Merhaba arkadaslar.. Medyaya bakmayı unutmayın. Sancak seveni çok olduğu için bu sefer de koyayım dedim. Nakarat yeri Can'ı anlatıyor. Orayı Can'a özel gibi yaptım. Hem okuyun, hem dinleyin. Sizi seviyorum..
Bütün gece onu beklemeye hazırdım. Hiç bir yere gitmeden sadece onu bekleyecektim. Beni affetmesi için ne yapabilirdim? Neden böyle uyuz bir kızdı? Lanet olsun!
Aklımda binlerce soru kafamı kurcalıyorken, sandalyede dizlerimi kendime çekip, oturmuş vaziyette uykum gelmeye başlamıştı. Telefonumu çıkarıp saate baktığımda 02.41'di. Her yer sessiz, çıt çıkmıyordu. Ben ve serseri kaldırımlar dışında, evin orada hiç bir aptal yoktu. Kendimi yanlız hissederken evin içerisindeki ışıkların söndüğünü gördüm. Beni hiç siklemiyordu.
Onun sevdiği gibi Sancak şarkısı açtım. Kafamı geriye yaslayıp dinlemeye başladım. Lanet olsun ki beni anlatıyordu. (Medya)
Mine'nin ağzından...
Onu düşünüyordum. Aşağıda ne yapıyordu? Amacı neydi? Orada durmakla eline birşey geçecek sanıyordu ki, öyle olmayacaktı. Beni hiç üzmediği kadar üzmüştü. Bu kez kimin yüzünden?
Işıkları söndürmüştüm. Ağlamıştım, hemde çok. Bana yazık değil miydi? Hep onun istedikleri olmaktan bıkmıştım. Belki de bu ikimiz için de daha iyi oldu. Buralardan çekip gidecektim. Hemde hemen. Biraz kafamı dinlemem lazımdı. Buralar bana çok fazlaydı be! Beni sevdiği her halinden belli oluyordu.
*******************************
Sabah olunca ilk işim camdan bakmak oldu. Hala orada iki büklüm uyuya kalmıştı. Aniden odamın kapısı açılınca içeriye annem girdi. "Mine, yazık değil mi çocuğa? Barışın hadi artık," deyince anneme kafamı sağa ve sola salladım. "Asla!" dedikten sonra odadan çıktım. Evin kapısını açtıktan sonra Can'a baktım. O da aniden gözlerini açmaya başlayınca "Git buradan," dedim. Bana baktı ve sırıttı. Anlam veremeden ona baktım. Neden sırıtıyordu bu? "Hayır, gidemem. Sana bağlıyım ben unuttun mu?" dedi. konuşması hiç hoş değildi. Ama birbirimizi bırakmayacağımıza söz vermiştik.
"Anla beni, sevemem ki şimdi seni ben!" dediğimde "Sevmek zor ama deneyelim," dedi. Artık çok geçti. Kaç kere denemiştik olmuyordu işte. Benim de içim acıyordu, yanıyordu ama olmuyordu olamazdı. Can Solmaz'la olamıyordu.
"Git buradan Can, boşuna bekleme. Zaten seni sevmek büyük bir günahtı," deyip kapıyı yüzüne kapadım. Gözlerimi sımsıkı kapayıp gözümden yaş akmasını engellemeye çalıştım, olmadı. Her zamanki gibi akıp gitti.
Çok ama çok kötüydüm. Odama döndüğümde yatağın kenarına sıkışmış olan fotoğrafı aldım. Can ve benim ilk fotoğrafımdı. Yaz okulunun başlarındayken. Fotoğrafa gözyaşı damladığında, komidinde duran çakmağı alıp yaktım. O tutuşurken içim yanıyordu sanki. Alev alev yanıyordu.
Dolabımdaki elbiseleri ve kıyafetlerimi alıp, büyük bavuluma koydum. Belki iyi gelirdi Izmir'in ışıkları...
Aceleyle herşeyimi toparlayıp bavulumu kapının önüne çıkardım. "Anne, sadece zaman verin bana. Dinlenmek istiyorum," dedikten sonra onlarda onayladı. "Oraya gelince haber veriyorsun bana ama," deyip yollattılar beni. Iyi gelecekti. Umarım...
Can çoktan kapının önünden gitmişti. Artık onu unutacaktım. Evimizin önüne otogara götüren servis gelince bindim. Cam kıyına başımı yaslayıp dayadım. Yarım saat geçtikten sonra otogara geldim. Büyük otobüslere bindim. Hiç bir şey umrumda değildi artık. Bir süre de olsa teyzemde kalacaktım.
Şu aşk acılı müziklerden kurtulup daha neşelileri açtım. Cidden unutmaya çalışırken daha çok hatırlatıyordu bu lanet olası müzikler. Uzun bir yolculuğun sonunda Izmir'e ayak basmıştım. Gerçekten çok özlemişim. En son 4 sene önce gelmiştim Izmir'e. Teyzemler ve dayımlar burada oturuyordu. Ben küçükken - 5,6 yaşlarına kadar- Burada yaşıyormuşum. Ama Istanbul'a dönmüşüz. 2 sene Izmir'de kalmışız.
Saat 19.35 olmuştu. Ben de teyzemlere ulaşmıştım. Kapıyı açtıklarında "Ooo hoşgeldin Minecim," diyen teyzem, çok mutlu olmuştu. Içim paramparça olsa da mutlu olmaya çalışıyordum. Buna ihtiyacım vardı. Arkadan küçük kuzenim koşarak gelip sarıldı bana. Eniştem de mutlu görünüyordu. Ama benim için asıl kişi Berkcan'dı. Onla çok iyi anlaşabilen bir kuzendik. Benden bir yaş küçüktü ama çok iyi birisiydi.
Az da olsa yanımda beni güldüren insanlar vardı. Sizi güldürebilen insanların değerini bilin. Sonra pişman olmassınız.
Arkadaslar bölüm sonu. Insallah begenmissinizdir. Medyadaki sarkıyı dinlemeyi unutmayin. Sizi cooook seviyorum, öpüldünüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Okulu
Teen FictionHayat tesadüflerle dolu bir yerdir. Kader diye bir şey vardır ve siz ne yaparsanız yapın kader sizi bulacaktır. Kaderiniz ya iyi gelişir ya kötü gelişir. Ya mutlu yaşarsın ya sefil... Bu kitap, Mine ve Can'ın hayatı. Bu kitap, acı ve tatlının buruk...