"Ee Jungsu'ya söyleyecek misin?" Nasıl yapabilirim ki bunu? Gözlerine bakarak ayrılalım mı diyecektim? "Bilmiyorum, üstü kapalı anlatırım herhalde." Hyeongjun kafasını salladı. Başım eğikken onu görmem zordu. Ellerimi tuttu ve bana seslendi.
"Gunil. Sırf bizimkiler böyle dedi diye onlara uymak zorunda değilsin. Sen artık neredeyse bir yetişkinsin, kendi kararlarını ver." O haklıydı. Jungsu'dan ayrılmak istemiyordum çünkü o çok güzel seviyordu. Onunla sevmeyi öğrenmek benim için çok önemli.
"Jungsu'yla ben konuşabilirim. Anlatırım olanları." Kafa salladım. "Olur." Hyeongjun gülümsedi ve telefonuna numarayı girdi. Kolumdan tutup beni yatağa oturttuğunda kendisi de yanıma oturdu.
"Alo? Jungsu." Benim de duymam için sesi dışarı verdi Hyeongjun. Neşeli bir sesle cevap verdi ona. Onu hep neşeli görmek istiyorum, o enerjimi daha çok dışa vurmamı sağlıyor. "Şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle tamam mı?"
Jungsu onayladığı sıra Hyeongjun bana bakarak devam etti. "Ailem Gunil'in seninle bir ilişkisi olduğunu biliyor." Jungsu bir şey demeden dinliyordu ve bu beni huzursuz etmişti.
"Her neyse dur. Müsait misin sen?" Jungsu büyük bir iç çekişten sonra cevap verdi. "Müsaitim." Hyeongjun gülümsedi. "Sahilde buluşalım." Jungsu onayladığı sıra Hyeongjun omzumu okşadı.
Telefonu kapattı. "Sen burada kal. Ben sana anlatacağım." Dediğini yaptım. Umarım Jungsu iyi bir tepki verir. Ondan ayrılmak asla istemiyorum. Onun da kırılması ve üzülmesi beni daha çok üzer.
~
Hyeongjun'dan
Jungsu'nun benden önce gelmesi biraz tuhaftı. Onu gördüğümde gülümsedim. Esen rüzgâr saçlarımı yüzüme doğru ittirirken ben de geriye attım. Jungsu'nun yanına tamamen vardığımda sıkıca sarıldım.
Kolundan tuttum ve sahilin kenarındaki bankların birine oturttum. "Beni iyi dinle. Şimdi tepki verme, en son sorularını sorabilirsin."
"Başta dediğim gibi işte. Buna çok sinirlendiler hatta Gunil'i Ilsan'a geri götürmek istiyorlar. Ben izin vermedim, yanii umarım." Jungsu dediğimi duyunca bana döndü şaşkınlıkla. Elimi omzuna koydum. "Merak etme, olmayacak öyle bir şey."
Yüzündeki ifade o kadar tuhaftı ki sanki bunları duymak istemiyordu. "O senden ayrılmak istemiyor. Seni çok seviyor." Burukça gülümsedi. "Ama ailem buradayken şindilik görüşmeseniz iyi olur. Eğer seni görürlerse o zaman tamamen Gunil'i kaybedersin. Beni yanlış anlama, ikinizin de iyiliği için söylüyorum bunu."
Keşke bunları söylemek zorunda kalmasaydım ama başka seçenek yoktu. "Sen benimle iletişimde ol sadece, lütfen onu da anla olur mu?" Jungsu kafa salladı. Bacaklarını salladığını ve parmaklarıyla oynadığını fark ettiğimde omzundaki elimi bacağına koydum.
"O seni asla bırakmaz, o öyle biri değil. Birini severse öyle bir sever ki, ondan kurtulmak çok zor. Bu yüzden bir kız onla çok uğraşmıştı." Gunil onu Jungsu'ya anlatmıştı sanırım. Jungsu ile olan her anını manyak gibi bana anlatırken anlıyorum zaten.
"Biliyorum Hyeongjun. Ben de onu çok seviyorum." Gülümsedim. "Ben artık Gunil'in yara almasını istemiyorum. Ondan başka kimsem yok, ailemi sevdiğim falan da yok benim. Gunil'in benle ilgilendiği kadar onlar ilgilenmedi. İnan bana Gunil seni bir yakınından daha fazlası olarak görüyor."
Ellerine bakarken gülümsedi. Yavaşça kafa salladı ve yüzüme baktı. Yüzündeki o ifade çok anlam taşıyordu. "Gunil'e onu asla bırakmayacağımı söyler misin Hyeongjun?"
"Elbette söylerim." Gözleri dolduğu sıra bana sıkıca sarıldı. Bu ani olsa da ben de tepkisizmiş gibi görünmek istemediğimde ona karşılık verdim. "İyi ki varsın." Kafa salladım.
Bunları Gunil harici birinden duymak çok güzel hissettiriyordu. Elbetki Seungmin'de söylüyordu bunları bana, Gunil'in sevgisi kadar hiçbir kimseyi kendime o kadar yakın hissetmedim.
"Gunil'i o kadar çok seviyorum ki, ona sımsıkı sarılıp asla bırakmamak istiyorum. Ona bütün sevgimi sevmek istiyorum, yaşadıklarını unutsun istiyorum."
~khy.
Jungsu çok güzel seviyor of
keske beni de sevse oyle
öpüldünüzzz💗🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚜𝚎𝚊𝚜𝚒𝚍𝚎, 𝚐𝚞𝚗𝚜𝚞
Randomdeniz kenarında kumların üzerine oturup kendince denize taş atarken senden önce davranan biri hayatını nasıl değiştirebilir?