"Benden daha mı iyi?"
Pamir'in gözleri yuvarlarından çıkmak ister gibi büyürken Doruk'u bıraktı. Doruk bir eliyle boğazını tutup yere çöktü ve nefes almaya çalıştı. Kıpkırmızı olmuştu.
"Yamaç git!" Diye bağırdı zorlukla. Bana bir şey olmasından korktuğu aşikârdı.
Pamir, Doruk'un bileklerinden tutmuştu. Yerden kalkmasına izin vermiyordu.
"Orospu çocuğu..." diye mırıldandım elimdeki silahın namlusunu Pamir'e tutarak.
"Eğer yaparsan..." gözlerim eline kaydı. Ben odaya girdiğim saniye belinden bir tabanca çıkarmıştı. Tabancanın namlusunu tek eliyle tuttuğu Doruk'a tuttu. "Gebertirim."
"Yamaç yapmaz yalan söylü-" Pamir, Doruk'a bir tekme atarak susturdu.
Onu vurduğum saniye o da Doruk'u öldürürdü. Silahını bana çevirmeye cesaret edemiyordu çünkü silah Doruk'tan uzaklaştığı saniye Pamir'in beynini dağıtacaktım.
Yavaş bir adım attığımda Pamir "Yerinde dur!" Demiş, Doruk'a tekrardan bir tekme atmıştı.
"Vurma lan!" Diye bağırdım öfkeyle.
Düşünüyor, ne yapmam gerektiğini anlamaya çalışıyordum. Pamir'in eli tetiğin üzerindeydi. Elini belki iki santim kendine çekse Doruk'un hayatı o mermiyle son bulacaktı.
Taner kapıda bizi bekliyordu. Pamir'i öldürdükten sonra Taner'in bir arkadaşının yardımıyla yurt dışına kaçacaktık. Yunanistan'a. Buraya gelirken ayarlamıştı Taner bunları. Zaten uzun zamandır bu konu ikimizinde aklında olduğu için ayarlamak zor olmamıştı. Pamir ölürse Pamir'den saklanarak gitmek zorunda da kalmayacaktık.
Aklımı kurcalayan bir diğer şey ise bu koca evin etrafında neden sadece üç tane koruma olduğuydu. Sadece üç kişinin olması işime gelmişti ama her an her yerden biri çıkabilirmiş gibi hissediyordum.
"Beni buna mı tercih ettin?" Pamir'in Doruk'a sorduğu soruyla tekrardan tüm dikkatimi onlara verdim. Pamir tiksinir gözlerle beni süzüyordu.
"Çok beğendin herhalde moruk." Dedim beni uzun uzun süzmesini ima ederek.
Doruk bileklerini kavrayan elden kurtulmaya çalıştı. "Yamaç senden çok daha iyi!" Dedi ardından öfke dolu bir sesle.
Gözlerim onun üzerinde gezdi. Güzel yavrumun yüzünde morluklar, boynunda parmak izleri, dudaklarında kendi kanı vardı. Onu hemen kurtarmalıydım...
"Daha iyiymiş," diyerek güldü Pamir. "Şu gözlere bak," sarı renkte olan gözleri benim kahverenginin en koyu tonu olan gözlerimde gezdi. "İğrenç."
"Senin kıllı götün iğrenç orospu çocuğu!" Diye bağırıp üzerine doğru bir adım atmıştım ki Doruk'a tekrardan bir tekme attığında durdum.
Yutkundum. Boynum terlemişti.
"Sokaklarda nasıl hayatta kalıyorsun? Götünü siktirerek mi?"
Şu an ki stresime rağmen dudaklarımda yalandan bir kıvrılma oluştu. "Herkesi kendinle karıştırma ihtiyar. Başkasının altına yatarak iş yapmak sana hayran olan fahişelerin, sen ve senin gibi olanların işi."
Dişlerini sıktı. "Doruk daha düne kadar fahişeden daha beterdi." Duraksadım. "Kendinden yaşça büyük adamların altında zevkten titriyordu, onu kurtarmam için bana yalvarıyordu. Tam bir fahişe gibi her gece başka birinin altındaydı. Yaşlı adamlar onun üzerinde terliyordu..." Beni sinirlendirmek için söylüyordu bunları.
Gözlerim Doruk'a kaydı. Doruk gözlerini yere kilitlemişti, güzel gözlerinden yaşlar akıyor yere damlıyordu. Utanıyordu, sanki bir hata yapmış gibi utanıyordu.