Dudaklarımın arasına aldığım sigaradan derin bir nefes alırken yandaki duşakabinden su sesleri geliyordu.
Doruk'u bol bol öptükten sonra o duşa girmişti. Ben de ona giyecek bir şeyler ayarlayıp o adamın giydirdiği çamaşırdan farksız şeylerin hepsini çöpe atmıştım.
Şimdi ise klozetin kapağının üstünde oturmuş, dakikalardır onun yıkanmasını bekliyordum. Duş alması uzun sürüyordu.
Duşakabinin sürgülü kapısı aralandı. "Yamaç havlu verir misin?"
Ayağa kalkıp onun için getirdiğim havluyu aldım ve ona bakmadan eline uzattım. Doruk hızla aldı ve ben yerime geçip yeni bir sigara yakarken havluyu beline bağlamış bir halde çıktı duşakabinden.
Göz ucuyla bir saniye yer yer kızarmış vücuduna baktım, her duş aldığında bedenini sert yıkadığı için midir bilmem ama bedeni kızarıyordu.
Gözlerimi rastgele bir yere kilitledim.
Doruk bana bir bakış atıp onun için bıraktığım giysileri giyinmeye başladı. Benim ona bakmayacağımı bildiği için rahattı, güveniyordu bana.
Saniyeler sonra tekrardan "Yamaç..." Dediğinde "Hm?" Dedim ona bakmadan.
"Bu düşüyor." Ona baktığımda neyin düştüğünü anlamıştım. Giymesi için burada duş aldığım zaman kullandığım baksırımı vermiştim. Bir başkasının baksırını giymek kulağa hoş gelmeyebilir, fakat insan zorunda olunca bu çok normal geliyor.
Doruk baksırın ona bol gelen bel kısmını düşmesin diye tutmuş, beline sabitlemeye çalışıyordu.
Sigaramı dudaklarımın arasına sabitleyip ayağa kalktım. Doruk'u çıplak belinden tutup sırtını kendime çevirdiğimde bana sessizce izin verdi ama ben arkasına geçtiğimde soluk alışverişleri hızlanmıştı.
Her zaman cebimde olan çakıyı çıkarıp baksırın lastik kısmına bir kesik attım. Dudaklarım arasındaki sigara düşecek gibi olunca onu parmaklarım arasına aldım ama ucu Doruk'a değmesin diye tekrar dudaklarıma sabitledim.
Lastiği biraz sıkarak ucuna küçük bir düğüm attığımda bacak kısımları bol bile olsa beli düşmeyecek şekilde olmuştu. Sabah gider onun bedenine göre olanlardan alırdım. Şimdilik biraz param vardı.
"Yamaç..." Doruk ismimi mırıldanınca başımı kaldırdım. Aynadaki yansımamıza baktım. Doruk dudaklarında tatlı bir gülümseme varken beni izliyordu.
Belindeki elimi çekmeden ona eğildim ve o beni izlerken omuzundaki yanık izine dudaklarımı bastırdım. İrkildi bu hareketimle.
Birkaç saniye dudaklarımı bastırdım ve geri çekildim. Onun aynadaki yansımasına bakarak sigaramdan derin bir nefes çektim, dumanı dışarı üfledim. Gözlerim kısıldı dumanla. "Hm?"
Aynaya sırtını çevirerek bana çevirdi bedenini. Gözlerim saniyelik olarak kendime değindi, ardından karşımdaki benden kısa olan çocuğa baktım.
Doruk bir şey demek yerine sigaramı aldı parmaklarım arasından. Kendi dudaklarına götürüp bir nefes çekti. Dumanı üfledikten sonra tekrar bana baktı ve sigara izmaritini söndürüp, banyo çöpüne attı.
"Çok acı bu." Dedi sigarayı kast ederek.
"Tütün ya ondandır." Dedim onu izlerken.
O da bana baktığında dudaklarında huzurlu bir gülümseme vardı.
"Ayaklarına krem sürelim." Dedim dolaplara ilerleyip. Doruk sadece başını salladı. Dolapları biraz karıştırıp daha önce de benim kullandığım kremi aldım. O da o sırada üzerini giyinmişti.