"Jungsu, annen ellerimde! Bırak Skye'ı ben oynayacağım." Jungsu çoktan seçtiği karakterle dil çıkardı Jooyeon'a. "İyi bende Astra'yı seçer-" Seungmin kahkaha atmıştı seslice. "Seungmin! Koydurtma!" En son sinirle favorisi olan Sage ile oyuna girmişti.
-cabuksıkıldım-
~
"Gunil! Seungmin arıyor ne yapsam!?" Gunil elindeki telefonu indirerek cevap verdi. "Telefonu aç." Hyeongjun kafa salladı ve telefonu açtı. Kendisini yatağa atarak. "Alo, efendiimm?" Gunil gülmemek için kendini tuttu. "Yaa çok tatlısınn, sağ olll." Bu sefer gülmesini tutamamıştı. Ama Hyeongjun'dan yastık yeyince durmak zorunda kaldı.
Hyeongjun kendini yatağa attı. Anlaşılan Gunil'de Hyeongjun'u kıskanmıştı ki, geceyi bekleyemeyecekti.
O'da kendi telefonunu çıkarttı ve Jungsu'nun numarasına girdi odadan çıkarken. Telefon açıldığında Gunil konuşmaya başladı. "Ne yapıyorsun?" Arkadan çığlıklar duymuştu Gunil. "Ne oluyor orada?"Şimdi telefonda konuşan kişi Jungsu değildi, tanıdık başka bir sesti. "Gunil! Jungsu sanırım delirdi." Gunil kaşlarını çattı. Merdivenlerden inerken, ellerinde bir sürü kitapla yukarıya çıkan Jeongin'e gülümseyip neden olduğunu sordu. "Kedi videoları gördü....." Gunil Jooyeon'un bu söylediğine güldü.
"Yaaa Jooyeon şunun patilerine bak! Çook küçüükkkk!!" Jungsu kendini yatağa atmıştı. Şu an resmen Jooyeon'un da dediği gibi deliriyordu. Gunil Jungsu'nun çıkan ince sesine güldü. "Ya ben veriyorum bu manyağa, senle konuşunca sakinleşir belki."
Jooyeon telefonu Jungsu'nun yanına bıraktığı sıra odadan çıktı. Jungsu Seungmin olduğunu düşünerek tuhaf bir ses tonuyla konuşmuştu. Gunil'in gülmesiyle ellerini yüzüne kapattı.
"Ya haber versene amına koyayım!" İçinden ne kadar aptal olduğunu söylüyordu. "Çok tatlısın." Jungsu yatakta doğruldu. "Buluşalım mı?" Gunil bu ani teklifle şaşırdı. "Lütfen hadi." En sonunda kabul etmek zorunda kaldığından ufak bir vedalaşmayla telefonu kapattı ve koşuya karışık hızlı adımlarla tekrar merdivenlerden çıkmaya başladı.
"Hyeongjun! Ne giyeceğim?" Konuşmasını çoktan bitirmiş, yatakta telefona bakan Hyeongjun kafasını kaldırdı. "Bana ne. Ne giyersen giy." Gunil onu umursamadan üzerine rastgele birkaç şey geçirmişti. "Bence oldu." Hyeongjun giyinmeye başladığından beri onu izliyordu. "He iyi." Tekrar döndü telefonuna. "Ben gidiyorum, teyzemi görürsen söylersin." Hyeongjun kafa salladı.
~
Gunil kollarını açmıştı. Jungsu'nun da ona yaklaşmasıyla kollarını onunkine doladı. Jungsu Gunil'in yanağından öptükten sonra kafasını yana eğdi. "Selam." Gunil de gülümseyerek karşılık verdi. Gunil ikisin de sllerini birbirine kenetledikten sonra sordu. "Ee ne yapmak istersin?" Jungsu omuz silkti.
"Yaraların iyileşti mi?" Gunil kafa salladı. Görünüşe göre Jungsu'nunkiler de iyileşmişti. Yüzünde iz falan göremiyordu. Jungsu Gunil'in koluna girdiği sıra başını yana yatırdı. Birkaç dakika önce verdikleri karara göre her zamanki yere gideceklerdi.
Yürürken biraz sohbet fena olmaz gibiydi. "Ben bir şey duydum." Jungsu kafasını kaldırdı. "Ne?" Gunil bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. "Jiseok'a bulaşmışlar sanırım." Jungsu pek de sesli olmayan şekilde bağırdı. "Ne? Niye?" Gunil omuz silkti. "Bilmiyorum, Seungmin Hyeongjun'a anlatmış. Ben de çok şaşırdım."
"Ama Jiseok'un kimseyle sorunu olmaz ki. Bütün herkesle iyi geçinir o." Ama Gunil bir şeyler biliyordu. "Herkes öyle biliyor Jungsu, zaten sorun onda değil ki." Jungsu durdu. "Ne demeye çalışıyorsun ki?" Gunil yürümeye devam ettiğinde Jungsu yanına ulaşmak için adımlarını hızlandırdı.
"Tam olayı bilmiyorum, üstün körü anlattı Hyeongjun," İç çektikten sonra yarım kalan cümlesine devam etti Jiseok. "Jiseok'un bir arkadaşı mı ne varmış Junyoung diye," Jungsu bildiğini belirtmek için saçma bir ses çıkarttı. "Jiseok'un en iyi arkadaşlarından biri." Kafa salladı Gunil. "Sanırım onun arkadaşları biraz yanlış anlamışlar onu. Sonra da işte belli, bizim gibi birazcık darbe almış diyelim." Jungsu üzülmüştü. Jiseok'un şu an birileriyle sorun yaşamış olması biraz anormal bir şeydi.
Jungsu telefonunu çıkarttı ve Jiseok'u aradı. O sırada Gunil Jungsu'nun ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Jungsu telefonun meşgule atılmasıyla ofladı. "Bilerek yapıyor." Tekrar aradı. "Cidden! Biliyor benim öğrendiğimi, kızacağımı biliyor o yüzden açmıyor kesin."
~khy.
şu junyoung ilk bolümlerdwki sya vardı ya o.
öpüldünüz🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚜𝚎𝚊𝚜𝚒𝚍𝚎, 𝚐𝚞𝚗𝚜𝚞
Randomdeniz kenarında kumların üzerine oturup kendince denize taş atarken senden önce davranan biri hayatını nasıl değiştirebilir?