Ablamın evinden içeri girdikten sonra ablam ağzıma dayadığı çay bardağını uzunca süre çekmez sansam da kolayca teslim olmuştu. İlk birkaç dakikanın sonunda en küçük açıktan beni yakalamış ve Çınar'la aramızdaki ilişkinin en başında en sonuna kadar ağır bir şekilde anlatmamı istemişti.
Eh, ben de kendim kaşınmış ve annemin yanına gitmek varken ablamın yanına gelmiştim. Şimdi de akılsız başımın cezasını çenem çekecekti.
Son bir umut ile enişteme döndüğümde o da Ilgın'ı yatırmış ve hikayenin mümkün olduğunca az kısmını kaçırmış olmayı diliyordu. Ben de kaçış olmadığına karar verip anlatmaya başladım.
Tamı tamına bir hafta kah ağlayarak, ki salya sümük ağlamıştım, kah gülerek, dört ayda başımdan geçen tüm aşk hikayemi anlatmamı sağlamışlardı. Ablam, ben geldiğim için aldığı bir haftalık izni bu arada yemişti ama tüm hikayeyi bilmenin verdiği rahatlıkla da işinin başına dönmüştü bu sabah. Ve, o sabahın köründe evden çıkarken de eve normalde Ilgın'a bakan, ama evin diğer işleriyle de ilgilenen abla geldi. Ablam ikimizi tanıştırdıktan sonra, ki Sevim adında tonton bir teyzeydi ve anladığım kadarıyla buranın da yerlisiydi, kapıdan çıkmak için hareketlense de çabucak geri döndü.
"Bak," dedi bir bardak su içmeye başlamadan hemen önce. Suyu bitirdikten sonra da devam etti. "Akşam eniştenin arkadaşlarıyla yemeğe gideceğiz. Her ay yaptığımız bir şey. Sen de gel. Ağlamaktan beyninin suyu aktı, nefes alır kendine gelirsin" dedi. İtiraz etmek için ağzımı açtığımda da beni eliyle susturdu.
"Hayır, itiraz yok. Akşam geleceksin ve o tekinsiz adam için kendini heba etmekten vaz geçeceksin!" dedi ve ben yüzümü buruştururken o da gülümsemeye başladı. Mecburen gidecektim artık.
Ablam bana ağzını açıp gözünü yumduktan sonra bir hışımla da arkasını dönüp gittiğinde anlamaz bir halde Sevim teyzeye döndüm. O da şaşkınca bana baktığında omuz silktim.
İlerleyen saatlerde Sevim teyze ile bayağı iyi anlamış bir şekilde kek çırpıp çay demledik. Ilgın ara ara uyansa da genel olarak uyuyordu. Biz de evlilik programları senin günlük diziler benim kanallarda tur atıyorduk. Ben uzunca bir süre sonra sonunda sustuğum için mutlu olarak, evlilik programlarını bile ses çıkarmadan izledim.
"Kız," dedi mümkün olduğunca benim dilime çevirerek konuşmasını, "senun yok mi sevduğun?"
Ah be canım, hiç girmeseydik o konuya.
"Öyle de denilir, Sevim teyze" dedim kendi bildiği ve sevdiği şekilde demlediği çayı içerken. Bana şaşkınca baktığında soru soracağını anlasam da sadece bekledim.
"O nasi olayi?"
Ona omuz silktim. "Ben seviyorum da adam sevmiyor" dedim kekimden bir çatal kesip ağzıma atarken. O hala aynı şekilde bana baksa da önüne dönüp kanal değiştirmeyi tercih etti. Zaten bu aralar yeterince anlatacak insan bulmuştum. Herhangi birine daha anlamasam da olurdu.
Öğle arasında Ilgın'a süt sağmak için gelen ablam yine beni sıkıştırdı akşam için. Onunla uğraşacak takatim olmadığı için onu başımla onayladım.
"Hah," dedi çayımıza ortak olurken, "Ben de sana kıyafet mi alsak diyecektim. Eh,madem kabul ettin, sen gider alır gelirsin" dedi gülerek.
Bu sadece arkadaş arası bir toplanma değil miydi? Ne kıyafeti?
"Ne kıyafeti abla ya? Baloya mı gideceğiz?" dedim ters ters. Ben Çınar'ın aldıklarını bile ne yapacağımı bilmiyordum bu hala kıyafet diyordu. Oldu. İkinci bir ev alırdım artık kıyafetler için de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaştık mı? -Night Serisi 1
RomanceGüneş Uyar. Bir mühendis. Beynin %90'ı erkekçe çalışan, yıllarca erkekler içinde kalmış bir genç kız. Çınar Tekin İnanoğlu. Bir patron ya da iş veren ya da her neyse işte. Aşkın varlığını kabullenmiş ve ondan kadınlarla birlikte olarak kaçan bir gen...