Deli dolu bir kız sevgilisine yazmak yerine yanlışlıkla yanlış bir numaraya yazarsa ne olur?...
Oysaki sadece sevgilisine yazmak istemişti. Nereden bile bilirdi ki, yalanlarla dolu hayatında ki, doğruları bulmaya çalışacağını...
★
BU BENİM İLK KİTAB...
Belki fark etmişsinizdir. Deniz ve Güneş 5 aydan fazladır konuşuyorlar ama kitap ismi 152 yani 5 ay. Bunu bende fark ettim bu yüzden kitap ismini değiştirmeyi düşündüm sonra vaz geçtim. Çünkü artık her kes kitabı bu ismiyle tanıdı. O yüzden değiştirmedim. Siz bunları 7 aydır konuşuyor gibi düşünün.
Ve bir şey daha! Deniz karakterinin modelini değiştiriyorum!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeni model bu. Umarım beğenirsiniz. Eğer beğenmezseniz eski modelle devam!
★
Bu gün deniz gidecekti. Onu gitmeden önce son bir kez görmek istiyorum. Bu yüzden onun yanına gidicem. Acaba ne giysemm. Buldumm. Üzerime hemen kısa siyah kot bir şort geçirdim. Beyaz kolsuz crop giydim. Gri bir palto giyinip kombinimi tamamladım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Çanta yok gibi sayın)
Hemen evden çıktım ve alt kata indim merdivenle. Neden asansör kullanmadım diye sormayın. Denizin kapısının önünde durduğumda kapıyı çaldım. Kapıyı çaldım ve açan kişi hiçte beğendiğim birisi değildi. Açan kişi Ayşe teyzeydi. " buyur kızım" dedi Ayşe teyze sevecen bir tavırla.
" Şey Ayşe teyze Deniz evde mi?" Dedim utanarak. " Ooo sen bizim oğulla tanışmışsın demek" dedi. Anladığım kadarıyla Deniz Ayşe teyzenin oğluydu. Ama Deniz annesinin onu bıraktığını söylemişti. " Evet" dedim.
" Deniz çoktan çıktı" dedi Ayşe teyze. Ne? Gitti mi? Ona bir veda edemeden gitti mi? " Anladım..." dedim üzülerek. " Hemen üzülme kızım. Daha yeni çıktı belki daha gitmemiştir." Dediği şeyle hemen moralim yerine geldi. " Tamam. Görüşürüz Ayşe teyze" dedim ve hemen merdivenlere doğru gittim. Hızlıca merdivenleri indim. Elim ayağıma dolaşmıştı.
Dış kapının önünde durdum ve derin bir nefes alarak kapıyı açtım. Dışarı bir adım attım. Sonra bir adım daha, ve bir adım daha. Etrafıma baktım. Hiç kimse yoktu. Gitmişti... Yetişemedim... Yüzüm anında asıldı. Nasıl ya? Bu kadar çabuk mu gitti? Bana bir veda etmeden mi? Ben onsuz ne yapacaktım?
Asılan suratımla arkama doğru dönüp bir adım atmak istemiştim ki, sert bir şeye çarptım. Hemen başımı kaldırdım. Deniz! Gitmemişti! Beni beklemiştim! Hemen boynuma atıldım ve ona sarıldım. " Gitmemişsin!" Dedim heyecanla. " Görmedim. Ama 10 dakikaya gidicem. Gitmeden önce sana veda etmek istedim." Dedi.
Gülerek boynundan çekildim. " Birazdan gidiyorum söylemek istediğin bir şey varmı?" Dedi. " Sadece kendine iyi bak" Dedim. Gülerek başını salladı. " Gitmeden önce hadi bana hediye ver" dedi. " Ne hediyesi?" Dedim. " Beni öp!" Dedi.
Dondum. Yerimde öylece kaskatı kesildim. Yanaklarımın yandığını hissettim. Ben neden böyle hissediyorum? " Şunun suratına bak!" Dedi ben göstererek. Gülerek başını geri atdı. Yutkundum. Daha yeni fark ediyordum. Hep gülerken başını geriye atıyor böylece kemikli, ve boğaz yumrusu ortaya çıkıyor. Bu... Bu çok güzeldi. Gözlerimi boynuna diktim. Saçma ama ben onun boynuna düştüm!
" Gözlerini boynumdan çek!" Dedi sırıtarak. Yeniden yanmaya başladım. " Sen her utandığında böyle kızaracak mısın?" Dedi. " Ne?! Ben kızarmadım! Ben asla kızarmam!" Dedim. Evet! Gerçekten ben asla kızarmam. Bu güne kadar bir defa bile kızarmadım. Tenim bem beyaz ve hassas olduğu için sadece elimi vurduğumda kızarıyor. Ve güneşte. Sadece bu kadar.
" Yoo bal gibi de kızarmışsın!" Dedi." E hadi hediye mi ver!" Dedi. Biraz düşündüm. " Tamam veriyorum" dedim. Deniz hemen sırıtdı.
O benim onun dudağından öpmemi bekliyordu ama ben onu şaşırtacak bir hataket ettim. Onu dudağından öpmek yerine yanağından öptüm! Dudağımın yanağıma bastırıp hemen geri çekildim. Hatta bu öpücük değildi, küçük bir buseydi. " Ne? Bu kadarcık mı?" Dedi. Yüzünü asarak. " Evet bu senin için yeterli" dedim.
" Tamam o zaman ben gidiyorum" dedi yüzü asık bir şekilde. Arkasını dönüp gitti. Onun bu haline üzülmüştüm. Bir kaç adim atıp benden uzaklaştı.
" Deniz dur!" Dedim. Hemen onun peşinden koşup yanına gittim. Bana baktı anlamaz gözlerle. " Başını kaldır ve gökyüzüne bak." Dedim. " Neden?" Dedi. "Hadi dediğimi yap!" Dedim. Benim dediğimi yaptı. Böylelikle boynu gözler önüne sarıldı. Tam boğazının yumrusuna doğru dudaklarıma yaklaştırdım. Nefesimini boğazına verdim. Ve boğazına sulu bir öpücük kondurdum. Bunu 1 kere daha yaptım. Bu yaptığım onun yutkunmasına sebep oldu. Sonra boynunun etrafında tırnaklarını gezdirdim. Boynunun sağ tarafına hafifçe dudağıma değdirdim. Son kere nefesimi verip geri çekildim.
" Yeterli mi?" Dedim, onun bana ilk tanımadığımızda ki, repliği söyledim. Yüzünü bana yaklaştırıp " Yeterli" dedi. Bana sıkıca sarıldı bende ona. " Görüşürüz Güneş yüzlü kız" dedi. İlk defa bu kelimeni onun ağzından duydum. " Görüşürüz Denizcik" dedim.
Geri çekildi ve gitti. Geri dönecekti. Bunu biliyordum. O gözden kaybolana kadar onu izledim.
Nefesimi verip bende binaya doğru adımlarımı yönelttim. Eve girip kapıyı kapadım ve günün sonuna geldim.
★
Yeni bölüm nasıldı?
Deniz bu aralar çok çapkın olmaya başladı diyenler?🙈👻
