|30| Final Part 2

6.6K 296 70
                                    

Aylar sonra

Yara hiç bir zaman aynı yerde kalmazmış. Bazen kabuk bağlarmış. Bazen sarılırımış. Bazen kendi kendine iyileşirmiş ama hiç bir zaman aynı yerde aynı şekilde kalmazmış.

Aklına sahip olabilirsen zaman gerçekten ilaçmış. Göğsünü dağlayan acı kötü bir kabus olarak geçmişinde kalırmış. Dünya, imtihan dünyasıymış. Fırtınadan geçenler bir yerlerde çiçek açarmış. Her çiçek fırtınaya maruz kalırmış. Gövdesi güçlensin, toprağına sıkıcı sarılsın, en ufak rüzgarda devrilmesin diye imiş.

Kırgınlıklar, kızgınlıklar insanın yüreğinde asılı kalırmış. Sevgi onları söküp atarken, nefret orada iz bırakırmış.

İnsan bir nutfeden yaratılmış. Şimdi o nutfe karnında bir ruhmuş.

Hazel yatak odasının terasında orman manzarasını izlerken elinde bitki çayı vardı. Omuzlarına bırakılan şalla irkildi. Elindeki fincanı dökmemek için sıkıca kavrarken gelen kişinin Talha olduğunu kokusundan anlamıştı. Yine de gözleri bayram etsin diye genç adamın sevdiği kahve tenine baktı.

Talha Hazel'in alnına bir öpücük koyarken "Güzelim üşümüşsün." Dedi.

Hazel ilk günkü gibi Talha'nın her dokunuşunda en ufak bir busesinde bile o tatmaya aşık olduğu heyecanı, güveni hissediyordu.

Geri çekilen adamın kolundan tuttu.
Talha'nın geri çekilmesiyle kendini terk edilmiş hissetmişti. Dolan gözleriyle fısıldadı.

"Bir kere daha"

Talha karısının bu tatlı hallerine gülmek istese de karnındaki minik kızı onu yeterince hassas yaptığından kadını daha fazla üzmek istemiyordu.

Tutkuyla "Zevkle" dedi.

Alnında aynı hissi hissetmek için gözlerini kapatan Hazel, adamın dudaklarına kondurdugu öpücükle heyecanlandı. Şefkatle başlayan öpücük tutkuyla devam ederken kendini geri çeken yine Talha oldu.
Nefessiz kalan ikili alınlarını birbirine yaslayıp biraz soluklanırken Talha fısıldadı.

"Yavrum beni zorlama. Doktor son ayda tehlikeli dedi biliyorsun."

Hazel gözleri dolu bir şekilde adamın hasretle yanan gözlerine baktı. Gözlerinin neden dolduğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey kocasının onu sevmesini özlemişti. Ona ait hissetmeyi. Bir olmayı.

Talha Hazel'in dolan gözleriyle derin bir nefes aldı. Hormonlardan dolayı ağladığını bilsede Hazel'i ağlarken görmekten hoşlanmıyordu.

Eşinin yanına balkon salıncağına oturdu. Kolunu Hazel'e doladı. Kadın zaten bunu bekliyormuş gibi ona sıkıca sarılıp kolunun altına yerleşti. Sert ferah parfümüyle karışan hafif ter kokusu onu daha çekici gösteriyordu. Belki hormonları onu arsız bir kadın yapmıştı, bilmiyordu. Zaten hiç susmayan iç sesi artık kendi sesini bile bastırır hale gelmişti. Kendi kendiyle yine kavga ederken Talha'nın sesiyle başını göğsünden hafif kaldırıp adamın çenesinin altından ona baktı.

"Güzelim bak bu ağlama işine artık bir çare bulmalıyız. Her gün dört posta ağlıyorsun. Hayır anlamıyorum o kadar su nereden geliyor? Çocuğumun rızkını dışarı akıtıyorsun. Böyle olmaz."

Hazel dolan gözleriyle birlikte geri çekilmeye çalışınca Talha fark ettiği şeyle içinden bir küfür savurdu. Her şey iyiydi hoştu da bu ağlamadan bazen bıkkınlık geliyordu. Oysa ilk bebek haberini aldığında her şeyin rüya gibi olacağını düşünmüştü.

8 ay önce

"Hülya Talha'ya ne diyip çıkacağız Allah aşkına? Hem bir sabah midem bulandı diye hamile olamam öyle."

BAŞIMIZA GELENLER (TAMAMLANDI) 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin