Lisa'nın elini sıkıca tutan Jennie, havaalanının karmaşasında ona doğru eğildi. "Bir sonraki dönüşümde seni burada karşılayacağım, bu sefer benden vazgeçemezsin," dedi hafif bir tebessümle.
"Emin ol, bu sefer seni kolay kolay bırakmam," diye karşılık verdi Lisa, hafifçe gülümseyerek.
Jennie, Lisa'nın yüzündeki ifadeyi fark ederek parmağıyla onun çenesini kaldırdı.
"Bu sadece bir 'görüşürüz' olacak, unutma. Daha güzel günler bizi bekliyor," diye fısıldadı, gözlerinde umut dolu bir parıltıyla.
İkisi de buna inanmak istiyordu ama bir yandan da bir daha görüşecekleri zamanın çok uzak olduğunu biliyorlardı.
Lisa, onun ılık dokunuşunu hissederek içini huzurla doldurdu.
"Evet, daha güzel günler bizi bekliyor," dedi, onun elini yüzüne doğru hafifçe götürerek. "Seni özleyeceğim," diye ekledi sessizce.
Jennie'nin gözleri, Lisa'nın gözlerine derin bir şekilde bakarken, "Ben de seni," dedi kısık bir sesle.
"Ama şimdi gitmen gerekiyor. Ben burada olacağım."
Lisa, Jennie'nin ellerini hafifçe avuçlarına aldı ve sonra ikisini de küçük bir öpücük bıraktı.
Jennie, onun parmaklarına nazikçe dokunarak, "Her günü, seni düşünerek geçireceğim. Sana söz veriyorum," diye karşılık verdi, içindeki umutla beraber biraz da melankoli hissediyordu.
Gözlerindeki yaşları silen Lisa, "Ben de öyle yapacağım," dedi, Jennie'nin yüzüne yumuşak bir dokunuşla. "Seni seviyorum," diye fısıldadı, havaalanının gürültüsü arasında neredeyse kaybolacak kadar sessizce.
Jennie, onun bu sözlerine derin bir nefes alarak, "Ben de seni," dedi, gözlerindeki yaşlara hakim olmaya çalışarak. Son bir kez birbirlerine bakıp, ayrılmak zorunda kaldılar, her ikisinin de kalbinde birbirlerine dair olan bu duygusal an sonsuza kadar kalacak gibi hissediliyordu.
Lisa, uçağın pencerelerinden dışarıyı izlerken, geçirdiği üç günün hatıraları beyninde canlanmaya başladı. Jennie ile geçirdiği o anlar, onun kalbinde henüz taptaze bir şekilde duruyordu. O ilk gün,Jennie'ninona rehberlik etmesi, kampüsü gezmeleri, beraber yaşadıkları o anılar...
Gözlerini kapadı ve Jennie'nin sesini duymaya çalıştı. Onun gülümsemesini, ellerinin arasındaki sıcaklığı, birlikte geçirdikleri o samimi anları hatırladı. Her şeyin bu kadar mükemmel olabileceğini hiç düşünmemişti.
Jennie'yle olan ilişkisinin başlangıcını hatırladı. İlk günlerde aralarındaki çatışmalar, gerginlikler... Ancak sonra her şeyin nasıl değiştiğini fark etti. Birlikte geçirdikleri o üç gün, onun kalbindeki duyguların derinleşmesine neden olmuştu. Jennie'nin onunla paylaştığı her an, Lisa'nın içinde yeni bir umut filizlenmesine sebep olmuştu.
Ve şimdi uçak onu geri döndüğü yere götürüyordu. Jennie'yi geride bırakıyordu, ama onun kalbinde bıraktığı iz sonsuza dek kalacaktı. Onunla geçirdiği o kısa süre, Lisa'ya aşkın gerçekten var olduğunu hatırlatmıştı.
Uçağın motor sesi ve kabindeki hafif sarsıntı, onun düşüncelerini dağıtmaya yetmedi. Lisa, aklında sadece Jennie'nin yüzünü ve geçirdikleri o anları canlandırmaya devam etti. Her şeyin değişebileceğini, her şeyin mümkün olduğunu ve belki de aşkın her zorluğun üstesinden gelebileceğini düşündü.
Lisa, uçak koltuğunda huzursuzca kıvranırken, kendi iç sesiyle konuşmaya başladı. "Neden daha önce fark edemedim ki?" diye düşündü. "Belki de o kadar açık olmasına rağmen ben göremedim. Kendime kızmalı mıyım yoksa sadece anlayamadım mı, bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Baby Project |jenlisa
FanfictionJennie ve Lisa onlara verilen bir proje ödevini fazla ciddiye almak zorunda kalır.