Çınar Tekin Bey ve o sevgilisiyim diyen ama aslında şeyi olan, ki söylemeye dilim bile varmıyor, kadının benimle konuşmaya çalışmasından sonra, lavaboda biraz yüzüme su çarptım ve dağılma kısmını eve erteleyerek tekrar stajyerlerin yanına döndüm.
Hesaplama işleriyle kafam dağıldıktan sonra zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım ve ben gözümü açıp kapayana kadar da zaman su gibi akıp gitmişti.
İki gün daha aynı şekilde geçmiş ve Çınar Tekin Bey, bu iki günde de benle, zorunda kalmadan, iletişime geçmedi. Aslında zorunda kalınca da araya Jülide'yi sokmuştu. Sonuç olarak; şu an o olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen, Çınar Tekin Bey, ilk an dışında, benden ne bir özür dilemişti, ne de benle herhangi başka bir konu hakkında konuşmuştu. Bense hala akıllanmayı becerememiş biri olarak onun evine gidiyordum.
Sebep?
Çünkü ben bir gerizekalıyım.
Aslında sebep biraz daha farklıydı ama bu, benim gerizekalı olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.
Cihan, muhtemelen suratım beş karış olduğu için, yol boyunca sessizce oturmuş ve radyoyu açmak dışında sadece yola odaklanmıştı. Onun evine geldiğimizde, yine yüzüm düşük bir şekilde, Cihan'a teşekkür etmiş ve eve doğru yol almıştım.
Şeytan diyor arkana bakmadan koş uzaklaş, o da öylece ortada kalsın.
Sanki benden başka insan bulamayacakmış gibi...
Kapıyı çaldıktan sonra ayakkabıma bakarak ve yeri döverek kapının açılmasını bekledim. Kapı yine kısa sürede açılmıştı. Açanın yüzüne bakmadan, ki kokusundan o olduğunu biliyordum, içeri girdim ve ayakkabılarımı çıkardım. Sonra da merdivenlere yöneldim. Hoş, en fazla yönelebilmiştim.
"Konuşmalıyız" dedi kolumu tutarak. Ay, bokum!
İstemesem de kolumu tutan elinden kurtulmanın tek yolu onunla konuşmaktı ve ben de gözlerimi devirdikten sonra kafamla onu onayladım. Kolumdan çantamı çıkardım ve portmantoya bıraktıktan sonra salona yürüdüm. O da hemen arkamdan geliyordu.
Salona girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey, yine yemek masası olmuştu. Neyse ki bıu sefer ben de yiyip gelmiştim.
Üçlü koltuğa oturduktan sonra o da karşımdaki tekli koltuğa oturdu. Ellerimle oynarken onun konuşmasını bekledim. Bir süre bekledikten sonra kollarımı göğsümde birleştirdim ve başımı dikerek sordum: "Burda oturmak için mi giyinmeme engel oldun?"
Söylediğime, çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdikten sonra konuşmaya başladı. "Zaten hızlı hazırlanıyorsun. Biraz geç gitsek hesap sormazlar" dedi. Ben gözlerimi devirirken, o kollarını dizlerinin üzerine koydu ve ellerini öne doğru uzattı.
"Olanlar için üzgünüm, Güneş. Asena'nın böyle bir şey yapabileceği aklıma gelmedi." dediğinde elimle onu susturdum ve konuşmayı ele aldım.
"Bunu ilk defa bana yapmadı, Çınar Tekin. Nasıl tahmin edemezsin?" dediğimde bu sefer de beni susturan o oldu.
"Hayır. Daha önce kimse bana böyle bir şeyden bahsetmedi." dedi hızlıca. Bahsi geçmediğini göre ilk defa bana olmalı yani?
Histerik bir gülümsemenin sonra ona baktım ve mırıldandım. "Önceki sevgililerinin, o kadından korkması benim problemim değil ama bu ilk defa yaptığı bir konuşma değildi." dedim koltuğa yaslanırken.
Çınar Tekin Bey'in bu durumdan haberi olmadığı açıktı. Bu yine de onu haklı çıkarmazdı ama biraz daha suçsuz duruma getirirdi. Tamam, kadının benimle gelip konuşmasında bir suçu yoktu. Tek suçu seviyesiz bir ilişki yaşıyor olmasıydı. Bu da beni ilgilendirmezdi sonuçta.
![](https://img.wattpad.com/cover/38996666-288-k861755.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaştık mı? -Night Serisi 1
RomanceGüneş Uyar. Bir mühendis. Beynin %90'ı erkekçe çalışan, yıllarca erkekler içinde kalmış bir genç kız. Çınar Tekin İnanoğlu. Bir patron ya da iş veren ya da her neyse işte. Aşkın varlığını kabullenmiş ve ondan kadınlarla birlikte olarak kaçan bir gen...