Yazardan...
"Bırak beni bırak!" Doruk arabanın içinde kurtulmak için her yolu deniyor, çıplak ayaklarıyla önüne gelene tekme savuruyordu. Kapılar kilitli diye camlara tekme atıyor, camları kırmaya çalışıyordu. Adamlardan birinin elini ısırmış, birinin kasıklarına sert bir tekme atmış, diğerinin burnunu tekmesiyle kanatmıştı. Elinden geleni yapıyordu kurtulmak için.
Çünkü Yamaç ne kadar anladıysa Doruk da o kadar anlamıştı bu gecenin anlamını. Her şeyin bittiği gece bu gece olacaktı. Yamaç'ın güvenilir hisleri bunu doğrulamıştı. Yamaç ve Pamir arasındaki savaş sonucuna ulaşacaktı bu gece. Birisi ölecekti.
Doruk deli gibi korkuyordu. Elleri ayakları buz kesmişti korkudan. Korkmasının sebebi şu an bir canavarın yanına gidiyor olması değildi. Yamaç'ın da buraya gelecek olmasıydı. Yamaç'a bir şey olmasından deli gibi korkuyordu. Eğer kendi yüzünden Yamaç zarar görürse vicdanı bunu kaldırmazdı. Sevdiği adamın kendisi yüzünden toprak altına girebilme ihtimalini düşünmek bile korkudan nefessiz kalmasını sağlıyordu.
"Rahat dur lan!" Diye bağırdı ellerini tutan adam.
Doruk başını oynatarak ağzını sıkıca kapatmış elden kurtulmaya çalıştı. Nefes alamıyordu.
"Geldik, az kaldı." Doruk'un içindeki korku daha da büyüdü şoför koltuğundaki adamın dedikleriyle.
Doruk ne kadar çabalarsa çabalasın kurtulamamıştı onu tutan bedenlerden. Arabadan fırlatılırcasına atılırken kolunu tutan adamın kasıklarına vurdu. Yumrukları Yamaç'ın ki kadar güçlü olmadığı için yüz gibi bir yere vurmanın işe yaramayacağını biliyordu. Hassas bir noktaya vurması gerekiyordu.
Adam acıyla inlerken Doruk'un kolunu daha da sıkmış, tırnaklarını batırmıştı oğlanın tenine.
"Doruk!"
Bahçede yankılanan öfkeli sesle Doruk'un nefesi kesildi. Korkuyla başını kaldırdı. Ona doğru büyük adımlarla gelen adamı gördüğünde aceleyle kaçmaya çalışmıştı ama onu tutan adam yüzünden imkansızdı bu.
Dolan gözleriyle baktı onu tutan adama. Kısık bir sesle "Yalvarırım izin ver gideyim, öldürecek yoksa beni." Dedi adama yalvaran gözlerle bakarken.
Adam "İşi yapıyorum çocuk, öyle bir şansım yok." Dedi ve onu sarsarak büyük villaya doğru yürütmeye çalıştı. Ama Doruk çıplak ayaklarını yürümeme konusunda ısrarcıydı.
Yanlarına gelen Pamir Doruk'u uzun saçlarından tuttuğunda oğlanın ağzından ufak bir çığlık kopuvermişti.
Doruk başını kaldırıp onu tutan elin sahibine baktığında kalbi korkuyla atmaya başlamıştı. Pamir, onu öldürmek ister gibi bakıyordu. Doruk bu adamın ona olan saplantılı aşkını bilmeseydi eğer bunu yapacağını düşünürdü.
"Herkes dışarı çıksın!" Yüksek sesi Doruk'un kulaklarında uğuldamıştı. "Boşaltın tüm evi!"
"Tabi efendim." Diyerek uzaklaştı adam.
Pamir eve doğru yürürken Doruk tırnaklarını onun eline batırıyor, kurtulmaya çalışıyordu.
"Bırak!" Diye bağırdığında Pamir avucundaki saçları biraz daha sıktı.
Evin kapısı açılıp hizmetliler dışarı çıkarken korkuyla baktılar Doruk ve Pamir'e. Pamir'in öfkeli gözleri onları bulunca hemen başlarını başka tarafa çevirip uzaklaştılar. Pamir eve girip kapıyı çarptı.
"Sana demiştim!" Yüksek sesi evde yankılandı. Doruk'u saçlarındaki eliyle sertçe bir kenara savurduğunda Doruk belini koltuğun kenarına vurmuştu. İnleyerek saçlarını tuttu. "Bir daha kaçarsan seni öldürürüm demiştim!"