BÖLÜM 41 - BAGAJ

1K 58 61
                                    

(Medya: Can'ın Mine kaybolduğundan beri dinlediği favori şarkısıdır.)

Mine'nin Ağzından... ("Anne" demeden 1 saat 45 dk önce)

Artık nefes alamamaya başlamıştım. Burası o kadar dardı ki. Sanıyorsam eski bir arabadaydım. O kadar çok bunalmıştım ki sıcaktan kavrulmak üzereydim. Başım ağrımaya, midem bulanmaya başlamıştı.

Yaklaşık iki, iki buçuk saattir nefes almadan kapalı bagajdaydım. Eğer çıkarsam olacaklar çok kötü olurdu. Ama dayanamıyordum. Eski araba olduğu için en altta bir düğme vardı oraya bastırdım iyice hiç bir şey olmuyordu ama başka çarem yoktu sürekli baskı uyguluyordum çok zor yetişsem de başarmak istiyordum son gücümle bastırdım ardından Tık diye ses geldi. Sanırım açıldı. Başarmanın verdiği mutlulukla gülümsedim. Ellerimle yukarı doğru bagaj kaputunu kaldırdım. Etrafa baktım oralarda kimse yok gibiydi. Galiba herkes dağılmıştı. Benim bagaja girmem de kimsenin aklına gelmezdi zaten. Nereden bilebilirlerdi ki? Herkes kaçtı sanardı. Derin derin nefes çektim içime hazır kimse yokken biraz daha kaputu açık tutayım da nefes alayım diyecekken uzaktan sesler yakınlaşmaya başlayınca bir kaç kişinin bu tarafa doğru geldiğini farketmemle birlikte bagajın kapısını hemen üstüme kapadım. Ucuz atlattık!

Sesleri dinlemeye başladım. "Bu ne rezalettir yav? Kadın kaçacaksa bizi niye davet ettiler o kadar uzun yoldan geldik böyle şey mi olur anlamış değilim.."

"Her şeyi geçtim benzin parasına yazık oldu dimi Murat ya?"

"Bir daha gelmeyeceğim. Kızımızı bu adamın kardeşine verdik ama büyük hata yaptık! Ayıp ettiler bize yürü Semahat gidiyoruz!"

Herkes bir ağızdan tartışıyordu. Kim bilir nereden gelmişlerdi. Gidip aşirete kız verilirse biraz çok çekerler tabii...Siz hatayı baştan yapmışsınız. Ama bir yandan da seven neye katlanmaz ki? Gözü kör olur, hiç birşey görmez. O yüzden büyük konuşulmaması gerekir bu konularda.

İçimde deli düşünceler varken bir anda araba çalıştırma sesi duydum. Çalışan benim olduğum arabaydı!

************

Yaklaşık yarım saattir araba bir yere gidiyordu. Konuşmaları duyamıyordum yollar taşlıydı ve çok ses yapıyordu çünkü. İçimden dua ediyordum Allah'ım bana yardım ettiği için. Buradan kurtulmanın zor yönü bitti geriye kolay yanı kaldı. İl dışına çıksa o kadar şanslı olacaktım ki...tamamen kurtulabilirdim belkide bu adamlardan.

Ailemi, annemi, kardeşimi, Sevgilimi o kadar çok özledim ki...şuan yanımda olsalar bütün dünyalar benim olabilirdi. Kim bilir ne haldelerdir ben yokken ne yapıyorlardır. Beni özlemişler midir, Benim özlediğim kadar? Şu hayatta tek gerçek varlıklarım ailem benim. İyi ki varlar.

Aniden araba durdu. Sanırım gelen kişi gideceği yere ulaştı. Kapı çarpma sesi geldi bir kaç konuşma sesinden sonra da ses bitti. Sanırım gittiler arabanın yanından. Ama yinede 5-10 dakika burada durmam gerekiyordu. Herkesin gittiğinden emin olmak için.

Artık daha fazla nefessiz kalamayacağımı anladım. Oksijen o kadar azaldı ki başım dönmeye başladı nefes alamıyordum. Oksijen üretmeye çalışsam da olmuyordu bu küçücük yer kabusum olmuştu.

Tekrar o minik düğmeye bastım sertçe. Tık etti bagaj ve hafif doğruldum çok az aralayıp göz ucuyla baktım dışarıya. Bir sokağa benziyordu. Sanırım burası Mardin merkezdi. Sokakta biri görünmeyince bagajı daha çok açtım ve çıktım içinden. Bacaklarım uyuşmuş zor tutuyordu bedenimi. Bir saati aşkın süredir bu Allah'ın belası yerdeydim. Sakin olup derin bir nefes aldım ve yürümeye başladım, hatta koştum bu sokaktan uzaklaştım.

Büyük bir caddeye çıktım. Karşıda "Mardin Emlak" yazısını görünce anladım ki tahmin ettiğim yerdeydim. Çok ama çok korkuyordum cadde boyu hızlı hızlı yürümeye başladım her şey üstüme üstüme geliyordu sanki herkes başımda dönüyordu. Meydanda duran telefon kulübesini görünce yüzümde bir tebessüm oluştu. Hızla oraya ilerledim.

Telefonu tuşlamaya başladım. Elime aldım ve çalıyordu.

"Anne!"

"Alo? Kızım...? İnanamıyorum kızım sen misin!?"

"Anne benim kurtar beni buradan Anne!"

"Ne-ne neredesin! Söylesene kızım neredesin!?"

"Anne Mardindeyim. Büyük bir cad-"

Arkamdan sırtıma dayanan ve tetiği çekilen silahla irkilip kala kaldım.

"Mardin mi? Ne caddesi adres ver bana. Kızım orda mısın...kızım..Mine!?"

Ağzım açık kaldı bir şey diyemedim arkamdaki adama baktığımda gözüyle telefonu kapatmam gerektiğini işaret etti usulca koydum yerine.

"Yürü arabaya."

Kimse görmesin diye direk arkamda silahıyla duran bir adam mı desem yoksa annemin yüzüne kapatılan telefon mu bilemedim.

Bu adamların pisliklerin beni bulduğuna inanamıyorum. Bir yandan da kendi kafama tükürüyorum. Merkezin ortasında telefon kulübesindesin Mine! Doğal olarak seni bulabilirler. Saksıyı çalıştır biraz! Bazen gerçekten o kadar sersem oluyorum ki yaptığım şeyler akla sığmayacak kadar sinir bozucu oluyor. Tabi bu iş işten geçince.

Arabaya bindim iki adam daha vardı biri şoför diğerleri seri katil gibi bakıyorlardı ve bunlar kaçtığım yerde gördüğüm kişilerdi. Mafyadan ne beklersin! Anca silahına sığınsın.

Yüzüme doğru tutulan namlunun ucuna bakmaktan içimdeki korkuyu yenemiyordum. Bir adam yanımda diğeri ön koltuktaydı.

Ön koltuktaki adam "Güzelim buradan kaçacağını falan mı sandın sen?" Dedi.

Cevap vermedim bakmadım bile o tarafa.

"Bagaja binip buraya gelmek de akıllıcaymış ya."

Anlaşılan bagajdan çıkarken gördüler beni. Veya bagaja girmeden önce de beni gözetleyen vardı.

"Son duanı et. Mustafa Ağa'nın gelini kaçarsa kafasına sıkılır. Kaçmak ona ve ailesine hakarettir."

Gözlerim dönmüştü. Nasıl yani bu benim son günüm müydü? Gözlerimden bir damla yaş aktı, ölmekten korktuğum için değil sevdiklerimi görememektendi.

Tekrar o köye geri gittik. Yine silah başımda yürümeye başladım. Köy meydanına getirdiler beni. Karşıma yine o adam Mustafa âğa mıdır nedir o çıktı. Yanında oğlu Emre vardı. Benle evlenecek olup evlenemeyen.

"Sen bizim namusumuzu haysiyetimizi kirlettin. Bizden kaçtın. Bunun cezası nedir bilir misin?"

Gözlerimden yaş süzülerek kafamı sağa sola salladım. Çok korkuyordum çünkü artık yolun sonuna gelmiştim.

"Ölmeden önce bunu söylemenin zamanı geldi Mine hanım."

Neyi söylemenin? Ne diyordu bu adam?

"Hiç düşünmedin mi binlerce insan arasından niye seni kaçırdığımızı?"

Ağzım titreyerek "Hayır..." Dedim.

Sahiden de neden beni buldu, eve girdi ve kaçırdı? Oysa çok daha kolay olan dışarıda binlerce insan vardı?

"Mine ben senin annenin babandan önceki kocasıyım!"

Selam arkadaşlarr! Ben geldim öncelikle bu kadar geciktiğim için herkesten özür diliyorum. Hesabım kapandı ve çok zor aldım ve yine buradayım yeni bölümle sizlerle 🌸
Heyecan dorukta mı? Böyle bir şey bekliyor muydunuz? Devamını tahmin eden varmı? Tahminlerinizi yorumlara yazın...

+40 vote ve +30 yoruma yeni bölüm gelir. Sağlıcakla kalın musmustu günler dilerim sizleri çok seviyorum ❤️🌸

Yaz OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin