Hello, öncelikle herkes başladığı tarihi yazsın bakalımm. 🫠🤭🥰
Her zaman bardağı taşıran son bir damla olmuştur, değil mi? Bir gecede tüm dünyanızı değiştirmeye, her şeyinizi geride, olduğu gibi bıraktırıp yeni bir sayfa açmanıza karar verdirten o son bir damla... Şu anda olduğum beni olabilmek için pek çok seçim yapmam gerekti; eski benden ve hayatımdan vazgeçmek zorunda kaldım. Sırf huzurlu olabileyim, kendim gibi hissedebileyim diye. Ki başarabildim mi? Bazen sorguluyorum...
"Neden bu kadar kısa mesafe için taksiye biniyorsunuz?!" diye söylenmişti bir başka şoför daha.
Ama sorun değildi, nasılsa iki katı ödeme yapacaktım. Yine de sebebini hala merak edecekti.
İstemiyordum... Yalnız başıma o orman yolunda yürümek istemiyordum. Güçlü olmak zorunda kalmak istemiyordum... Karanlıktan korkmuyormuş gibi davranmak istemiyordum.
Niktofobim vardı. Hiç duymuş muydunuz? Yani geceden ve karanlıktan koruyordum. Ne kadar az karanlık o kadar iyiydi.
Atölyemden çıkmış, her zamanki uğradığım bara gitmiştim. Güneş batmış, çoktan gecenin 1.35'i olmuştu. Yağmur yağacak gibiydi ama kimin umrundaydı? Ücreti ödeyip taksiden indim.
Sahte ama içten bir ifadeyle barın girişindeki korumalara gülümsedim. Aslında biliyor musunuz, burada özel bir davetiyeniz veya VIP üyeliğiniz yoksa kolayca içeri giremezdiniz... Neredeyse.
Çünkü burası; henüz hiç görmemiş olsam da duyduğuma göre ülkenin en önde gelen zengin ailelerinin değil, mafyalarının da ziyaret ettiği bir barmış.
Devasa büyüklükte, dış cephesi siyah metal kaplamalı olan bu çirkin barın nesi bu kadar sevilir anlamıyorum. Daha çok Cadılar Bayramı için dizayn edilmiş gibi...
Korumalar hafifçe başlarını eğdi.
"Hoşgeldiniz Bayan Derin."
Ne bir davetiyem ne de bir VIP üyeliğim vardı.
Başımı sallayarak içeriye girdim. Buraya yıllardır geliyordum. Hepsi bu yüzdendi. Beni bir yabancı olarak görmezlerdi. Hem, o iki beceriksiz korumayla az bilek güreşi yapmamıştık. Her defasında bana yenilir, kimseye söylememem için yalvarırlardı.
Geçmişte olanları hatırlayınca kıkırdamaya başladım.
3 yıl önce ilk defa, kuzeyde, ormanın derinliklerindeki şehrin en lüks barına yani bu çirkin yere girip partinin ortasında yiyecek bir şeylerinin olup olmadığını bağıra bağıra sormuştum. Biliyorum, saçmaydı ama o gün atölyemi açtığım ilk gündü ve gün boyu bir şeyler yemeye fırsat bulamamıştım. Hem, yakınlarda bu kahrolası barın dışında hiçbir yerin olmaması benim suçum değildi.
O zamandan beridir oradakiler tarafından tanınırdım. Şimdi bir düşününce, bu biraz utanç vericiydi...
İçimden bir küfür savurup rezil olmuşçasına başımı iki yanıma salladım.
Bir köşeye oturup garsonun yani şapşal ama yakışıklı Lorenzo'nun gelmesini bekledim.
Geldiğinde sırıtarak kraliyet dönemindeymişiz gibi önümde eğildi.
"Ne alırsınız efendim?"
Elimi alnıma koyup iç çektim.
"3 yıl geçti ve hala aynı soruyu soruyorsun, her zamankinden."
Dudaklarını büzdü.
"Yani sadece su."
Başımı onaylarcasına salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Aşkım【Tamamlandı】
RomanceGeçmişinden kaçmaya çalışan dünyaca ünlü efsanevi boksör Derin, İtalya'nın meşhur mafya lideriyle karşılaşırsa ne mi olur? *** Bir adım daha yaklaştı ve eliyle telefonuma uzanıp aramayı kapattı. Sol elinin üzerinde küçük bir haç dövmesi, parmakların...