Bölüm 15

24.7K 1.4K 119
                                    

"Havlu sence de fazlalık değil mi?" dedi gözlerindeki alaycı bakışla. Ben ise utanmış bir halde havluya daha da sarılarak ona cevap olabilmiştim. Tabi bu onu sadece gülümsetebilmişti.

Bu gülümsemesi beni daha da sinir edince utangaçlığı bir kenara bırakmam gerektiğini fark ettim. Karşımda beni açıkça süzen bir züppe duruyordu ve ben de ona on sekizlik taze, ki on sekizimin üzerinden de daha çok geçmemişti, ve yeni yetme gibi, ki burası kesinlikle yalan değildi, bakıyordum. Silkinip kendime gelmem gerekiyordu.

Elimde topladığım havlunun bir ucunu biraz daha sıkıp yerimde dikleştim ve ona yaklaşıp yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

"Sen beni fahişenle karıştırdın galiba" dedim ve göz kırpıp ne ara çıktığımı bilmediğim parmak uçlarımdan indim. Daha sonra da az önceki yüzünün bozulmasıyla, benim yüzüm alaycı bir hale geldi ve onun yanından geçip gitmek için hareketlendim.

Tabi ki kolumdan tutuldum.

"Saçmalama" dedi hala karşıya bakarken. Anlaşılan ben ve o arasında bir benzetme yapmama bile alınmıştı. Bu adam ben ve onun, hiç bir şekilde aynı aynı kefeye konmayacağımızı fark etmişti sanırım.

Dediğim gibi bunu sadece sandığımı, o tekrar konuşmaya başladığında fark ettim.

"Asena' yı seninle karıştırmama imkan yok. O ve sen o kadar farklısınız ki" dedi beni kastederkenki aşağılayıcı sesi ve yüzündeki iğrenç gülümsemeyle.

Adam, o ve beni hala aynı kefeye koyumuyordu.

O; güzel, alımlı ve seksiydi. Yatağı için bire birdi. Ne olursa olsun, o daima bu adamın hayatında yer alacaktı.

Ben ise; bugün ve bundan sonraki dört ay boyunca buradaydım. Dört ay sonunda ise tekmeyi yiyecektim. Yerime bir başkası gelecekti. Benden güzel, benden alımlı ve benden seksi. Ve en iyi ihtimal ben kadar akıllı.

Söyledikleriyle beraber istemsizce yüzüne baktım. Ve sonra o da lütfedir gibi gözlerini karşıdaki boş duvardan çekip yüzüme baktı. Yüzündeki gülümseme hala en geniş haliyle dururken kolumu elinden kurtarıp odama gittim.

Odaya girdiğimde kapıyı çarparak kapadım ve kapının önünde tepinmeye başladım. Hızlıca ayaklarımı yere vurup içimden çığlıklar attığımda sanki her şey yoluna girecekmiş gibi.

Bir, belki de beş dakikanın sonunda daha rahat nefes alabiliyordum. Bu rahatlamayla yatağa sırt üstü yattım. Bir dakika tavanı izlesem belki de hayatım eski haline dönerdi.

Tavanda ilgimi çeken tek şey florasan olmasa daha normal bie insan olabilirdim.

Belki de florasanın T5 olduğunu bilmek yerine tavan boyasını rengini bilmeliydim.

Buna daha da sinirlenip yerimden kalktım. Gardolaba doğru ilerleyip, dolabın kapağını açtığımda elime gelen parlament mavisi bir elbiseyi alıp yatağın üzerine attım. Makyaj masasına ilerlerken kendi kendime söylenmeye devam ettim.

"Sanki bu renk katır götü deseler, öyle bir renk yok yalnız, diyeceğim. Ben florasanlarımla mutluyum. En azından kimse söylediğimi anlamıyor dediğimde yalancı durumuna düşmüyorum." dedim aynada kendimi gördüğümde ve omuz silkip tabureye oturdum.

Saçlarımı yapıp,makyajımla Bira uğraştıkça sonra elbiseyi üzerime geçirdim ve yandaki fermuara dua ederek onu da ilikledim. Odanın diğer köşesindeki dolaptan da elbiseye uyan bir ayakkabı ve onunla da takım olan çantayı alıp odadan topuklarımı tıkırdatarak çıktım.

Eğer benim seksi ve alımlı olamayacağımı sanıyorsa kesinlikle haklıydı. Ama ben çekici olamayacağımı asla söylemedim. Ve o da bu kızın, ne kadar çekici olabileceğini bu akşam görecekti.

Anlaştık mı? -Night Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin