"Adam gibi cevap ver kıvırma!" dedim ve sinirle sordum.
"Bu kavganın sebebi neydi?"
O da derin bir nefes aldıktan sonra beni cevapladı.
"Sen!"
Bir saniye kadar nefes bile alamadım. Karşımdaki adam açıkça benim için kavga ettiğini mi söylüyordu şimdi?
Karşımdaki adam!
Çınar Tekin İnanoğlu!
Sonunda nefes alabildiğinde beynime oksijen gittiğini ve konuşmam gerektiğini fark ettim. Yabi bunu yaparken de aşk ilanı yapılmış gibi davranmamam gerekiyordu. Ve ben bunu yapabilceğimi hiç sanmıyordum.
"Ben?" dedim en kısık sesimle. O kadar kısık çıkmıştı ki sesim bir anlığına beni duyup duymadığını merak ettim ama o sesimle kafasını kaldırıp yüzüme baktığında duyduğunu fark ettim.
Yüzünde açıkça telaş gördüğümde şaşırdım. Yani, söylemek istediği bu değil miydi? Ya da söylemek istediği buydu da söylediğini de yeni mi fark ediyordu? Ay. Bu kadar ince düşünen beynime tüküreyim ya!
"Sen dediysem" dedi telaşla ve hızlıca yerinde toplandı. "Öyle değil" Sonra da zman kazanmak ister gibi "şey" dedi. Bu ona bir kaç saniye kazandırmıştı ki sonunda buldum, der gibi bana baktı ve şu cümleyi kurdu.
"Elbisenin ne kadar açık olduğunu biliyor musun sen? Orada kaç erkek sana baktı? Önceki sevgililerini bilemem ama ben" dedi işaret parmağıyla kendini göstererek, "Benim yanımdaki kıza baktıktan sonra elini kolunu sallayarak oradan çıkamaz!" dedi ve elini yumruk şeklinde masaya vurdu.
Ay, bu küçük öküz beni kıskandı yani?
"Beni kıskandın yani?" dedi yüzünde engel olamadığım bir gülümseme oluşurken. O ise bu halimden iyice telaşlanmıştı. Ben onun ne yapmaya çalıştığını düşünürken öküzlerin her daim öküz olduğunu tekrar hatırladım.
"Niye kıskanayım seni? Dayım oradaydı. Seni ona sevgilim diye tanıştırdıktan sonra senin için kavga etmeden gidersem adım çıkardı" dedi. Tabi bunu söylerken en çok baskı yaptığı kısımlar sevgili ve dayı kısmıydı.
"Yoksa umrunda değilim" dedim yüzüm düşerken. Birden tün iştahım kaçmıştı. Tamam, adamın sevgilisi vardı, aramızdaki tek şey basit bir anlaşmaydı ve ben de... Sahi ben ne yapıyordum böyle.
En önemli kuralı aşık olmamak olan bir anlaşmanın ortasındayken, bana aşık olacak en son insanın bana ilgi göstermesini istiyordum.
Sahi bu neyin kafası allah aşkına? Ne saçmalıyorum ben?
"İyi anlaşıyoruz, Güneş. Umrumda değilsin demiyorum" dedi. Eh, arkadaş olmak da bir şeydi.
Yüzüm asılırken gülmeye çalışarak onu kafamla onayladım ve tabağımdakilerle oynamaya başladım. Nedense aç değildim. Az önce yediğim kazık beni bir hayli doyurmuştu.
Odaya çıkmak için bir bahane bulmaya çalışırken Çınar'ın bağırmasını boş bulunarak yerimde sıçradım.
"Eve gitmek nerden çıktı? Cihan arayınca sinirden elim ayağıma dolandı,yumruk yedim!" dedi bana ateş gibi bakarken.
Yerime sinerken bunu neden yaptığımı düşünmeye başladım. O şıllığa gitmesin istememiştim. Tabi bunu ona söyleyemedim değil mi?
"Sen evde değildin. Ben de sen yokken evine gelmenin saçma olacağını düşündüm!" dedim yerimde dikleşirken. Eh, bir bakıma yalan da değildi. Kendi evim gibi gelip gezecek hali. Yoktu ya evde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaştık mı? -Night Serisi 1
RomanceGüneş Uyar. Bir mühendis. Beynin %90'ı erkekçe çalışan, yıllarca erkekler içinde kalmış bir genç kız. Çınar Tekin İnanoğlu. Bir patron ya da iş veren ya da her neyse işte. Aşkın varlığını kabullenmiş ve ondan kadınlarla birlikte olarak kaçan bir gen...