Selam arkadaşlar. Keyifli okumalar.. Bakın yb çabuk geldi ödkdkd. Medyayı dinlemeyi unutmayın! 😉 Şarkı, Mine ve Can'ın aşkını anlatıyor.
~~-------------------~~
Sabah olduğunda başımın ağrıdığını anladım. Dünkü olayı hatırladığımda içimden bir 'of' çektim. Kendimi hasta ve bitkin hissediyordum. Tam herşey yolunda diyecekken yine biri çıkıyordu. Herşeyi altüst etmeyi başarıyordu. Bir gün de rahat uyuyamayacak mıydım ben? Yanımdaki komidinin üstündeki telefonumu elime aldım. Tarihe baktım. 13 Ağustos'tu. Bir an aklıma doğum günüm geldiğinde yatağımdan fırladım. Benim iki gün sonra doğum günümdü! Bunu nasıl unuturdum? E tabii herşey üstüste gelince, bütün olaylara yoğunlaşırken bunu unutmam çok normal.
Bugün okula geri dönmek için gidecektim. Aslında hiç istemiyordum ama Can olduğu için gitmem gerekiyordu. Seviyordum onu. Orada yavşak kızlarla bırakamazdım. Yaz bitiyordu ve ben üniversiteye başlayacaktım. Yaz başından beri hiç çalışmamıştım ki, yaz okuluna gittiğim için. Can ile baber olmayı en çok da ben isterdim. Onunla bir gelecek düşünüyordum...
Altıma yırtık kot mini şort giyip, üstüme de sıfır kol beyaz bulüz geçirdim. Bulüz kısa olduğu için göbeğimdeki piercing gözüküyordu. Saçıma fön çekip taradım. Hafif makyaj yapıp çantamı aldım. Dışarı çıkarken anneme tripli olduğum için kapıyı vurup çıktım. Hala anlamış değildim! Eve Yılmaz'ı çağırmıştı! Ah lanet olsun.
Elime telefonu alıp Can'ı aradım. "Alo."
"Canım, seni almaya geliyorum, bekle evin önünde."
"Tamam."
Zaten evimizle arası çok yoktu, yakındık. Hala onun evine gitmemiştim. Gerçekten merak ediyordum. Bizim bu sokaktan az ötede villaların olduğunu bildiğim için orası diye düşünüyorum. Ama bilemem. Sevgiliyiz ve beni evine çağırmamıştı. Bütün erkekler böyle odun işte.
Beş dakika kadar bekledikten sonra evimin önüne siyah havalı arabasıyla geldi. Ah harikaydı bu Porshe!
Camı açtıktan sonra "Hadi atla, bize gidiyoruz," dedi. "Ne? Anlamadım?" dediğimde evet anlamıştım aslında. Ama yanlış anlamış olabilirim diye sormuştum. Onların evine mi gidiyorduk? Oha.Kolumdan tutup beni arabaya çekti. Tökezleyerek koltuğa oturdum. Arabayı hemen çalıştırıp evine doğru gittik. Geldiğimizde villa dediğim için yanılmıştım ki, burası daha güzeldi ve bizim eve de cidden yakındı. Ah Çatalca, seviyorum seni.
"Evde biri varmı?" dediğimde bana sırıtarak baktı. "Merak etme, kimse yok," dedi. Sesi kısık ve seksi çıkmıştı. İçinden ne pislikler geçirdiğini biliyordum. Asla Mine!
Kapıyı bana açıp "Buyrun prenses!" diyerek güldü. Ona gülümseyip evin kapısının önüne geldim. Kapıyı açtıktan sonra ayakkabılarımızı çıkarmadan eve girdik. Burası bir harikaydı! Arabanın anahtarını koltuğa atıp, kendiside yayıldı. Sonra da "Otursana," dedi. Ona anlamsızca bakarken yavaşca koltuğa oturdum.
"Evet, şimdi söyle. Dün canını sıkan ne oldu?" sesinde kızgınlık ve öfke vardı. Sanki durumu biliyormuş gibi tavırlar yapıyordu. Ama söylemeliydim. Sorun çıkarmaz diye düşünmeliydim. Zaten ne yapacaktı ki?
"Canım sıkkın, çünkü eski sevgilim evime geldi. Benim de haberim yoktu. Oysa annem çağırmış," dedim. Bir iç çektikten sonra ona baktım. Yüzündeki duyguyu anlayamıyordum.
"Annen niye eski sevgilini evine çağırır ki?" dedi. Sanki bana inanmıyordu. Öyle bir hali vardı. "Bizim ayrıldığımızı biliyordu ve Yılmaz'ı benimle tekrardan sevgili yaptırmak için çağırmış işte," dedim. Üzgün ve bitkin şekilde yere baktım.
"Sen o Yılmaz mıdır nedir, onla hiç bir bok olamazsın! Sen benimsin bundan sonra! Sadece benim!" diyerek bağırdı. Evet, biliyordum ben artık onundum. Yılmaz zaten eskidendi. Ama ne çok sevmiştim be! Ben onunla gülmeyi, onunla ağlamayı, hatta onunla ölmeyi öğrenmiştim. Herşey bitmişti. Eskiler onunla güzeldi. Beni bırakmadan önce.
"Zaten eskidendi Can. Artık onla hiç bir alakam yok," dedim. Sonra da "Ama bir sorun varki...peşimi bırakmayacak galiba," dediğimde kendimi bir an kötü hissetmiştim.
"Bak onu çok kötü sikerim! O kimmiş de senin peşini bırakmayacak? Onu bi sikersem bir daha buralara adımını atamaz!" dedi. Gerçekten aşırı sinirliydi.
"Yurtdışından gelmiş. Köln'den. Beni bırakıp anneannesi için gitmişti oraya güya," dedim. Benim için de pek inandırıcı gelmese de inanmış gibi oldum.
"Nereden gelip, nereye gittiği umrumda değil. Eğer onu yakınında görürsen beni çağırıyorsun. Çağırmassan kötü olur!" deyip önündeki sehpadan bir bardak dolu suyu kafasına dikip sehpaya bıraktı.
"Tamam," dedim. "Gel yanıma," deyip kollarını açtı. Yanına gidip kolunun arasına girdim. Göğsüne başımı yasladım. Gerçekten çok güzel kokuyordu. Kokusunu içime çektim. "Sana evi gezdirceğim," dedi. Bir anda yerinden kalkıp elini bana uzattı. Elini tutup beni çekti.
Az ilerledikten sonra önüme kocaman bir mutfak çıktı. Gerçekten çok büyük ve güzeldi. Herşey birbiriyle uyum içindeydi. Bir sonraki oda ise onun odasıydı. Çok spor ve modedn bir odası vardı. Duvardaki poster dikkatimi çekmişti kocaman yazılarla 'Imagine Dragons' yazıyordu.
Masadaki kitaplarını incerken bir anda arkamdan bana sarıldı. Sarsılmamla masaya çarptım. Gülümseyip boynumu çevirdim. Arkamdaydı. Kollarını belime dolamıştı. Elleriyle saçımı bir kenara itip boynumu öpmeye başladı. Ah gerçekten çok hoştu.
Bir süre öptükten sonra beni öne çevirdi. Masaya dayadı ve "Seni seviyorum," dedi. Kendimi öpüşmeye hazır hissetmiyordum. Kalbim heyecandan fırlayacaktı ki, çok hoşuma gidiyorken bir anda dudağımı öpmeye başladı. Altını emerken çok usta bir şekilde öpüyordu. Beni masaya otutturdu ve bacaklarımı beline dolayıp, kollarımı boynuna sardım. Sertçe öperken beni, tişörtünü çıkarıp beni yatağa attı. Benimkini de çıkarttıktan sonra göbeğimden yukarı doğru öpmeye başladı. Ama artık bu işe daha fazlalaşmadan bir son vermesi gerekiyordu. "Bu kadarı yeterli," dedim. Yataktan sıyrılıp ayağa kalktım. Bulüzümü giydikten sonra aynada rujumun silinmiş olduğunu farkettim. Boynumun da emmekten kızarmış olduğunu gördüm. Lanet olsun.
"Kısa sürmedi mi bebeğim?" dediğini duyunca "Saçmalamayı kes. Daha ne yapacaktın?" dedim. "Çocuk," diyerek piç piç gülmeye başladı. "Ha ha ha çok komik," dedim. Ciddiyetliğimi bozmadan. Herşeyi çocuk yapmaya bağladığı için "Sen çok istiyorsun belli, git bir orospudan yap," dediğimde hiç gülmedim çünkü gülünç birşey yoktu. "Benim gözlerim kör olmuş, senden başkasını görmüyor yavrum," dediğinde yan gülüş attım.
"Hadi Yaz okuluna! Tekrar başlıyorsun," deyip odadan çıktık. Kapıyı kitleyip arabaya bindik. Bekle bizi Yaz Okulu! Tekrar kavuşma vakti!
Arkadaslar nasıl olmuş? Insallah beğenmişsinizdir. Sizi cok seviyorum. Aşksınız 😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Okulu
Teen FictionHayat tesadüflerle dolu bir yerdir. Kader diye bir şey vardır ve siz ne yaparsanız yapın kader sizi bulacaktır. Kaderiniz ya iyi gelişir ya kötü gelişir. Ya mutlu yaşarsın ya sefil... Bu kitap, Mine ve Can'ın hayatı. Bu kitap, acı ve tatlının buruk...