BÖLÜM 3- UZAK DUR!

13.2K 561 35
                                    

Can geldikten sonra kapıyı kapamadı ve hoca imalı bakışlarla kapıyı ardına kapadı.

Hoca sessizliği sağlayıp etrafı süzerken ben de takılı kaldı. Kavanoz altı gibi gözlükleriyle gözlerini kıstı ve;
"Sanırım sınıfımıza yeni biri katılmış, tanıyalım kızım seni," Hemen de görüyor bu hocalar.

Lanet olsun tanıtma faslından nefret ediyorum.

"Adım Mine Güntekin. 18 yaşındayım. Edirne'liyim. Bahçeşehir'den geliyorum," dedim. Kimseye Esenyurt'a daha yakın oturduğumu söyleyemiyorum. Malum yer. Bahçeşehir deyince herkes lüks yerleşim sandığı için bu hoşuma gidiyor.

"Uzaktan geliyorsun, zor olmayacak mı?"

"Yol sıkıntı değil hocam," dedim.

"Hımm...oturabilirsin," dedikten sonra Can'a baktım. O da yan bakarak bana bakıyordu.

"Hocam unuttunuz galiba ben de Bahçeşehir'den geliyorum, Mine gibi neredeyse uzaklıklarımız. Tabi ev adresini bilmiyorum da." Deyip sırıttılar onun grubuyla.

Ya bu çocuk salak mıydı? Niye benim konuştuğum zaman hocaya inadına mı beni söylüyordu? Bir de adımı ağzına aldı! Üstüne üstlük bize yakın oturuyor! Allah sakatlardan korusun beni. Gerizekalı sakat!

"Evet unutmuşum Can," dedi hoca.

Gözlerimi devirerek etrafı izlerken eski konuya geri döndük.
Ders başladığında "Ciddi misin sen?" dedim Deniz'e. O da gözlerini devirdi "hiç olmadığım kadar, hatta bu haber okulda yayılmıştı," dedi. Gerçekten ciddi gözüküyordu. Şüpheler başladı ona dair aklımda.

Duyduğum bu haberler, Can'dan soğumama sebep oldu. Zaten sevmiyordum, iki katına çıktı.

Ders çıkışı görevliler bana yatakhanemi gösterdiler. Can ve Deniz'le aynı yatakhanedeydik. Lan bu Can ne ayak olmaya başladı? Musallat gibi peşime takıldı! Bu nasıl kader? Deniz üst ranzada, Can ise karşı tarafın alt ranzasında. Bu nasıl bir okul dememin ikinci seviyesiydi. Yatakhanede kızlar ve erkekler aynı yerde mi kalacaktı. Oha! Annem duysa beni bu okuldan aldırırdı herhalde. Tamam laik bir ülke ama bu kadarı fazlaydı. Üstelik daha anneme burada kalacağımı bile söylememiştim!

Deniz yanıma geldi " Mine bak bu Seda. Seda bak bu da Mine,"

"Memnun oldum," dedi tiksindirici ve tok sesiyle.

"Bende," dedim onun tiksindirici sesini taklit etmiş oldum. Hiç de iyi bir kıza benzemiyordu. Yada sadece bir ön yargı.

Saat geç olunca ilk günden burada kalmayacaktım. Zaten kim erkeklerle kalmak ister ki? Herkes isteğe bağlı kaldığını da duyduğuma göre içim rahatladı.

Okuldan çıktım. Otobüs, ardından metrobüs ve tekrar otobüsle evin yoluna ulaştım. Saat 21.13'tü bizim ıssız ve göz korkutan sokağa girdim. Evler birbirine çok bitişik olduğu için sokağı iki kat karanlık yapıyordu. Ama tabii ki de ben korkmuyordum. Esenyurt'tan ne beklerim ki!

Buraya taşınalı iki ay olsa bile hala alışamamıştım. Defalarca ev değiştirmiştik. Haciz geldikten sonra bu dördüncü evimizdi. Hiç rahat bir şekilde oturamadık.

Eve geldiğimde annemle selamlaştık.

"Nasıl geçti ilk günün bebeğim?"

"Güzeldi..." dedim yorulmuş ses tonumla.

"Yeni arkadaşlar edindin mi?"

"Yani...sayılır," dedim aklıma Deniz'i getirerek.

"Peki yakışıklı çocuklar var mı?" dedi.

"Tabiiki de var," diye yanıt verdim gözlerimi devirerek. Ama tabii ki tipim değildi hiç biri. Can'dan bahsetmiyorum bile.

"Arkadaş olmanı bekliyorum onlarla tatlım," dedi kendinden emin bir şekilde. Evlendirmek için yol arıyor sanki!

"Anne şey...o okul yatılıymış. Ama dur hemen olmaz falan deme. Ben şunu düşündüm her gün eve 2,3 saat süreyle döneceğime orada yatıp kalkmak daha avantajlı değil mi? Hem cebimizde paramız da kalır...lütfen lütfen,"

Yanına yaklaşıp kendimi kedi gibi şirinleştirdim.

"Ah Mine ah...yine yaptın yapacağını. İyi tamam hadi biraz kal madem çok istiyorsun," dediğinde güldü ve anneme sarılıp yanaklarından öptüm. Çok seviyorum ya!

"Neyse canım anneciğim ben üstümü değiştirmeye gidiyorum," dediğimde beni durdurdu.

"Yaa kızım evde içecek bitmiş. Kardeşin de tutturdu içecek istiyorum diye. Bir koşu gidip alsana anneciğim, yemekte balık var seversiniz."

"Offg...tamam da buraya uzak market,"

"İki sokak ötede olması lazım," dedi.

Buraya taşınalı çok az dışarı çıkmışımdır. O yüzden neyin nerede olduğunu pek bilmiyordum.

"Anne televizyonda sevdiğim bir film başladı bir saat sonra gitsem?"

"Kızım karanlık olcak ama hemen gi-"

"Anneciğim...bir saatcik karanlık olmaz,"

"Tamam ama eğer karanlık olursa da gitmemezlik yok, balık pişene kadar gidersin."

"Okey söz," dedim mutlu bir halde.

Sonunda film bitmişti. Ne yapayım televizyonda "Delibal" varken bırakamıyordum. Gözyaşlarıma da hakim olamıyordum. Saat 22.55di. hava oldukça karanlıktı. Ve ben çok açtım. Annemler benim yüzümden yemek yememişlerdi. Balık hala ocakta duruyordu. Tekrardan ısıtmak zorunda kalcaklardı.

"Anne ben gidiyorum," deyip evden çıktım.

Aydınlatmalar birbirine çok uzaktı ve o zaman da zifiri karanlık oluyordu. Bu kadar da abartmamak gerek bir yandan.

Korkmaya başlamıştım. Biraz uzakta gülüşüp eğlenen çete gördüm. Hiç birine karışmadan yanlarından geçiyordum ki beni farkettiler.

"Hoop güzelim, bu saatte tek başına sokaklarda napıyorsun?"

Sanki gece yarısıymış gibi konuşuyorlar!

"Sizene," dedim. Ah ben naptım? Cevap vermemem gerekirdi.

"Bize katılsana bebeğim," dedi bir başka kişi.

"Rahat bırakın beni!"

Etrafımı yavaş yavaş yedi kişi sarmıştı. Kenardan köşeden geliyorlardı. Aşırı derecede korkuyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne bela varsa hep beni bulurdu zaten.

"Hadi ama...yaklaş bize bebek," dediğinde onun çete lideri olduğunu anladım. Çünkü diğerleri bir adım gerisinde duruyordu.

Çete lideri sandığım kişi iyice dibime gelmişti. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Karanlıkta ayırt edemiyordum. Ben geri gitdikçe daha da yaklaşıyordu. Sonunda duvara çarptım. İşte şimdi boku yedim. Parmağını yanağımda gezdirmeye başladı. "Şu güzelliğe bak," derken korkudan altıma yapacaktım. Nefeslerim üst üste, kalbim fırlayacak gibi çarpıyordu. Uzun süredir bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Bu kadar çok insanı başımdan nasıl atacaktım? Etraftan bir Allah'ın kulu geçmez miydi? Çocuk yavaştan kafasını boynuma getiriyordu ki gözlerimi sımsıkı kapadım.

"Uzak dur!"

Yaz OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin