BÖLÜM 31- AYRILIK

3.5K 151 22
                                    

Merhaba arkadaşlar. Heyecanlı ve ponçik bölümler sizi bekleyecek. Medyayı dinleyin güzeldir. Keyifli okumalar...

Mine'nin Ağzından...

Kendimi berbat bir çöp yığını gibi hissederken, bir yandan da karın bölgem yırtılacak gibi ağrıyordu ki minnak bir bebek ölmüştü. Evet, ne kadar çok o bebeği istemesemde içimde bir burukluk oluşmuştu. O benim dikkatsizliğim yüzünden ölmüştü. Onun hiç bir günahı yoktu. Çok küçüktü. Hayata gelebilirdi belki de, ama minnacık beden yok olmuştu. Üstümden yük kalksada çok üzgündüm. O konu hakkında çok hassastım. Lanet hayat.

Sabah olduğunda dünkinden daha iyi hissetmemle aklıma birşey gelmişti. Bugün Yaz Okulundan eşyalarımızı toplayacaktık. Bu sene YGS yada LYS'ye çalışmamıştım. Can, bazı günler çalışıyordu ki 375 almıştı. Ben yaz okulunda çalıştığım için 412 almıştım. Kolay değildi ama nasıl bu kadar iyi aldığımı bilemiyordum. Can benden daha çok çalışmıştı ama sonuçlar ortadaydı. İkimizde aynı üniversiteye gidelim diye, Can belli bir miktarda para yatırıp benim gittiğim üniversiteye gidecekti. O üniversite de Muğla üniversitesiydi. Puanımız turizmciliğe yettiği için benim de hoşuma giden bir meslekti. Hava atmak gibi bir niyetim de yoktu.

Can odadan içeri girdiğinde neden burada olduğunu anlamamıştım. Ne zaman buraya gelmişti?

"Sen yeni mi geldin?" dediğim anda bana bakıp "Bir kaç saattir burdaydım. Senin uyanmanı bekledim." dedi. Çok iyi niyetliydi be!

Saate baktığımda 13.22'ydi. Ben kaç saattir uyuyordum? Kendimi kış uykusuna yatmış ayılar gibi hissetmiştim ki, ben o kadar çok uyumayı sevmiyordum. Hızlıca kalktım. "İstersen dinlen," dedi. Hayır, ben iyiydim. Bunu unutamazdım ama umrumda olan birşey vardı. O da karnımda ölen bebeğimdi. İlk defa, hiç birşey umrumda değil diyemiyordum.

"Ben iyiyim. Okula gidip eşyaları toplayalım. Eğer daha fazla yatarsam burada kafayı yiyeceğim."

"Peki, sen bilirsin."

Beş dakikalığına dışarı çıktırıp giyindim. Üstüme salaş bir bulüz giyip, altıma kot yırtık pantolon giydim. Makyaj yapmaya gücüm yoktu bile. Saçımı ev topuzu gibi apar topar toplayım evden çıktık.

Karnım adet sancısı gibi ağrıyordu. Zaten olmam gerekirdi. Ama olmamıştım. Kasıklarıma bıçak saplanırken, boncuk terleri döküyordum.

Can'ın arabasına binip yola koyulduk. Gerçekten Çatalca'dan beykoz uzaktı.

Radyoyu açtım. Taylor swift- Safe and sounds çıkmıştı. Gerçekten hoştu.

Yılmaz pisliğinden bir müddet olsa da kurtulmuştum. Ona bir gün gidip herşeyi anlatacaktım. Bebeğinin öldüğünü duyunca ne yapacak merak etmiştim. Velet.

Okula geldiğimizde Deniz koşarak bana sarıldı. "İyi misin gülüm?" diye söylediğinde "İyiyim, merak etme," dedim.

"Ya bütün gece, günlerdir seni düşündüm. Aklımdan çıkmadın. Bana herşeyi anlat!" dedikten sonra yüzümde tebessüm oluştu. Onla beraber yukarı gidip herşeyi anlattım. Bana bakıp "Oha!" dedi. Cidden çok şaşırmıştı.

Soner'de geldiğinde ayrıntıya girmeden anlattım. Sonra da "Tatlişim nerede?" dedi. Tatliş derken? Tatliş kimdi? Kime diyordu?

"Anlamadım?" dedim ve "Can'dan bahsediyordum," dedi. Can'a neden tatliş deme olanağında bulunmuştu? Neyin kafasıydı?

"Bahçede," deyip yalandan gülümsemem o gittiği gibi kayboldu. Ah ne kadar da samimi.

Denize baktım ve şu cümleleri söyledim.

"Artık okulda olmayacağız. Ama şunu bil ki, daima senle arkadaş, hatta kardeş kalacağım. Gittiğimiz üniversitede belki de daha mutlu oluruz. Sen, kardeşinle, ben de başka biriyle. Arada bir görüşmezsek bozulurum ama! Şunu unutma ki, kimse senin gibi iyi kalpli olmadı, olamaz."

Gözleri dolmuştu ve ağlamak için kendini zor tutuyordu. Bana bakıp sımsıkı sarıldı.

"Kesinlikle görüşeceğiz. Seni asla unutamam," dediğinde bende tebessüm ettim. Çok iyi bir kızdı, herşeye rağmen.

Bütün arkadaşlarımızla vedalaştıktan sonra valizimizi alıp arabaya tıktık. Can'la birlikte yola koyulduk. Gözlerimden yaş süzüldü. Bayadır burdaydım ve kötü şeyler olsa da güzel geçmişti. Başıma gelmeyen şey kalmamıştı. Ama olsundu.

Beni eve bırakıp evine gitti. Bugün 13 eylüldü. Ve yarın Muğla'ya gidecektik. Yeni, değişik bir hayat beni bekliyordu. Bu daha bitiş değil, başlangıçtı.

Eve girdiğimde bavulumu açıp okula giydiğim kıyafetlerimi çıkardım. Yerine güzel, seksi ve çekici elbiseler, kıyafetler ve bikinilerimi koymayı ihmal etmedim. Sonuçta orası Muğla'ydı. Tatil yeriydi.

Altımda birşey hissetmemle tuvalete koştum. Adet olduğumu anladığımda bir 'UF!' çektim. Sonra da iç çamaşırımı değiştirip pet taktım. Yanıma şimdilik iki paket alıp bavula koydum. Karnıma tekmeler atıyorlardı. Canım çok yanıyordu.

Odama Hira girdiğinde elindeki seksi, dantelli iç çamaşırları bana gösterip "Abla bunları da koy. Lazım olur," deyip sırıtmaya başladı. Bu kız nasıl bir pislik! Ehueheuhe. "Tamam," dedim, elinden alıp kırmızı dantelli iç çamaşırlarımı koydum.

Bir çanta dolusu makyaj malzemelerimi de kenara sıkıştırdım. Herşey hazır gibi görününce yatağa uzanıp biraz dinlendim. Ih lanet olasıca kasıklarım ağrıyordu. Ben kıvranırken, Annem gelip ağrı kesici verdi. Biraz yattıktan sonra oh daha iyi olmuştum. Telefonumu elime aldığım gibi Can aramaya başladı.

"Alo, canım hazırladın mı herşeyini?"

"Evet hazırım."

"Yarın sabah 06.00'da çıkıyoruz."

"Tamam. Hadi görüşürüz."

Telefonu kapattığımda zordan konuştuğumu anlamalıydı. Çünkü karnım ağrıyordu.

Akşam olduğunda erken yatıp uyumaya çalıştım. Bakalım beni orada neler bekliyordu? Trajedi? Macera? Yada aksiyon? Normal bir okul hayatım olmamıştı ve bu gidişle bilemiyordum. Güzel bir okul, yada tatilimsi okul, beni bekliyordu. Heyecan dorukta.

Bakalım neler olacak? Meraklanın biraz ehdjdjejfjf.

+28 vote ve +15 yoruma yeni bölüm gelir.

(Sınır olunca yeni bölüm gelmemesinin sebebi internetimin olmamasıdır.)

Sizi seviyorum






Yaz OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin