43. Bölüm {Terk ediliş}

961 29 23
                                    

43. BÖLÜM
"Terk ediliş..."

Deniz'den...

Havada uçuşan toz dumanları hala vardı. Maalesef ki, düşman hala pes etmiyordu. Artık bombamızda bitiyordu. Her yerden saldırıyorlardı. " Geri çekilmeniz gerek" diye bir ses geldi kulaklıktan. Bu benim üstümden bir emirdi. " İkinci defa yapamayız bu savaşı. Ne yapacaksak şimdi yapmalıyız" dedim. " Eğer devam ederseniz, hiç biriniz yaşamazsınız" dedi yine aynı ses. Sıkıntıyla nefesimi verdim. " Tamam. O zaman geri çekilicez. Siz 2-3 uçakta gönderin. Siz gelene kadar biz arkaya geçicez. Arkadan saldırıcaz." Dedim.

" Çocuklar geri çekilin" dedim kulaklıktan ekibime. "Hayır! Olmaz!" Dedi Yasin. "Yasin, bu bir emirdir" dedim. "Komutanım özür dilerim ama ben bu emre uymayacağım" dedi Yasin. "Biz arkaya geçicez. Biz yeniden öne geçene kadar 2-3 tane daha uçak getiricekler. Yoksa biz burada ölüceğiz, anladın mı?!" Dedim. " Uçaklar gelene kadar Francis kaçmış olacak! Bize o lazım!" Dedi Yasin hırsla.

Francis bizim aradığımız teröristlerden biriydi. Bütün hepsini yakalamıştık. Ama Francis kalmıştı. Hep elimizden kaçıyordu. Yüzümü görmemiştim. Amma erkek olduğunu ve yüzünde büyük bir yara izi olduğunu biliyordum. Adı ve geçmişi ve geçmişi yalan mı gerçek mi bilemiyoruz. Yasin ise ona kafayı takmıştı. Çünkü hep elimizden son anda kaçıyordu adam. Bu yüzden Yasin deliriyordu.

" Yasin dediğimi yap!" Dedim. "Gidiyoruz arka tarafa beni takip edin!" Dedim emir dolu sesimle. Uçağa arka tarafa sürmüştüm ki, Yasin'in sesi doldu kulağıma "Komutan özür dilerim ama bunu yapmalıyım" dedi. "Yasin! Hayır!" Dedim bağırarak. Sözüm yârim kalmıştı ki, yasin çatışmanın tam ortasında girdi. Savaş uçağıyla herkese bombalar fırladıyordu. Fakat Yasin hepsini öldürmeyi başarıyordu. Hemde tek başına. Amma sonuna kadar yaşayamazdı. Ne yapacağımı bilemeyerek sağa sola bakmaya başladım sıkıntıyla. En sonunda, " Savaşa başlayın! Herkes saldırsın!" Dedim emirle. Ekip sanki benim bu sözümü bekliyormuş gibi onlarda gitti. Hepsi bir taraftan ateş ediyordu. "Bunu yapamazsın!" Dedi üstüm emir vererek. "Yaparım çünkü ekibimden birinin tek başına gitmesine izin vermem. Ölürsek birlikte ölürüz, yaşarsak birlikte yaşarız!" Dedim.

Hepimiz çatışıyorduk düşmanla. Amma hepimizin bombaları bitmişti. O yüzden ne yapacağımızı bilmiyorduk. Tam son bombamı atacaktım ki, bir bomba geldi. Yasinin tam uçağına. Ve patladı. Bombayla birlikte uçakta patladı. Her yer gri sise bulandı. Hiç bir yer görünmuyordu. Artık yavaş yavaş benimde bilincim kapanıyordu. Son kez saate baktım 00:26. Ve sonunda gözlerimi kapattım.

2 yıl sonra...

"Esra kıyafetleri hazırla, 2 saat sonra defile başlıyor. Çabuk!" Dedim. Süslemelere baktım. "William lütfen gülleri düzgünce koy" dedim fransızca. Sıkıntıyla nefesimi verdim. Telefonumun çalmasıyla hızlıca telefonu açtım. "Alo?" Dedim. "Alo, Güneş benim Burcu" dedi Burcu. "Geliyor musun?" Dedim heyecanla. "Maalesef gelemiyorum. Artık bir daha ki sefere" Dedi.

"Ama burcu biliyorsun, bu benim ilk büyük defilem. İlk kez yabancı bir ülkede yapıyorum. Ve ünlüler de katılacak bu defileye!" Dedim üzgünce. "Ama biliyorsun gelemem. Bilet alsam bile yetişemem. Türkiyeden Parise en az kaç saatte gele bilirim sence?" Dedi Burcu. "Tamam o zaman görüşürüz. İşim var" Dedim. "Güneş! Bana trip atma!" Dedi Burcu yalandan kızarak. "Tamam, tamam görüşürüz" Dedim gülerek.

Saat yavaş yavaş 21:00'a yakınlaşıyordu. O yüzden üst kata çıkıp hazırlanmaya başladım.

152 GÜN || YARI TEXTİNG ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin