30- Noktadan önceki virgül

4.2K 366 89
                                    

!UYARI: Rahatsız edici sahneler bulunmaktadır. Lütfen bunun bilincinde olarak okuyun.

Gözlerimi açalı dakikalar olmuştu, fakat hâlâ yataktan kalkmamıştım. Kalksam da yapacak bir şeyim yoktu zaten, daha Taner de Doruk da uyuyordu.

Gözlerim uyuyan çocuğun yüzünden ayrılmazken derin bir nefes verdim. Dün insanlara olan öfkemi Doruk'a gösterdiğim için içim pek rahat değildi, nedense bana acıyacakmış gibi hissediyordum. Birilerinin bana acımasından her zaman nefret etmiştim. O kişi Doruk olursa daha çok rahatsız olurdum hatta, sonuçta sevdiğim çocuğun bana acımasını istemiyordum.

Bir elimi kaldırıp saçlarının üzerine koydum. Parmaklarımı gezdirdim kahverengi tutamlarda. Bu uzun saçlarla önünü nasıl görüyordu?

Güzel yüzünü izlerken kalbimde ince bir sızı hissettim.

Doruk'un bana acıması sinirlerimi bozarken ona bu kadar acımam adaletsizlikti. Ama kim benim yerimde olsa ona acırdı. En azından ben bir süre sonra düzenimi kurmuş, kendi başımın çaresine bakmaya başlamıştım, ama o...

Pamir orospusunun söylediklerinden en çok canımı sıkan şeylerden biri de Doruk'un ölmek için o adama yalvarmış olmasıydı. Kendi canını bile almasına izin vermeyen biriyle yaşamıştı kaç yıl.

Uzanıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım, birkaç saniye öpüp geri çekildim. Ardından yatakta doğrulup ayağa kalktım. Yorganı boynuna kadar örttüm ama belki boğulur diye omuzlarına indirdim.

Yavaş adımlarla banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkadım. Dün gece dağınık bıraktığımız mutfağa geçip kazağımın kollarını yukarı çektim. Dağınık mutfağı temizlemeye başladım.

Bu evde kalıp hiçbir şey yapmadan oturamazdım. Taner böyle şeyleri umursamasa bile gönlümü rahat tutmak için bir şeyler yapmalıydım.

Zaten Doruk'u burada tek bırakıp çalışmaya gidemiyordum, en azından boş durmazdım.

Bir saat kadar bok götüren tezgahı temizleyip, bulaşıkları yıkadım.

"Ooo Yamaç," Taner'in boğuk sesiyle kapıya doğru baktım. "Sabah sabah ne gerek vardı? Sonra Aras'a kilitlerdik."

Önüme dönüp son tabağı da duruladım. "Uyanmanızı beklerken hallettim işte."

Taner duvara yaslandı. "E eline sağlık." Dedi temiz mutfağa bakıp. "Bir çay koyalım da kahvaltı yapalım." Diyerek çaydanlığı aldığında elinden aldım.

"Git önce elini yüzünü yıka." Dedim çapaklı gözlerine bakıp.

Gözlerini kırpıştırıp enseme vurdu. "Senin boktan bile tiksinmemen lazım, ne bu haller?" Sırıtarak omuz silktiğim de başını olumsuzca sallayıp banyoya adımladı.

Ben de çay koydum ve salona döndüm. Etrafa saçılan birkaç yastığı yerlerine koyup koltuklardan birine oturdum.

Taner ıslak ellerini gri eşofmanına sürerek karşıma geçip oturdu. "Seninki uyanmadı mı?" Diye sorduğunda cıkladım.

"Uyuyor."

Birkaç saniye yüzüme baktı. "Sen şimdi aşık mısın bu çocuğa?"

Birden gelen soruyla irkildim. "Ne alaka lan?"

Dudaklarını büzüp omuz silkti. "Ne bileyim, çok aşık gibisin."

Cevap vermek yerine gözlerimi odada gezdirdim.

"Utandın mı puşt?" Dedi pis pis gülerek.

Tekrar ona baktım. "Senden mi utanacağım amına koyayım?"

SERSERİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin