Kaşığıma aldığım pilavı ağzıma atıp hızlı hareketlerle çiğnedim. Pamir denen herifin yerimizi bilmiyor oluşu içimi rahatlatmışken üstüne Doruk'la öpüşmüş olmamız ayrıca keyfimi yerine getirmişti.
Göz ucuyla Doruk'a baktığımda onun da yemeğini yediğini gördüm. Biraz düşünceli gözüküyordu. Ona baktığımı bana fark edince bana baktı ama hemen önüne döndü. Utanıyordu.
Sırıtıp önüme dönmüştüm ki bize garip gözlerle bakan Aras'ı fark ettim. "Ne bakıyo'n yarram?" Dedim ters ters.
"Siz şimdi gay misiniz?" Diye sordu anlam veremiyormuş gibi.
"He gülüm, beğenemedin mi?" Dedim sabah onun dediği şekilde. İsmini sesli söylediğimde bana gülüm demişti salak.
"Nasıl ya?" Dedi ilk defa görmüş gibi.
Ardından yanında bizi izleyen Taner'e baktı. "Abi sen de mi öylesin?"Taner gözlerini büyüttü. "Yok kardeşim, ben sadece iki bacaklılarla ilgileniyorum."
Aras rahatlamış gibi oldu ve tekrar bize baktı. "Sen şimdi sadece erkeklerden mi hoşlanıyorsun?" Dedi bu sefer bana.
"Niye soruyorsun, talip misin bana?"
Suratını buruşturdu. "Mal mal konuşma."
"Aynen, sadece erkekler." Ardından durup beni ilgiyle izleyen Doruk'a baktım. "Pardon, sadece Doruk." Diye düzelttim kendimi.
Doruk duraksadı. Ardından gülümseyip gözlerini kaçırdı.
"Olmayan evin yanıyor Yamaç." Dedi Aras sırıtarak.
"Ne?" Dedim dediğinden hiçbir şey anlamadığım için.
"Yani yanmışsın, bitmişsin." Dedi imayla.
Aşık olduğumu ima ediyordu. Gözlerim önümdeki tabaklara kayarken dudaklarımda buruk bir gülümseme oluştu.
"Ohoo abi aşık olmuş bu." Dedi Aras Taner'e dönüp eliyle beni işaret ederek.
Göz ucuyla Doruk'a baktığımda o sanki bu konuşmayı duymuyormuş gibi ifadesiz bir şekilde yemeğini yiyordu. İstemeden de olsa duraksadım. Hoşuna gitmemiş miydi bunları konuşmaları? Ben mi her tepkisinden fazla anlam çıkarıyordum acaba diye düşündüm.
"Reis top musun niye çatalı pilavla yiyo'n?" Diye sordu Aras. Bunun da çenesi ne düşükmüş.
"Çatalı pilavla mı yiyorum?" Dedi Doruk ve başını kaldırıp ona baktı. Doruk diyince Aras'ın yanlış söylediğini fark etmiştim.
Taner ve Doruk sesli bir şekilde gülerken Aras mal gibi kalmıştı. "E ne dedim ben şimdi?" Dedi hâlâ anlamayarak.
"Amına koyduğum sen hiç pilavla çatal yiyeni gördün mü?" Dediğimde bana baktı ve ardından yeni anlamış gibi kaşlarını kaldırdı.
Doruk'un yüzünde koca bir gülümseme varken bana baktı. Gözlerini çekmeden elleri kaldırdı ve yanaklarıma koydu. Dudaklarımın iki ucuna parmaklarını koyduğunda kaşlarımı çattım. Dudaklarımın kenarlarını yukarı çekti. "Gülsene." Dedi ardından.
Güleyim diye yapıyordu. Bir kolumu omuzuna atıp onu kendime çektim ve yanağını öptüm. "Sen gül, ben de gülerim."
"Az önce gülmedin ama."
Gözlerimle Aras'ı işaret ettim. "Bu piç sinirlendiriyor beni." Aras başını kaldırıp bana baktı ve sabır çekerek yemeğine döndü.
Tabii konunun Aras'la bir alakası yoktu. Az önce aşktan bahsettiklerinde Doruk'un bu kadar sessiz ve ifadesiz kalmış olmasıydı keyfimi kaçıran. Hoşuna gitseydi en azından hafifte olsa bir gülümserdi.