twenty one

1.2K 166 37
                                    

nihayet festivalin birinci gününü bitmişti. bundan sonraki günler daha kolay ve eğlenceli geçecekti en azından onlar için. saçma maid kostümünü de giyinmek zorunda değildi artık, içini en çok rahatlatan konu buydu wooyoung'un. hem, festival falan yalandı, herkes düzenlenecek partileri dört gözle bekliyordu her yıl. partilerde alkol komasına girecek kadar içip delicesine ot çekmeyi istiyordu öğrencilerin bir çoğu.

her ne kadar bağımlı gibi ot çekmese de onun da isteği her öğrenci gibi sarhoş olup dans etmekti.

aynada kendini baştan aşağıya hayranlıkla süzerken hazırladığı kombinin üzerindeki duruşu kesti nefesini, yanaklarının fazlasıyla kızarmasına sebep oldu. şu ana kadar yaptığı en iyi kombinlerden biri olabilirdi bu.

altındaki dar, parlak siyah deri pantolonu tüm kıvrımlarını göz önüne sererken, ortalama bir erkeğe göre daha da dolgun olan kalçalarını iyice ortaya çıkartmıştı. üzerindeki transparan uzun kollu parçayı da siyah bomber ceketiyle tamamladığında takılarını takmak için aynanın karşısından ayrıldı. baştan aşağıya tamamen siyah giyinse de umrunda değildi, siyahı hep daha çok sevmişti. makyajı da sade değildi. göz kapağını sürdüğü siyah far, eyeliner ve göz kalemi ile süslemişti.

nefes kesici göründüğünün farkındaydı.

masasının üzerindeki gümüş ve siyah renkteki yüzüklerini tek tek parmaklarına geçirdiğinde tekrar ve tekrar çalan zili işitti. eline aldığı kolyeyi yatağın üzerine dikkatlice bırakırken kapıya doğru yürüdü hızlı adımlarla. sonunda arkadaşları gelebilmişti, onların da nasıl giyindiğini çok merak ediyordu. zili hâlâ ısrarla çalmaya devam eden kişinin de mingi olduğuna adı kadar emindi, sahi o nasıl olmuştu acaba?

çelik kapıyı açtığında karşısına çıkan üç kişiyi de süzdü baştan aşağıya. onları içeriye almadan önce söyledikleri hepsinin kahkaha atmasına sebep oldu. "partiyi boşverip dördümüz sevişsek mi?"

"wooyoung bizimle sevişmek için yer arıyorsun gerçekten, bu arada kanka seninle sevişirim taş gibi olmuşsun." dedi yeosang içeri girdiğinde göz kırparak. arkadaşının gözlük takmadığını fark ettiğinde elini uzun saçlara atarak okşadı yavaşça. "lens takmışsın, rahatsız etmiyor mu?"

"yok bu lens rahatsız etmiyor. eskisi bok gibiydi, değiştirdim."

yeosang'ın ardından seonghwa ve mingi de eve girdiğinde kapıyı kapatmıştı wooyoung. bugün partide gözlerin dördünün üzerinde olacağını biliyordu, birçok kişinin de seks ya da başka bir şeyler teklif etmesi olasıydı. "ben hazırlanmayı bitirene kadar bekleyin, sonra çıkarız zaten." diyerek odasına doğru yürümeye başladı arkadaşlarının arkasından takip ettiğini bilerek. babasının iş gezisinde oluşu çok rahatlatmıştı onu, en azından riske girerek evden kaçmak zorunda kalmayacaktı.
odaya girdiğinde yatağına bıraktığı kolyeyi yeniden eline aldı ve taktı aynanın karşısında geçerek. kombinini takılarla tamamladığında arkadaşlarından sesli bir ıslık kazandı, özgüvenini arttırmakta üstlerine yoktu gerçekten.

"dildo koleksiyonunu gösterir misin peki kanka?" diye dalga geçti seonghwa hazırlanmaya devam eden arkadaşıyla. üçüne karşı her ne kadar koruyucu olsa da arada bir zorbalamak hoşuna da gidiyordu.

"ben dildoları ağzına sokmadan önce kes sesini seonghwa."

"sustum."

mingi ve yeosang, en büyüklerinin bir anda susup boyun eğmesine güldüklerinde wooyoung da katıldı onlara. birkaç dakika nefesleri kesilene kadar kahkaha attıktan sonra yaşaran gözlerini makyajları bozulmadan silmeye çalıştılar. "amına koyayım bu makyaj için yarım saat uğraştım, daha fazla güldürmeyin." uzun boylu ayağa kalkıp odadaki boy aynasının önüne geçerken uyardı arkadaşlarını. neyseki göz kalemi yaştan dolayı akmamıştı, bu içini rahatlatırken haki yeşili kargo pantolonunun bozulan ceplerini düzeltti.
"nasıl görünüyorum?"

bad boy, good lips : woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin