştı adeta.

yalan söylemeyecekti, hoşuna gitmişti bu görüntü.

dudaklarının yanı sıra boynuna bu sefer tüm odağını verdi: kıpkırmızıydı. bunu nasıl yaptığı hakkında herhangi bir fikri yoktu, san'ın boynu ısırıklarla doluydu, hatta bazıları o kadar ciddi gözüküyordu ki endişelenmeden duramadı. gece yaşadığı zevki ancak büyüğünden çıkartabilmişti, hem saatlerce seviştikler için de kalçasının ağrısı gün yüzüne çıkmaya başladı yavaş yavaş. bir ara parçalandığını düşünmüş sonrasını ise hatırlamak istese de yapamıyordu.

resmen seksin ortasında bayılmıştı.

yüzü utançla kızarırken kısık bir küfür savurdu, her ne kadar san'ın kollarında bayıldığı için kendini kötü hissetse de elinden bir şey gelmemişti o an. zevk uçurmuştu onu, defalarca bulutlar üzerine çıkartmış, yıldızlara dokunmasını sağlamıştı. birkaç kere boşaldıktan sonra son kuru orgazmında bitik düşüp bırakmıştı kendini. gerçekten de san onu gece boyu tüketmişti, doyurmuştu arsız aç deliğini istediği gibi.

derin bir nefes alarak bedenini onu hâlâ sıkıca sarmakta ısrarcı olan san'a çevirdi, bakışları uyuyan yüzü şefkatle okşarken ilk defa onu böyle gördüğünden not edindi her bir ayrıntısını. güzel gür kirpiklerinden, boynundaki çillere kadar inceledi dakikalarca sıkılmadan, az önce sıcaktan bunalmış olsa da şimdi kolları arasında daha da rahat hissediyor hatta yetmiyormuş gibi iyice yapışıyordu. parmak uçları yumuşak yanağı okşadığı vakit san'ı uyandırmıştı. uyanan bedeni sıcak tebessümle ağırlarken karşılığını da en güzel biçimde almıştı:

san yanağına uzun bir öpücük bahşetmişti.

"günaydın wooyoung, ne zamandır uyanıksın?" dedi sen yeni uyandığından boğuk ve hırıltılı çıkan sesi ile. bir yandan da küçüğünün gözlerinin önünü perdeleyen uzun tutamları sıkıştırıyordu kulağının arkasına yüzünü daha iyi görebilmek için. kaç gün, kaç gece hayalini kurmuştu bu anın? saymayı bir süre sonra bırakmıştı. ama en nihayetinde gerçekleşmişti uçuk hayalleri, onun mutluluğunu yaşıyordu içten içe.

"yeni uyandım sayılır, kusura bakma seni de uyandırdım galiba." fısıldadı onu pür dikkat izleyen san'ın göğsüne kafasını yaslamadan hemen önce. vücudu içini ısıtan his ile gıdıklanırken işaret parmağıyla hayali daireler çizmeye başladı sert göğüse. saçını okşayan eller iyice kendisini mayıştırırken saatlerce bu şekilde yatakta kalmayı diledi. hiçbir sıkıntısı veya derdi olmadan, san ile tek başına herkesten izole...

düşüncesi bile bir süreliğine rahatlatmıştı zihnini, unutmuştu bile sınavları ya da okulda onu sinir eden her şeyi. tarçın kokulu duş jelini kokusunun san'ın vücudundan yayılmasıyla beraber kaldırdı kafasını istemeden göğsünden, bu sefer yaklaştırdı yüzüne. "benim gibi kokuyorsun, buna bayıldım." dedi büyüğünün kucağına yattığında. otomatik olarak san'ın elleri de belini kavradığında dişledi dudaklarını heyecanla. her dokunuşu farklı bir his yaratıyordu, bunu sevip sevmediğini de anlayamamıştı bir türlü.

bad boy, good lips : woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin