Bölüm 17

26K 1.4K 224
                                    

Merve'nin tüm hafta sonunu bende geçirdiği, Çınar Tekin beyin yemeğe bile gelmediği iki günden sonra Merve'nin beni omzumdan sürükleyerek işe götürdüğü bir sabahtaydık. Evet, evet söylemenize gerek yok günüm gerçekten çok aydın. Gözlerim kamaşıyor gerçekten aydınlıktan.

"Merve, bir duralım soluklanalım şurda. Bak, durağa beş dakka burası, işte on beş dakka ve bizim mesainin başlamasına yarım saat var" dedim ağlamaya çalışırken. Ay daha on dakika uyurdum ben.

"Anladım kuşum, anladım ama apartmandan çıksaydın bari şu konuşmayı yapmak için" dedi en az benim kadar ağlamaya çalışırken.

"Ne güzel işte Merve. Açıyım kapıyı, hem dışarda oturmak için yer de aramayız" dedim hevesle ve hızla ayağa kalkıp anahtarı çıkardım. Tabi Merve benim ayağa kalkmamla beraber beni ensemde yakaladı ve aşağı indirmeye başladı.

Merve'nin beni çekiştirmesiyle uzun süre sonra ilk defa erken işe gitmiştim. Tabi erken gelmemiş şerefine de direkt kantine götürmüştüm Merve'yi.

Merve'ye sade, bana patatesli ve zeytinli olmak üzere üç poğaçayı ve iki çayı tepsiye koyduktan sonra arkamı dönüp Merve'nin beni beklediği masaya doğru ilerlemeye başladım. Tabi, sevgili patronumuzun orada oturduğunu fark edince bir saniye kadar kalakaldım. Neyse ki kendimi çabuk toparladım.

"Hayır, Çınar Tekin bey gayet iyiyim. Dediğim gibi o akşam uyudum. Sabah da bir ağrı kesici içtim, bol da su. İşte buradayım" dedi gülerek Merve. Tabi Çınar Tekin bey de gülerek ona bakıyordu.

"O akşam sen sızınca biraz korktum. Tabi önceki sefer de kusunca" dedi saklamaya çalıştığı kahkahasıyla. Eh be canım sen buz dağının görünen yüzünü biliyorsun.

"En azından artık kusarken banyoyu bulabiliyor. Bayağı öğrendi içmeyi" dedim tepsiyi masaya bırakırken. Merve çayını ve poğaçasını alırken nezaketen sordum.

"Çınar Tekin bey, size de poğaça çay falan almamı ister misiniz?" dedim red edeceğini bilerek. Hemen arkasından da zeytinli poğaçamı elime aldım.

"Çok iyi olur aslında. Şu zeytinliyi alayım" dedi elimden poğaçayı alırken. Sonra da önümdeki çayı alırken "şu çayı da alayım." dedi ve çayımdan bir yudum aldıktan sonra devam etti. "Bu da soğukmuş ama neyse artık. Kendine çay alırken bana iki tane daha zeytinli poğaça alıverirsin" dedi ve yemeğe devam etti. Tabi Merve de bir bana, bir Çınar'a bakıyordu şaşkınlıkla.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdikten sonra gülümsedim ve tabi, diyerek masadan kalktım. Alacaklarımı aldıktan sonra tekrar masaya döndüğümde gülerek muhabbet ediyorlardı.

Tepsiyi masaya koyduktan sonra yemeğime başladım. Tabi Güneş'e hayatı zehir edelim Vakfı da benimle beraber iş başı yapmıştı.

"Çınar Tekin bey de hayvan severmiş, Güneş. Köpeği varmış biliyor muydun?" dedi Merve hevesle. Buradaki hayvan sever daha çok bendim. Malum bir kediyle yaşıyordum ve ailemin evinde de birçok hayvan vardı.

"Yaa ne güzel" dedim gülerek. Yemek yiyorum şurada. Bir susmadınız ha. Çok da umrumda onun hayvan sever olması. Yatağındaki şeyden belli onun ne kadar hayvan sever olduğu.

"Ben şeyi merak ettim" dedi Çınar Tekin bey önümdeki bir poğaçayı daha alırken, "en azından artık banyoyu bulabiliyor derken?" dedi ve poğaçasından bir ısırık aldı.

Kusmakla ilgili bir şeyler anlatacağımız bildiği halde hala yemenin peşinde. Bravo. Alkışlıyorum.

"Üniversitedeydik. Bir gün çıktık içtik falan neyse. Öğrenciyiz tabi, son otobüse bindik. Merve kötü gözüküyor ama ben buna dedim bu kadar karıştırma içerken diye. Neyse bindik otobüse yolda bu daha da kötü oldu. Duramıyorum, dedi bu sonra bir baktım köşeye kustu." dedim gülerek. Tabi, Çınar Tekin bey poğaçayı bırakıyordu. Hafif iğrenir bir görüntüsü de vardı.

Anlaştık mı? -Night Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin