Ari'nin Kayboluşunun 15. Günü
"Nasıl olur da hala bir şey bulamazsınız, gerçekten inanamıyorum. İnanamıyorum!"
Jennie gözyaşları arasında telefonunu sertçe yere fırlatıp ekranının kırılmasına sebep oldu.
"Yeter Jen!"
Lisa Jennie'yi kollarından tutup ona sarılarak koltuğa oturmasını sağladı.
"Yeter...kendini mahvediyorsun."
"İki hafta oldu Lisa! İki kocaman hafta. Ari hala ortada yok ve artık onu canlı bulamayacaklarını düşünmeye başladım."
"Bunu bir daha asla düşünme tamam mı?"
"Nasıl? Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?"
"Sakin değilim Jennie lanet olsun! Elimde olsa bu evin altını üstüne getirip her şeyi dağıtacağım. Ama ikimizden birinin daha sessiz kalması gerekiyor anlıyor musun? İkimizin de delirmesi bizi hiçbir yere ulaştırmayacak."
"Yani delirdim öyle mi?"
"Sözlerimi çarpıtıyorsun."
Jennie sinirli şekilde koltuktan kalktı ve işaret parmağını Lisa'ya doğrultarak yüksek sesle konuşmaya başladı.
"Hayır tam olarak bunu dedin Lisa. Yani sana göre ben delirdim. Yani çekilmez biri oldum değil mi? Özür dilerim küçük kızımızı tam iki haftadır görmediğim için biraz aklımı kaçırmış olabilirim. Bu beni çekilmez birine dönüştürdüyse yapabileceğim hiçbir şey yok çünkü tam olarak öyle hissediyorum, aklımı kaçırmış gibi hissediyorum!"
Aynı anda Lisa da ayağa kalktı. Tam ağzını açıp Jennie'ye cevap verecekken susmayı tercih etti.
"Ben dışarı çıkıyorum tamam mı? Yoksa burada birbirimizi yiyeceğiz."
Jennie'nin cevap vermesini beklemeden arkasına döndü ve askıya gidip montunu almak üzere uzaklaştı.
"Git Lisa, kaç tamam mı? Bu senin en iyi yaptığın şey! Ne zaman işler zorlaşsa susuyorsun veya kaçıyorsun! Git!"
Lisa sadece Jennie'ye hayal kırıklığı içinde bakmakla yetindi.
....
Denizden esen soğuk rüzgar içini ürpertirken elindeki kahveyle ısınmaya çalışıyordu Lisa. Bir yandan da düşünüyordu. Birçok şey düşünüyordu ama en çok da Jennie'nin dediği en son şeyi düşünüyordu. Gerçekten böyle mi düşünüyordu yoksa sadece onun canını yakmak için mi böyle konuşmuştu? Aklına tekrar Jennie'nin bu ilişki uğrunda yaptığı fedakarlıklar geldi, yoksa Jennie Lisa'nın aynı çabayı harcamadığını mı düşünüyordu? Kaçmak, yeterince uğraşmamak anlamına mı geliyordu?
Acı kahveyi dudaklarına götürürken Jennie'nin bu cümleyi en son ne zaman kurduğunu hatırlamaya çalıştı.
Üniversitenin son yılıydı. İkisi Lisa'nın okulunun düzenlediği partiye beraber gelmişlerdi. Lisa okulda hemen herkes tarafından tanınıyor ve seviliyordu. Jennie de otoriter kişiliğini törpüleyeceğine dair Lisa'ya söz verdiğinden beri aynı şey onun için de geçerliydi.
Partide çalan yavaş şarkıda belki de yüzüncü kez birlikte dans ediyorlardı. Jennie başını Lisa'nın omzuna yaslamış, Lisa ise kızın ince belini sarmıştı. İkisi de bunu değil yüz, milyon kere tekrarlayabileceklerini hissediyorlardı.
O sırada bir kız Lisa'nın omzuna dokunduğunda Jennie'nin sakin bakışları anında alev almıştı. Kız Lisa'ya oldukça samimi davranıyor hatta ona tezgahtan aldığı bir içeceği ikram ediyordu. Neredeyse Lisa'nın yeni dans partneri olmuştu. Lisa arada Jennie'ye endişeli bakışlar atıyor ama kibar davranmaya çalışıyordu. Bu durum sıkça tekrarlanan bir durum olduğu için bu konuda kavga etmelerine artık alışmıştı ama bu gece bunun tekrarlanmasını istemiyordu. Jennie ayaklarını yere sertçe basa basa oradan uzaklaşırken bardağı kızın eline tutuşturup hızla peşinden gitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Baby Project |jenlisa
FanficJennie ve Lisa onlara verilen bir proje ödevini fazla ciddiye almak zorunda kalır.