"Neredeymiş benim yavru kedim!" Jungsu göz devirdi Jiseok'a. "Yavru kedi muamelesi yapma bana." Jiseok onu tekrar etti. "Balık." Jiseok Jungsu'nun omzuna vurdu. "Bu salak varya, sevgili yapmış ve ben onu gördüm..." Jungsu neşeli şekilde Jiseok'un kolundan tutup oturttu. "Nasıldı?"
"Erkek."
"Neeeeeeee?"
"Hıhı."
"Kimmiş kimmiş?"
"Yandaki fakülteden! Adı Junhan'mış."
"He?"
"Ne he?"
"Yok bir şey."
Jiseok omuz silkti. "Ee sen neler yapıyorsun?" Masadaki kitaplara göz gezdirdi Jiseok. Jungsu bir süre sessiz kaldıktan sonra cevapladı. "Hiç, gördüğün gibi. Bu gün yine sahile ineceğim." Jiseok şaşkınlıkla baktı. "Ne için şu sahile inip duruyorsun?" Jungsu sırasına oturdu. "Hiç." Jiseok göz devirdi Jungsu'ya. "Hadi ordan. Ne hiç hiç diyip duruyorsun? Bir sebebi var ki her gün oraya iniyorsun. Yoksa sevgilin mi var?" Eliyle ağzını kapattı Jiseok.
Jungsu buna güldü. "Hayır yok. Kafa dinlemek için ya, evde olanları biliyorsun." Jiseok kafa salladı. "Hm." Ardından Jungsu tekrar o ilk günü düşündü biraz. "Jis."
"Efendim?"
"Ben birisiyle tanıştım."
"Kimle kimle?!"
"Eğer medeni davranırsan söyleyeceğim."
Jiseok sıraların birinin üzerine oturdu. "Tamam anlat hadi." Jungsu gülümsedi. "İsmi Gunil. Geçen deniz kenarında oturuyordum ve yanıma geldi." Bunu biraz daha detaylıca anlattı Jungsu. Jiseoksa onu dikkatle dinliyordu. Jiseok'un tepkileri Jungsu'ya göre biraz daha abartılı olsa bile bunu sevmişti Jungsu. "Heee, demek sen o yüzden her okul çıkışı oraya gidiyorsunn."
Kafa salladı. "Tamam tamam anladım. Ee, peki Jooyeon'a anlattın mı bunu?"
"Hayır." Jiseok neden anlatmadığını sorduğunda Jungsu henüz hazır olmadığını söylemişti. Çünkü gerçekten bunu Jooyeon'a anlatıp anlatmamak konusunda endişeliydi, şimdilik bekleyecekti.
"Pekâlâ, hazır hissettiğinde arkanda duracağım."
"Teşekkürler Jis."
Gülümsedi Jiseok. "Hey, ne yapıyorsun?!" Kağıda Jiseok adına yazılmış bir kaç cümle görmüştü Jiseok. "Hey, Seungmin! Ne yazıyorsun sen?" Seungmin güldü. "Geçen günün acısını çıkartıyorum pamuk şeker. Sorun mu var ki?" Jiseok göz devirdi. "Eğer oraya gelirsem o pamuk şekeri sana bi' güzel yediririm!"
"Olur."
"Bittin sen." Masadan inip Seungmin'e öldürürcü -ayn- bakışlarını attıktan sonra, kaçmak için kağıdı cebine sokuşturan Seungmin'e doğru koştu Jiseok. "Ver dedim! Ne yazıyorsun?!" Seungmin iki yana kafa salladı gülerek. "Ya versene!" Seungmin'in sınıftan çıkmasıyla Jiseok da peşinden gitmişti.
Birine çarpmasıyla duraksadı Seungmin. Onun ardından Jiseok'un da çarpmasıyla ikisi de boş boş bakmaya başlamıştı. -o nasıl oluyor bende bilmiyorum-
"Ananısi-"
Jiseok'un ağzını, eliyle kapattıktan sonra Jooyeon'a gülümsedi Seungmin. "Ah selam Jooyeon! Ben de seni arıyordum, bak Jiseok senin için neler yazmııış." Cebindeki kağıdı Jooyeon'un eline tutuşturduktan sonra Jooyeon'a görüşürüz deyip Jiseok'un kolundan tutarak eski yerine geri döndü.
"Seni mahvedeceğim oğlum. Ne yapıyorsun sen ya?!"
"İntikam alıyorum bebeğim."
Jiseok göz devirdi. Birkaç dakika sonra sınıfın kapısının tıklatılmasıyla içeriye girdi Jooyeon. "Şey, Jungsu burada mı?" Jungsu'nun seslenmesiyle gülümsedi. "Jungsu-Ah, bu akşam eve beraber dönsek? Biliyorsun, baba- yanii Jaan amca seni çıkışta alacağını söyledi." Jungsu kafa salladı. "Oh, doğru..."
"Efendim, ne doğru?"
"Arkadaşlar çıkarın şunu sınıftan."
"Niye ya?"
"Ya Seungmin her şeyden de kendinden bi pay çıkartma ya."
"He bana demediniz mi?"
"Yok."
"He tamam o zaman, ben sahte aşk mektuplarımı yazmaya devam edeyim. Jiseok örnek olmak ister misin?"
"Sana oturmamı ister misin?"
"Olur."
Jiseok göz devirdi. "Anlaşılan bu gün de değil. Her neyse! Biz de Jiseok ile gideriz, değil mi?" Jiseok kafa salladı gülümseyerek. "Evet! Ben bromla gelirim sorun etme."
"Bro deme lazım olur."
"Sen sus!"
Jooyeon güldükten sonra devam etti. "Tamam o zaman, çıkışta ben seni okul kapısının orada beklerim Jiss. Seungmin de artık Junhan'la gider."
"Sen de mi tanıyorsun Junhan'ııı." Jungsu gülümseyerek soru. "Evett." Seungmin ikisine de göz devirdikten sonra mühim işine devam etti. "Tamam brom, bende beklerim seni sorun değil." Jooyeon başını eğdikten sonra sınıftan çıktı.
"Seungmin yarın öyle şeyler yapacağım ki sana, feleğin şaşacak bak görürsün sen."
"Sus, sunbaeler tehdit edilmez."
"Tehdit etmedim ki."
"Olsun."
Jungsu yapmacık bir sinirle bağırdı. "Yah! Tamam hadi çıkın sınıftan!" Seungmin kafasını kaldırd. "Ben niye çıkıyorum ya? Dersimiz aynı ya hani." Jungsu kafa salladıktan sonra Jiseok'a döndü. "Benim pamuk şekerim hangi bölümü okuyormuş ki?"
"Tasarım?"
"Heeh, o zaman kendi bölümüne mi ışınlansa diyorum?"
"Işınlanamam ama, gidebilirim evet."
"Git."
Jiseok gülümsedikten sonra el salladı Seungmin'e. "Görüşürüz Sunbae!" Seungmin de gülümsedikten sonra o da el salladı. "Görüşürüz Jiss!"
Sıra Jungsu'ya gelince yanağından öptü Jiseok. "Çıkışta görüşürüz balım!" Jungsu gülümsedi. Sonra zaten Jiseok sınıftan çıkmıştı. "Görüşebilirsek elbet.."
"Ya sen ne yapıyorsun ya?"
"Jungsu kızma valla amacım kötü değil ya!"
"Aynen."
~khy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚜𝚎𝚊𝚜𝚒𝚍𝚎, 𝚐𝚞𝚗𝚜𝚞
Randomdeniz kenarında kumların üzerine oturup kendince denize taş atarken senden önce davranan biri hayatını nasıl değiştirebilir?