Saatin çalmasıyla beraber kafamı yastığımdan kaldırıp yataktan oldukça uzak bir yere koyduğum saate doğru ilerledim. Saati susturduğumda uykulu halimle sağa sola çarpmadan buraya kadar geldiğim için müteşekkir oldum.
Dağılan saçlarımın bana fazlasıyla sıcak yaptığını fark ettiğimde önüme eğilip onları topuz yaptım. Üzerimdekileri de düzelttikten sonra kapıya doğru döndüm.
Hala uykulu bir şekilde sallanarak ilerlerken işe yine geç kalmak istemiyorsam acele etmem gerektiğini fark ederek ayaklarımı sürüyerek dolaba ilerledim ve neler gidebileceğime bir baktım.
Standartların dışına çıkarak batmanli bir tişört, siyah dar paça kot ve füme bir şapkalı hırka. Yine kendimi aştım.
Tuvalete giderken onları da elime aldım ve ilerlemeye başladım. Kapıdan çıktığımda odamda her zamankinden farklı bir şey olduğunu fark ettim. Bilirsiniz, yan gözle bakmak dikkatli bakmaktan daha çok şeyi yakalar.
Buna şaşırınca otomatik olarak geri döndüm ve odama baktım.
Yatağın köşesinde çıkardığım terlikler, yatağımda yatan Şerafettin ve ona sarılmış bir Çınar Tekin, az önce açtığım için dağılmış içi gözüken bir dolap. Sıradan şeylerdi yani.
Odamın sıradan olduğunu düşünerek tekrar banyoya ilerledim. Tuvaletimi yaparken gözümün önüne kedime sarılmış bir Çınar Tekin gelince sonunda tam anlamıyla uyandım.
Hazır banyodayken üzerimi değiştirdim. İki dakika geç çemkirsem bir şey olmazdı. Hazır üzerimi değiştirmişken dişlerimi de fırçaladım.
Çoraplarım dışında tamamen hazır olunca banyodan çıktım ve sinirle odama doğru ilerledim. Hızlıca kapıyı açıp odaya daldığında odanın toplanmış, açık dolabın kapatılmış ve kedimin de odadan uzaklaştırılmış olduğunu fark ettim. İçimdeki sinirin içime kaçtığını fark etsem de yine ona hazırladığım yatak yerine yanımda uyuduğunu hatırladığımda kan tekrar beynime sıçradı.
Bir hışımla, ve tabi ki, ayaklarımı yere vurarak odandan çıktım ve ona yatak serdiğim odaya geçtim.
Serilen yatak toplanmıştı, ki içimden bir ses bu toplama işinin gece saatlerinde olduğunu söylüyordu, ve şu anda oda hiç kullanıma açılmamış gibi düzenli duruyordu. Sinirim yine yok olmaya yüz tutarken sarıldığım kapı kolundan tekrar güç alarak derin bir nefes çektim içime. Sonra da başımı öne düşürerek sakince soludum içimdeki havayı.
Banyodan çıktığımda göre orada değildi, bu iki odada da olmadığına göre olması muhtemel yer sayısı bayağı azalmışken yavaş adımlarla salona doğru ilerledim.
Salona sadece kafamı uzatıp orada olmadığını gördükten sonra mutfağa daldım. Ve tüm sinirim küle döndü.
Tezgahın başında üzerine mutfak önlüğü, ki tişörtü de yoktu, olan ve yemek yapan bir adam varken, üstelik bu adamı fazlasıyla sahiplenip bundan sonraki hayatında onun evcil hayranıymış gibi davranmaya meyletmiş bir kedi vardı. Kendisine Şerafettin dediğimiz aşırı nankör hayvan onun arkasından ve güvenli alan dediğimiz kadar uzaktan tezgahı izliyordu.
Ben yapsam yemeği tezgahın üstünde gezer!
"Ne yapıyorsun?" dedim tıslayan bir ses tonuyla. Beni duyduğunda hafif sıçrasa da bana gülerek dönen adam elindeki döndürme tahtasını salladı.
"Sence?" dedi genişçe gülümserken, "Bunu anlayabilecek kadar zeki olduğunu düşünüyorum"
Çok komik!
"Neden yemek yapıyorsun?" dedim hala çatılı olan kaşlarımla. Ne ara kaşlarımı çatmıştım, hiçbir fikrim yoktu ama yine de işime geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaştık mı? -Night Serisi 1
عاطفيةGüneş Uyar. Bir mühendis. Beynin %90'ı erkekçe çalışan, yıllarca erkekler içinde kalmış bir genç kız. Çınar Tekin İnanoğlu. Bir patron ya da iş veren ya da her neyse işte. Aşkın varlığını kabullenmiş ve ondan kadınlarla birlikte olarak kaçan bir gen...