Kahkahalarla çadırıma geri döndüm.
"Kanka buldun mu?"
"Buldum buldum. Hemde nasıl buldum.."
"Ne oldu yine olum? Bir kere de bir şey olmasın."
"Mine.."
"Ne olmuş Mine'ye?"
"Onun çadırından buldum. Bu kız beni deli ediyor ya," deyip güldüm.
"Yine mi Mine? Olum siz tesadüfler üzerine mi kuruldunuz yoksa senin kaderin mi Mine? Bu nedir yav?"
"Hahahahah olum saçmalama. Doğal şeyler bunlar."
"Net malsın."
Bir kız için böyle konuşması saçmaydı. Kim olursa olsun olacak şeylerdi bunlar.
"Zaten ders verdim ona."
"Derken?"
"Çok konuşuyordu bir susmadı. Öptüm onu.."
"Yav ne piç adamsın oğlum," deyip gülmeye başladık. Piç göbek adımdı resmen.
Mine'nin Ağzından...
Bu salak beni nasıl öperdi ya? Dudağımda resmen iğrençlik hissi vardı. Öpe öpe o mu öpecekti, 3 yıldan sonra.
15 - 16 yaşlarımda bir sevgilim vardı. Birbirimizi çok seviyorduk. 1 yıl çıkmıştık ama hala etkisi tenimdeydi. Annem onunla benim sevgili olmama karşıydı. Onun iyi biri olmadığını düşünüyordu ve bizi ayırttı. Haklıymış gerçi. Benden ayrıldıktan sonra çok olaylara karıştı. Arkadaşlarım 4-5 ay boyunca barıştırmanın yollarını aradılar ama ben annem yüzünden barışmadım. Evlere kenetlendim, dışarı çıkmaz oldum, kilolar aldım ve depresyona girdim. İyileşmem zor oldu. Sonuçta yaşanmışlıklar çok oldu. Gerçi benden sonra da 10 kızla çıkmıştır. Kendini bozdu, yavşağın teki oldu. başına hep olay kondu. O yüzden artık tınlamıyorum bile.
Aslında çok sevgilim olmamıştı. 3 tane oldu ve küçükkendi geneli. Çocukluk aşkı diyoruz ya, ondan ibaretti.
Aslı denen kız çadıra girdiğinde "Şey.. neredeydin?" Dedim.
"Hocayla birlikte akşama ateş yakmak için odun topladık."
Sırıttım. Bu kız çok soğuktu.
"Evet arkadaşlar herkes uyansın ve yanıma toplansın.."
Hocanın sesiyle irkilerek çadırdan çıktım. Herkes çıkmaya başladığında hoca;
"6'şar grup oluşturacağım ve doğayı keşfetmeye gideceksiniz. Saat 5 gibi herkes buraya gelsin. Çok ilerlemeyin kaybolursunuz ona göre."
"Şimdi isimleri okuyorum. Asya, Güney, Nur, Ferdi, Mine, Can siz grup oluşturun. Turgut, Seda..."
Ya Allah kahretsin yine mi Can? Yeter artık!
Sırıta sırıta yanıma gelirken "Benden kaçış yok kızım," deyip güldü. Ya ben bununla gezmeye mecbur muydum?
Grubun diğer kişileri de gelince Asya denen kız "Hadi gençler gidelim sağdan," deyip onu takip etmemizi sağladı.
"Şimdi grup başkanı ben oluyorum. Güney ile ağaçların bol olduğu yere gideceğiz. Nur ve Ferdi sizde diğer taraftaki tarlaya gidin ama bol bol resim çekin ki hoca en çok bizim keşif yaptığımızı anlasın. Can ve Mine sizde bizim gittiğimizin aksi yönüne gidin. Hadi arkadaşlar..
Güney lafa atladı "Ben kardeşimle gitmek istiyorum," derken Can aynen dermiş gibi başını salladı.
"Gençler hemcinslerinizle gitmiyorsunuz ki bir şey olursa yardımda bulunabilmek için," dedi.
Allah aşkına bana Can mı yardım edecekti? Ölürüm daha iyi be!
Tam Asya'ya doğru gelip "Ben başkasıy-" demeden sözümü kesip "Mazaret söyleme lütfen," dedi ve yürümeye başladı. Ağzım açık kaldı ve cümleyi tamamlayamadım. Moralimi bozdu.
Maalesef Can'ın yanına gittim.
"Evet şimdi 1. Kurala geliyoruz.." dedim.
" 60 cm yakınıma yaklaşmıyorsun öncelikle."
"Ya ben senin gibi kıza yaklaşıp ne yapayım? Sana kalmadığımı daha önceden demiştim dimi?"
"Beni aniden öpen sen değilmişsin gibi konuşma benimle...Üstelik erkek milleti bu. Belli mi olur? Bir şey falan yaparsın."
"Yapsam yapsam sana mı yapacağım. Şu tipe bak! Kendini ne sanıyorsun da sana yapayım?"
"Ya sen kendi tipine baksana gerizekalı! Pardon, kibirli gerizekalı olacak. Niye öptün o zaman beni!" Deyip koluna sert bir yumruk attım.
"Lan 60 cm yakınıma yaklaşma diyen sensin ne vuruyorsun!? Üstelik susman için öptüm. Sakın ha duygusal bir şey olarak algılama. Çok kötüydü zaten..."
"Haketmesen vurmazdım, hem ben sana yaklaşırım pataklamak için seni!..Duygusala bağlayacağım en son insan olabilirsin."
"Çok oluyorsun ama."
Hahahaha. Çok oluyormuşum. Ben hayatımda bu kadar gıcık, nalet, yüzsüz herif görmedim!
Yürüyüş yaparken yıkık bir ev çıktı karşımıza. "Bak senin gibi yıkık," deyip güldüm. Tamam kötü espriydi ama umrumda değil. Eskimiş, tahmini yüz yıllık bir eve benziyordu. Bazı yerleri yanmış, harabe ve masallardaki gibi perili köşk gibiydi.
"Daha fazla yaklaşmasana eve. Girmeyeceğiz herhalde?" Evi uzaktan inceliyordu, ama bu fikir hiç de hoş değildi.
"Gireceğiz. Gel hadi!" Deyip elimden tuttu. Gözlerim açılsa da şu durumda tutması normal gibime geldi. 60 cm olayını gözden çıkardım çünkü korkmuştum. Çekiştirirken "Ya beni niye oraya götürüyorsun!"
"Macera severim gülüm," deyip yürümeye devam etti. Allah aşkına onun macera sevdası yüzünden benim hayatım tehlikeye atılacaktı.
"Sen bela mısın? Bak her zaman derim ama bu sefer harbiden belasın!"
"Beni tanımışsın şu bir kaç günde bakıyorum da.."
"Yani böyle gerizekalı, kütük, züppe birini kim tanımaz değil mi?"
Ters ters bakarken sırıtıyordum. Eğlenmiştim.
Evin kapısına geldiğimizde ev iğrenç olmasına rağmen kapı kitliydi. Bu evde tuhaf bir şeyler oluyordu. Bir şeyler dönüyordu ama kimsenin haberi yoktu.
"Bu kapı niye kapalı şimdi?"
"Ya lütfen geri dönelim..korkmaya başladım!"
Bana pis pis sırıtırken "Sen yalvarırken ne güzel oluyorsun ya. Bir kere daha yalvarsana."
Yüzümü buruşturdum hemen "Ya kes sesini maskot oyuncak yapsaydın beni."
"Tamam tamam kızma. Hadi çekiştirelim de açalım şu kapıyı."
Ya bu ne inatçı bir insandı? Pardon insan dedim, öküz olacaktı.
Zorla girceğimiz kapıyı çekiştirmeye başlayınca, onu izliyordum. Alnından akan terler yuvarlanarak gözüne doğru ordan da elmacık kemiğine sıyrılıyordu. Gerçekten çok kusursuzdu. Gözlerinin kahveliği kirli sakallarıyla uyum içinde ilken fındık gibi kavisli burnu muhteşem bir ikilemde bırakıyordu insanı.
Bu insan harika bir detaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Okulu
Teen FictionHayat tesadüflerle dolu bir yerdir. Kader diye bir şey vardır ve siz ne yaparsanız yapın kader sizi bulacaktır. Kaderiniz ya iyi gelişir ya kötü gelişir. Ya mutlu yaşarsın ya sefil... Bu kitap, Mine ve Can'ın hayatı. Bu kitap, acı ve tatlının buruk...