Saat akşam sekizi geçiyordu ve Bayan Song'tan hala bir ses yoktu.
"Bence artık aramalıyız."
"Bize belli bir saat vermedi Jennie, arayıp rahatsız etmemize gerek yok."
"Ama uzun sürmeyeceğini söylemişti."
Lisa uykuya dalmak üzere olan Ari'yi kucağında sallarken cevapladı.
"Biraz sabırlı olamaz mısın?"
"Kazağında meyve püresi ve kusmuk lekesiyle saatlerdir oturan sen değilsin tabii!"
Kazağını burnuna doğru götürdü ve yüzünü ekşitti.
"Berbat kokuyorum."
"Eve gidince banyo yaparsın, buradan çıkıp biriyle randevuya gitmeyeceksin herhalde."
Jennie kollarını bağlayarak küskün bir çocuk gibi kendini koltuğa bıraktı.
"Bunun yüzünden İspanyolca dersimi kaçırdım."
Lisa eliyle susmasını işaret etti ve kollarındaki bebeği sallamaya devam etti.
"Uyumak üzere Jennie, lütfen uykusunu kaçırma yoksa yine saatlerce ağlamasını dinlemek zorunda kalacağız."
"Tamam sustum," dedi Jennie oflarken.
Saatler saatleri kovalıyordu ama hala herhangi bir kıpırtı yoktu. Öyle ki Lisa kollarında Ari'yle Jennie ise oturduğu koltukta öylece uyuyakalmışlardı. Jennie'nin telefonu çalınca ikisi de irkildi ama Jennie Ari'nin uyanmaması için odadan çıkınca açtı telefonu. Arayan babasıydı ve neden bu kadar geciktiğini soruyordu.
"Bayan Song hala gelmedi baba."
"Nasıl bir ödev bu böyle Jen, gece yarısında seni evinde rehin tutan bu eğitimciye ne demeli!"
Jennie bunun bir ceza olduğu kısmını babasına elbette söylememişti. Bay Kim fazlasıyla mükemmeliyetçiydi ve Jennie'nin müdürün odasına kaç kez gittiğinden bile haberi yoktu. Jennie babasının gözündeki imajını mahvetmemeye kararlı olduğundan bunun "aile planlaması" diye hayali bir dersin proje ödevi olduğunu söylemişti.
"Yalnız değilim baba merak etme, sana grup ödevi olduğunu söylemiştim."
Babası söylenerek telefonu kapamaya hazırladı.
"Pekala, pekala...Bir şeye ihtiyacınız olursa arayın o zaman. Ama şunu bil ki pazartesi günü müdürünüzle sağlam bir konuşma yapacağım."
"Görüşürüz baba..."
Lisa Ari'yi beşiğine bırakıp kapının pervazından Jennie'yi izlemeye başlamıştı.
"Ailen mi? Benimkiler de binlerce mesaj göndermiş."
Jennie Lisa'yı onayladı onun da kendisi kadar endişeli göründüğünü görünce rahatlamıştı.
"Ne yapacağız Lisa?"
"Bilmiyorum, Bayan Song'un verdiği numarayı aradım ama sanırım yanlış kaydettim çünkü numaranın kullanılmadığını söylüyor."
"Bekle ben de deneyeyim."
Jennie numaraya dokundu ve telefonu kulağına götürdü. O da Lisa'yla aynı uyarıyı almıştı, olumsuz şekilde başını sallayıp Lisa'ya döndü.
"Ne yapacağız?" diye tekrarladı endişeyle.
"Bilmiyorum ama Ari'yi bırakamayız."
"Evet..."
"O halde sanırım Bayan Song'u beklemekten başka şansımız kalmıyor... Eğer yarın pazartesi olsaydı okula gidip müdürle konuşabilirdik."
"Evet sanırım beklemek zorundayız. Belki Bayan Song'un başına bir şey gelmiştir ve gecikmiştir, eğer öyleyse bile mutlaka haber alırız."
Lisa Jennie'nin sözlerini onayladı ve salondaki koltuğa oturup kollarını bağlayarak düşünmeye başladı durum onu fazlasıyla germişti ve içerideki bebeği bırakmak istemese de evde durmaktan rahatsızdı.
Jennie de aynı derecede rahatsızdı ve belki Lisa'dan daha fazla gergindi. Yavaşça yanına otururken ellerinin hafifçe titrediği belli oluyordu.
"Lisa... bir şey söylemeliyim."
Lisa yüzünü ona çevirip dinlemeye başladı.
"Evet?"
"Ailem bunun bir ceza olduğunu bilmiyor bu yüzden eğer denk gelirseniz bunu belli etmesen olur mu?"
"Sorun değil benimkiler de bilmiyor zaten."
"Bu konuda hemfikir olduğumuza sevindim."
Şimdi ikisi de kolları bağlı şekilde sessizce oturuyorlardı. Sessizce oturmak dışında da yapacakları pek bir şey yoktu zaten. Çıkmazdaydılar, eğer ailelerine durumu şikayet ederlerse müdürle konuşup gerçeği öğrenebilirlerdi. Eğer evden dönerlerse de bebeğin başına ne geleceği belli değildi.
"İstiyorsan eve git, ailen bir şeyden şüphelenmesin. Ben benimkilere evden çıkıp Chaeyoung'ta kalmaya gittiğimi söylerim."
"Hayır, bir şey olursa senin başına kalmasını istemem."
Lisa duyduğu cümlenin verdiği şaşkınlıkla tek kaşını kaldırarak alaycı şekilde Jennie'ye döndü.
"Bunu dünyanın en bencil insanı mı söylüyor?"
"Öncelikle dünyanın en bencil insanı değilim. Ayrıca bencil olmadığım gibi düşüncesiz biri de değilim ve durum bu kadar ciddiyken böyle bir sorumluluğun altında kalmanı istemem. Her ne kadar ceza da olsa bu bir yandan bizim ortak projemiz sayılır ve takım arkadaşlığı her şeyden önce gelir."
"Vay canına bana iyi davranacağını bilsem grup ödevlerinde eş olmayı teklif ederdim."
Jennie kendini beğenmiş şekilde cevapladı, işin aslı Lisa'nın onu dünyanın en bencil insanı olarak görmesi moralini bozmuştu.
"Seninle eş olmazdım."
"Nedenmiş?"
"Disiplinsizsin, her yere geç kalıyorsun ve içgüdüsel hareket ediyorsun ben plan insanıyım ve buna uyum sağlayabilen kişilerle çalışırım."
Son cümleyi sırf "bencil" lafının intikamını almak için eklemişti.
"Jisoo gibi."
"Demek o da senin gibi planlayıcı ha? O yüzden mi ona layık olmadığımı düşündün?"
"Hayır Jisoo planlayıcıdan çok uyumlu biri ve evet hala ona layık olmadığını düşünüyorum."
"Hala öyle mi düşünüyorsun demedim, sebebini sordum Jennie?"
"Sebebi...."
Bebek telsizinden yükselen ağlama sesi cümlesini yarıda kesince Jennie aceleyle kalkıp Ari'nin yanına gitti. Biraz sonra kollarında bebekle salonun kapısındaydı.
"Acıkmış olmalı..."
"Meyve püresinden kaldı mı?"
"Hayır süt içmeli, formül mamayı hazırlayalım."
Birlikte mutfağa gittiklerinde gecenin daha uzun olduğunu hissediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Baby Project |jenlisa
FanfictionJennie ve Lisa onlara verilen bir proje ödevini fazla ciddiye almak zorunda kalır.