"Artık konuya girsen diyorum" dedim elimdeki çayla oynarken. Üstelik sıkılmıştım, biraz da kızgındım. Zaten kim salak yerine konulduğunu öğrendiğinde kızmadı ki?
"Ah, pardon. Nereden başlamam gerektiğini düşünüyordum da" dedi Gece dalgın bir sesle. Eh, gerçekten düşünmesi gerekiyordu.
O düşünürken ben de önümdeki çaydan bir yudum daha içtim. En iyisi o konuşana kadar sessizce beklemekti.
Geceyi o kapıda gördüğümde beni ele alan sinir hala geçmemişti. Hoş, uzunca bir süre de geçecek gibi değildi. Haftada bir de görüşsek onunla arkadaş olduğumuzu düşünüyordum. Şimdi ise adından bile emin değilim.
Seçkin mi? Gece mi?
Ona ne demem gerekiyordu? Belki de bunu da ona sormalıydım. Çınar Tekin, Seçkin diyordu.
Onun aslında sabahtan beri dinlediğim Seçkin olduğunu anladığımda arkamı dönüp gitmek istemiştim. Gece ise onunla konuşmam için ısrar etmişti. Bir süre onu zorlasam da bunun altındaki olayı merak edip gelmiştim en sonunda.
"Sana Gece mi demeliyim, Seçkin mi?" dedim hala önümdeki çayı karıştırırken. Gecenin oynayan parmakları sorumu algıladığında durdu. Hala yüzüne bakmamaya çalışsam da sonunda kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
Sorum karşısında şaşkınca kalmıştı. Aslında o kadar da zor bir şey sormamıştım. Sonra onun kalakalmasının asıl nedenini gördüm. Kırılmıştı. Soruma kırılmıştı.
"Ben" dedi çatallı sesiyle sonra derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladı. "Ben sana yalan söylemedim, Güneş. Adım gerçekten Gece. Sadece bu ismi çok uzun zamandır kullanmadığım için beni Seçkin olarak biliyorlar."
Anladım tarzında kafamı salladıktan sonra tekrar önümdeki çaya odaklandım. Gece ise sonunda sıkılmış gibi uzanıp çenemi tuttu ve ona bakmamı sağladı. Bana gülümsedikten sonra da konuşmaya başladı.
"Üniversiteyi bitirdikten sonra şirketin başına geleceğimi biliyordum. Ben, mühendislik okudum. Sonra da işletme. Şirketin bana kalacağı en başından tasarlanmıştı yani.
Her neyse, üniversite bittikten sonra şirketin yönetim kurulunda dahil oldum. İlk zamanlar da gayet iyiydi. Babam benim genç olduğumu ve bir kaç sene daha şirketin az yoğun bir kısmında çalışmama laf etmedi. Ben de bu arada Çınar Tekin ile geziyorum. Eğleniyoruz falan. Sonra da Çınar Tekin bana bir iş teklifiyle geldi. Babam da benim gibi teklife çok olumlu baktı ve kabul etti teklifi.
Çınar Tekin'in teklifiyle beraber biraz daha büyüdük. Sonra bir kaç ortak iş daha yaptık ve en sonunda da yurt dışında bir şirket açma kararı aldık. Bu şirket anlaşmalardan biriyle alakalıydı aslında. Neyse, şirketle ilgili her şey bitince kimin gideceğini düşündük. Çınar Tekin'in burada bir şirketi vardı ve o gidemezdi. İhale bana patladı.
Yurt dışına gitmeyi çok istemesem de gittim. Orada şirket kurulduktan sonra şirkete alışmalarını beklemem gerekiyordu. İki sene kadar.
Ona da tamam dedim, kırdım dizimi bekledim. Bir senenin sonunda babamın gizli işleri ortaya çıkmaya başladı. Babamsa bunları inkar etti. Karanlık işlere karışmadığını, bizi böyle işlerden kazandığı paralarla büyütmediğini söyledi. Ben de ona inanmayı seçtim. Onun doğru söylediğine inanmak istedim.
İki sene bittiğinde, sessizce geri döndüm. Gördüğümse babamın inkar ettiği işlerin başında olduğuydu. Bana da bundan sonra onların başına geçmem gerektiğine dair bir şeyler söyledi. Ben böyle bir şey istemediğimi söyledim. O da bunu onun da istemediğini ama benim de yapmam gerektiğini söyledi. Ben de gidiyorum dedim ve evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaştık mı? -Night Serisi 1
RomanceGüneş Uyar. Bir mühendis. Beynin %90'ı erkekçe çalışan, yıllarca erkekler içinde kalmış bir genç kız. Çınar Tekin İnanoğlu. Bir patron ya da iş veren ya da her neyse işte. Aşkın varlığını kabullenmiş ve ondan kadınlarla birlikte olarak kaçan bir gen...