Günün üçüncü bölümüdür, önceki bölümleri atlamayın.
Ellerim yumuşak bacaklarında kayıyor. Okşuyorum güzel tenini. Nefes seslerimiz iniltilerimizle birlikte birbirine karışıyor.
"A-ah..." Kısık inlemeleri doluyor kulaklarıma. Ardından ismimi inliyor.
Hem zevkten hem de acıdan yaşaran gözlerine bakıyorum kısık gözlerimle.
Kendimi içine her itişimdeki yüz ifadesi tahrik edici olduğundan gözlerimi kapatmamaya çalışıyorum ama aldığım zevk yüzünden bu çok zor geliyor.Ellerini çıplak sırtıma koyuyor, tırnaklarını farkında olmadan etime batırıyor.
Yumuşak ve beyaz tenine izlerimi bırakıyorum. Dudaklarım arasında eziyorum boynunu. Elleri bu sefer de saçlarımı buluyor, çekiştiriyor saçlarımı.
"Y-yeter..." diyerek boynundan ayırıyor beni. Yüzünü görüyorum ama buğulu bir camın arkasından bakıyormuşum gibi net değil yüzü. Beni kendine çekip dudaklarımızı birleştiriyor, öpüyor beni.
Bacağını tutup kendime alan açıyorum ve az önce yarım bıraktığım hareketlerime devam ediyorum. Zevk alarak inliyor. İçine girip çıkmaya devam ederken üzerine eğilip onu ıslak bir şekilde öpüyorum.
Ve olduğum güzel rüyadan uyanıyorum...
Gözlerim koğuşun tavanındayken "Siktir..." diye mırıldandım. Battaniyeyi kaldırıp aşağı baktığımda eşofmanımın önündeki çıkıntı sıkıntılı bir nefes vermemi sağladı.
Üzerimdeki battaniyeyi atarak ranzadan indim. Karanlık koğuşta gözlerimi gezdirdiğimde herkesin uyuduğunu görmek rahatlamamı sağlamıştı. Çantamı açıp giysilerimin arasından Doruk'un gömleğini buldum. Taner bana giysi gönderirken 'lazım olur' diyerek bunu da vermişti.
Onu alıp tuvalete ilerledim. Boş bir kabine girip kapıyı kilitledim. Eşofmanımı sıyırıp sertleşmiş aletimi çıkardım baksırımın arasından. Tişörtümün altını tutup dişlerim arasında ısırmadan önce elime tükürdüm. Tükürüğe zevk suyu gelmiş aletime yayarak Doruk'u düşünmeye ve kendimi çekmeye başladım.
Yumuşak bedenini, beyaz tenini, pembe dudaklarını canlandırdım zihnimde.
O inşattayken dudaklarını kaslarıma bastırdığını hatırladım ya da kucağımda otururken kasıklarıma baskı yapan kalçasını. Ve de yanık omuzunu okşarken farkında olmadan avuçlarıma sürttüğüm göğüslerini.
Masum anları bu şekilde kirletmek pek hoş olmasa da yokluktaydım şu an amına koyayım. Başka çarem yoktu.
Tek elimde tuttuğum gömleği burnuma götürüp derince kokladım.
Elimin hareketleri hızlanırken rüyamda olduğu gibi onunla seviştiğimi hayal ettim. Gözlerim her zevk aldığımda olduğu gibi kapanırken dakikalar sonra elime boşaldım. Dişlerim arasındaki kumaşı ses çıkmasın diye ısırıyordum.
Burnumda Doruk'un kokusu var iken rahatlamış bir halde gözlerim kapalı durdum orada. Gömleği biraz daha avucumda ezerken iç çektim.
Çok özlemiştim.
***
Günler geçmiş ve tekrardan görüş günü gelmişti. Bir sandalyeye oturmuş, heyecanla saati bekliyordum.
Birden Şahin abi önüme bir bardak çay koyduğunda başımı kaldırıp ona baktım. "Şimdi gideceğim abi, doldurmasaydın."
"Olsun iç seninkiler gelene kadar, kan yapar." Dedi karşımdaki sandalyeye oturup.