Mine'nin Ağzından...
Eve doğru ilerlediğimde bu sefer sokakta kimse yoktu. Çünkü saat geç değildi. Buna sevinmiştim. Bugün de orada kalmamıştım. Eşyalarımın yarısını da götürüp kalacaktım.
Eve geldim. "Selam Prensesim ve kraliçeem," deyip ikisine birden sarıldım. Annem telefonla konuşsa da sarılmaya devam ettim. "Dur anneciğim, teyzenle konuşuyorum."
"Selam söyle."
Hemen odama gidip sıcacık yatağıma girdim. Ama gerçekten çok sıcaktı. Tamam itiraf ediyorum piştim. Aşırı sıcaktı. Annem yorganların yerine pikeleri hala koymamıştı.
Yaz aylarında askılı ince bulüzle yatmak kadar güzel birşey yok.
Bacağıma baktığımde hafiften tüylerim çıkışmaya başlamış olduğunu farkettim. Keşke daha önceden farketseydim.
Hemen ağda bantlarını alıp sir ağda yapacaktım. Yapıştırıp çektim. Zaten çok azdı pek bir şey farkettirmedi.
Sabah olunca göğsümü belirginleştiren siyah bir yarım atlet tarzında sporcu atletimi giydim. Altıma da mini olan kot, yırtık deseni olan şortumu giydim. Yine gri spor ayakkabımı giydim. Bugün koşu varmış. Dudağıma ruj sürmedim. Eyeliner yerine gri ve siyah tonlarında far sürdüm. Biraz allık derken makyajımı da bitirdim. kombin de bitti. Saçımı da salık dalgalı bıraktım. Ama okula gidince topuz yaparım diye düşündüm. Atletim yarım atlet olduğu için üzerime kırmızı siyah gömleğimi aldım önünü açık bıraktım. Yolda bir şey derler şimdi. Sonuçta Türkiye!
Odadan çıkmamla birlikte anneme haber vermem bir oldu;"Anne ben çıktım," dedikten sonra "Bu ne hal böyle! Başımıza yollu çıkacaksın yemin ederim." Dedi. Her şeyi abartıyordu ve giymekte haklıydım. Özgür haklarım vardı. Otobüs durağına gittim. Beş dakika kadar bekledikten sonra geldi.
Okula girdiğimde çoktan zil çalmıştı ve ben geç kalmayı başarmıştım. Lanet olsun. Okul paralı olmasa atılırdım cidden.
Sınıfın kapısını çaldım ve son giren olarak dikkatler üzerime çekildi.
"Çok geç kaldın Mine. Ders başlayalı yirmi dakika oldu. Bir daha olmasın," dedi hoca. Kafamı olumlu salladım.
Can'a baktığımda gözlerinin bacaklarımda olduğunu anladım. Ya yetmiyormuş gibi dikmiş beni izliyor.
Bakacak başka bir yer yoktu sanki. Soner de hem bacaklarıma bakıyor, hem de Can'a sırıtarak birşeyler diyordu. Bu kadar da abartmamak gerekirdi. Sanki çıplak geldim!
Deniz "Çok seksi olmuşsun. Bütün erkekler sana bakıyor," dediğinde sinirlerim gerilmişti. Sanki götümü açtım!
"Böyle giyinen başka yokmuş gibi konuşma Deniz," dedim.
"Ya var ama fiziğin çok güzel senin beğendim."
Bu da bana yürüyor sanki.
Gülümsedim. Fazla yüz astar istemektir sonuçta.
Ders çıkışı diğer ders olan koşu dersine girecektik. Sınıftan hiç çıkmamıştım. Deniz ve arkadaşı kantine gitse de ben camdan bahçeyi izledim. Buradaki insanlara pek de ısınamamıştım.
Koşu dersi olduğunda;
Hoca "Beykoz'u turlayacağız arkadaşlar. Riva'dan başlayıp civar köylere gideceğiz. Bir kaç köy gezip oksijeni tavan yaptıktan sonra okula döneceğiz arkadaşlar,"
Okul Beykoz'daydı ama merkezde değildi, Riva'daydı. Küçükken buraya hep denize girmeye gelirdik ailemle. Karadeniz'in hırçın sularında onlar yüzerken bende kumsaldan izlerdim.
Hava hafif rüzgarlıydı ama soğuk değildi.Sınıftakilerle birlikte bahçeye çıktık. Herkes düz sıra olurken hoca ikişerli sıralarda olmamızı istedi. O sırada üstümdeki gömleği çıkartıp belime sardım. Hava sıcaktı, saçımı at kuyruğu yaptım. Deniz ve Seda ileride ikişer sıra olmuşken yanımda ders sırasında sürekli parmak kaldıran ama Can gibi cool olan adını parmak kaldırmasından tanıdığım Can'ın yakın arkadaşı Ahmet midir nedir o vardı. Can gözükmüyordu. Arka tarafımda Soner olan pislik herif vardı. Arkalara baktığımda Can'ın benden arkada, bir kaç kişinin arkasında olduğunu gördüm. Yanında bir kız vardı sürekli yanaşıyordu. Merak ettim diyecektim ki onun nesini merak ediyim? Züppe.
"Mine, çok çekicisin."
Güney denen, Soner'in yanındaki bizim sınıftaki çocuğun demesiyle yüzümü buruştursam da sonuçta kötü bir şey demedi. Erkeklerin bana iltifat etmesini direk 'Sapıklık' a çekiyordum. Belki de haklıyım bilmiyorum. Teşekkür edip önüme döndüm.
Koşmaya başladığımızda Güney'in biraz geride kaldığını anladım. Soner'in yanına başka çocuk gelmişti. O bana sanki dayatmaya çalışırken gözlerim yine açıldı. Arkamı döndüm, bizim sınıftan o çocuk dibime yanaşmıştı. Sesli bir çığlık atmamla durdum.
"Ne yapıyorsun!?" Diye bağırdım. O sırada insanları ite kaka gelen biri gördüm. Can'dan başka kim olabilirdi?
"Lan fırsatçı Ferdi!" Deyip yine vurdu çocuğa. Hoca Ferdi denen çocuğun yanına giderken ben kenara çekildim. Can yanıma geldi.
"İyi misin," dedi. İnsan gibi bir şey demişti sonunda.
"İyiyim, sağol. He ama sen beni kendine çekmeye çalışıyorsan yanılıyorsun Can Bey!"
"Ya sana iyilik de yaramıyor kızım! Ben seni napayım be! Kız mı kalmadı başka?"
"He şunu da bil dünyada tek bir erkek kalsan sana dönüp bakmam bile!"
Sırıttı. "Göreceğiz," gibi bir şeyler mırıldandı. "Anlamadım?" Dedim.
"Evet diyorum, öyle."
Ferdi, hocanın kızıp diskalifiye edilmesiyle okula döndü. Ne sapık ruhlu bir okul!
Can denen pisliğin yanına yine o aynı kız geldi. Çok merak ediyordum. O kız kimdi acaba? Bana ters ters bakmaları vardı.
Bu konulardan uzaklaşıp koşmaya devam ettim. Kulaklığımı kulağıma takıp müziğin ritmine odaklandım derken gelmiştik bitiş noktasına. Bunun da dönüşü vardı daha!
Park gibi bir yerde dinlenmek üzere oturduk. Köylerin birisindeydik ama villalar vardı bu köyde. Baya güzeldi. Ama ben Çok yorulmuştum. 12.455 adım atmıştım. Saatim her zaman benimle birlikteydi.
Hikaye yenilendi arkadaşlar. Değişiklik yapıldı. Tekrar okumanız dileğiyle sizleri seviyorum 💕 30/06/2018 --- Düzenlenme Tarihi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Okulu
Novela JuvenilHayat tesadüflerle dolu bir yerdir. Kader diye bir şey vardır ve siz ne yaparsanız yapın kader sizi bulacaktır. Kaderiniz ya iyi gelişir ya kötü gelişir. Ya mutlu yaşarsın ya sefil... Bu kitap, Mine ve Can'ın hayatı. Bu kitap, acı ve tatlının buruk...