Geçmişinden kaçmaya çalışan dünyaca ünlü efsanevi boksör Derin, İtalya'nın meşhur mafya lideriyle karşılaşırsa ne mi olur?
***
Bir adım daha yaklaştı ve eliyle telefonuma uzanıp aramayı kapattı. Sol elinin üzerinde küçük bir haç dövmesi, parmakların...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🤍
Hayatımı sorgulamayı uzun zaman önce bırakmıştım. Onun yüzünden. O hayatıma girdiğinden beri. Yaptığım şey deliceydi belki ama canımı yakabilecek birisini seviyordum. Bile bile. Çünkü bana iyi geliyordu bir zamanlar gıcık olduğum hatta nefret ettiğim, donuk suratın teki dediğim, şimdiyse aşkından mantıklı düşünemediğim, o adam.
Aşkın gözü kördür derler. Bunun doğru olduğunu onda öğrenmiştim çünkü onun mavilerine baktığımda hiçbir kusur görmüyordum.
"M-müstakbel gelin mi?" Dedim kekeleyerek. Çok tuhaf hissediyordum. Hem şaşkın hem gergin hem de... Mutlu.
"Seninle tanışmak için geliyorlar yenge..." diye cevap verdi Sofia abisinin haline ölesiye gülerken.
Sezar ıslanan gözlüğünü çıkartıp masanın üzerine koyduktan sonra yüzündeki kahve damlacıklarını elinin tersiyle sildi. Yüz ifadesinden kızdığı belli olsa da süt dökmüş kedi gibi sessizce kahvaltıya devam ederek önündeki omleti eline çatal ve bıçak alıp kesmeye başladı.
Bense şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemeyip parmaklarımla oynamaya başladım. Az evvel doğru duymuştum, değil mi? Sezar'ın anne ve babası benim için Kore'den geliyorlardı. İyi de ben... Hiç hazır değildim. Üstelik zar zor yürüyebiliyorken ve elim sargılıyken.
"Bütün bunlar bir rüya olsun." Türkçe mırıldanarak gözlerimi yumup dudaklarımı buruşturdum.
Sezar yavaşça omletini yedikten sonra derin bir nefes aldı. Masanın kenarında duran yanında getirdiği kitabına uzanıp sayfalarını karıştırmaya başladı. Nedense bu sessizliği fırtına öncesiymiş gibi geliyordu ve öyle de olmuştu.
"Sofia, babamlara Derin'le birlikte olduğumu söylediğimi hatırlamıyorum, nasıl oldu da öğrendiler abiciğim?" diye sordu sesini yükselterek.
"Bilmem, belki paparazziler sızdırmıştır." diye cevap verdi Sofia ama ses tonundan hiç de masum olmadığı anlaşılıyordu.
Gözlerimi açtığımda Sezar'ın elini yumruk yapıp masaya vurduğunu gördüm. Siyah perçemleri alnına düşmüş olsa da kaşlarını çattığı fark ediliyordu. "Madem bir halt ettin en azından cesur ol ve kabullen!" Bu defa gerçekten sinirlenmişti Sezar.
Sofia ellerini göğsünde birleştirip umursamaz bir tavır takınarak, "Evet, ben söyledim ne olmuş? Onların da gelinimizin kim olduğunu bilmeye hakları var!" dedi.
