Medya: Yaz okulu
Öncelikle bugün ki Taksim olayından dolayı çok üzgünüm.. Hepsinin Allah belasını versin. Diyecek söz bulamıyorum.. Aslında Yeni bölüm gelmeyecekti ama sizi bekletmek istemedim. Keyifli okumalar. Keyfiniz varsa tabii. :(😞 #Terörülanetliyoruz #Taksim #2016
---------------------------------------------------------
Arkamı dönüp Can'a baktığımda son sözüm şu oldu;
"Seninle özgürlüğü değil hep mahkumları oynamışız, Biz sadece kendimizi kandırmışız Can... Gelme sakın peşimden,"
Tekrar önüme döndüğümde Deniz'in ağladığını gördüm. Bir iç çektikten sonra bavulumu sürükleyip, yola koyuldum. Belki de her şey Can'ın yüzündendi. Zaten öyle ki benim sinirlerimi alt üst etmeyi başarmıştı. Psikolojim bozuk gibi hissediyordum. Sanki taş yutmuşum gibi yutkunmakta zorluk çekiyordum. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum.
Taksi çağırıp bindiğimde adama saçma sapan şarkı çalan radyoyu kapasını istedim. Aldım telefonu elime, taktım kulaklığımı. Açtım 'Sancak- Gözümden düştüğün an' adlı şarkıyı. Kafamı cama yasladım ve şarkıyı dinlemeye başladım. Sanki kapılmış gibiydim. Bu kadar çok duygulu şarkı olur mu? Gerçekten harikaydı. Tam beni anlatıyordu. Şarkı dediğin böyle olur bana göre.(Medyada şarkı vardır. Not: Şarkıyı okurken dinlerseniz kesinlikle daha hoş olacaktır.)
Evimin önüne geldiğimde kapıyı çaldım. Annem açınca bana bakakaldı. Ben bir yandan ağlıyordum, bir yandan da anneme sımsıkı sarılıyordum. Aşk acısı mı çekiyordum? Sanmıyorum.
Annem "Ne oldu kızım, ne bu hal, niye geldin?" dediğinde hızlı adımlarla odama çıkıp kapıyı kapattım. Artık bıkmıştım. Herkesten ve herşeyden. Can benim için nefret listeme girmişti. Bana sürekli kötü davranıyordu ve ben bundan oldukça rahatsız olmuştum. Lanet olsun böyle hayata.
Yatağıma attığımda kendimi, telefonuma bakıyordum. Mesaj beklermiş gibi bakıyordum, hala sevsem de yanlış yapıyordum. Ama şunu bilen bilsin ki aşık olmuştum.
Can'ın ağzından anlatım....
Nasıl gider anlam veremiyordum. Onu çok seviyordum ve o sözü dalga geçercesine söylemiştim. Çok alıngan biriydi. Narin ve kırılgan yapısı vardı. Öyle bir tepki vereceği aklımın ucundan bile geçmiyordu. Bende aptaldım. Söylemez olaydım! Onu sevmeye başlamıştım ve çok iyi geliyordu bana.
Soner'i yanıma çağırdım. Kafamı dağıtmam lazımdı. Kendimi çamaşır makinesinden çıkmış buruşuk çamaşır gibi hissediyordum. Blue Bar'a gidecektim. Soner yanıma geldiğinde "Kanka biliyorum, üzgünsün ama böyle yerlere gitmemelisin," dediğinde ona bakmadan "Kes sesini," diyerek çıkıştım. Yürümeye başladığımızda siyah Porshe'min yanına geldik.
Arabaya binip geldiğimizde Blue Bar'ın otoparkına parkettim. Oldukça büyük bir bardı. İçerden çok ses geliyordu. İçeri girdiğimizde başım dönmeye başladı. Gerçekten kafam yerinde değildi. Barmenin yanına geldiğimizde " Viski ver," dedim. Soner'de viski almıştı. Büyük bir bardakla önüme geldiğinde bir dikişte bitirdim.
Barmen "Yavaş abi, kafa yapar," deyince Soner'de onayladı. "Siktir et," dediğimde ikinci kadehi istemeyip direk şişeyi aldım.
Soner elimden çekmeye çalışırken "Saçmalama Can, bırak şunu!" dedi. Bende elini iterek " Siktir git Soner," dedim öfke içinde. Ağlamak istiyorum ama olmuyor. Kendimi çok kötü hissediyordum. O anda dilim kopsaydı ki, söylemeseydim. Allah belamı versin benim!
Kendimi sarhoş gibi hissettiğimde, geniş bir koltuğa yayıldım. Yanıma bir kız geldi.
"Selam canım," dediğinde gözlerimi ona devirdim. Hiç birşey demeden kucağıma oturduğunda ise elimle belini sardım. Kimse iyi gelmiyordu bana. Mine kadar kimse bana iyi gelmiyordu. Sırılsıklam aşıktım resmen. Kahrolsun! Kızın belini bırakıp kucağımdan ittirdim. Bana şaşkın bir şekilde bakıp uzaklaştı. Orospu işte.
"Kanka keşke öyle demeseydin. Kız sonuna kadar haklı yani."
"Sende başlama Soner...o an sinirle dedim işte. Bende farkındayım aptallık ettiğimin."
Soner tuvalete gitti ve sonra yanıma geldiğinde "Gidelim artık," dedi. Evet, gidecektim ama okula değil. Mine'nin evine.
Soner'e yüklendikten sonra arabaya gittik. Bu halimle süremezdim.
"Mine'nin evine gidiyoruz," dediğimde "Bu halinle mi? Saçmalamayı kes," dedi. Sinirlendim ve bağırarak "Lan sana ne dediysem onu yap!" dedim. Çok fazla bağırmıştım ki barın oradaki bekçiler bile bize bakmıştı. Zor olsada kafasını sallayıp Mine'nin evinin önüne geldik. Adresini önceden Deniz'den almıştım.
Arabanın kapısını kapatıp evin önüne geçtim. Bağırmaya başladım. "Minee!! Buraya gel hemen!" dedim. O kadar çok bağırmıştım ki karşı evdeki biri camdan baktı. Umrumda değildi. Tekrardan ise "Seni bekliyorum, lanet olsun!" diye bağırdım.
Mine camdan baktığında "Tamam, bağırma! Rezil ediyorsun bizi," dediğinde onu bekledim. Aşağıya indiğinde "Ne söyleyeceksin? Söyleyecek birşeyin kaldı mı?" dediğinde onu kolundan tuttum ve evin arka tarafına götürdüm.
Konuşmaya başladım "Mine ben seni çok seviyorum anlamıyorsun. Aptallık ettim işte, öyle tepki vereceğini bilemedim. Bırakma beni.." dediğimde onun konuşmasını bekledim.
"Sen sadece kalbimin değil acılarımıda kalbime yazansın, Sen beni benden alıp bir boşluğa atansın. Nefret ediyorum senden, Nefret ediyorum seni sevdiğim için bu acılı kalbimden!" dediğinde kalkıp gitti.
Bu muydu yani? Değerim yokmuydu hiç? Herşey bu kadar basit miydi?
Kapının oraya gittim ve içeri doğru bağırdım "Ben seni seviyorum, ve burdan biryere gitmeyeceğim ulan!" diye bağırdım. Bahçelerinde olan sandalyeyi kapının önüne çektim ve oturdum. Bacaklarımı kendime çektim, başımı yasladım. Soner'e bakmadan da "Sen git, ben bu gece buradayım," dedim.
"Olmaz öyle şey, gel hadi," dediğinde de bağırarak "Git dedim sana!" diyerek öfkelendim. Anahtarımı ona doğru atıp arabaya bindi. Sessizce uzaklaştı. Anlaşılan bu gece seni bekleyeceğim burada Mine Güntekin.!
Merhaba arkadaşlaaar. Vote ve yorum yapmayı unutmayın. Özellikle düşüncelerinizi merak ediyorum... O yüzden yorum ve vote verirseniz çooook memnun olurum. Medyadaki şarkıyı dinlemeyi unutmayın. Bir "Sancak" hastası olarak size sesleniyorum... Her neyse sizi çoooook seviyorum. Umarım yorum ve voteleriniz çok olur :))) kendinize iyi bakın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Okulu
Teen FictionHayat tesadüflerle dolu bir yerdir. Kader diye bir şey vardır ve siz ne yaparsanız yapın kader sizi bulacaktır. Kaderiniz ya iyi gelişir ya kötü gelişir. Ya mutlu yaşarsın ya sefil... Bu kitap, Mine ve Can'ın hayatı. Bu kitap, acı ve tatlının buruk...