Bölüm 18/ Beni Kendinden Koru!

1.2K 49 0
                                    




Sabahın ışıkları büyük camlardan içeriye doluşurken yüzümü ısıtan güneşle rahatsızca kıpırdandım ve yatakta doğruldum.

Leonardo yanımdaki yastıkla derin bir uykunun kollarında süzülürken bedenimi yavaşça ona çevirdim.

Çıplak göğsüne yavaşça bıraktığım başımla bakışlarımı yüzüne çevirdim. Kusursuz yüz hatları ile daha önce böyle yakından bu kadar yakışıklı bir adam gördüğümü bile sanmıyorum.

Bir peri masalının içindeyimde herşey bir anda terse dönecek gibi bir tedirginlik var içimde. Sanki Leo bir hayal ürünüde olup biten herşeyi kafamda kuran benim...

Aldığı derin nefesler göğüs kafesinin beraberinde başımı indirip kaldırırken ben teninin güzel kokusu ile gözlerimi yavaşça kapattım, kulağımın altında sakince atan kalbi ve sıcak bedeniyle şu an dünyada olabilecek daha iyi bir yer olduğunu sanmam.

Tüm lanet hafta sonumu burada yatakta bu adamın kollarında geçirebilirim.

Evin içinde yankılanan telefon sesiyle , lanet samsungunun melodisi kulaklarıma ulaştı.

Salonda unuttuğum için şimdi kalkıp gitmem ve telefona bakmam gerekiyordu. Hiç istemezdim oysa Leoyu burada bırakıp yataktan kalkmayı. Ama şu sıralar uğraştığım dava ile ilgili bir arama olabilir.

Sessizce kıvrıldım ve yataktan kalktım, minik adımlarla usulca araladığım yatak odasının kapısından çıkıp beni karşılayan salona doğru hızla ilerledim.

Orta sehpanın üzerindeki telefonu elime aldığımda arayanın Bobo olduğunu görüyordum. "Harika zamanlama..." kıkırdayarak cevapladığım telefonu kulağıma yasladığımda cıvıltılı sesini duyuyordum.

"Flora neredesin? Sana geldim ama ev kapı duvar. Dün gece bir anda ortadan kayboldun merak ettim..." sesi yankılanırken şu an daire kapımın önündemi diye merak ediyorum.

"Ben, şehir dışındayım..." utangaç bir gülüşle dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ne demek şehir dışındayım? Neredesin ki?" Şaşkın sesiyle yavaşça ilerdeki rahat koltuğa çöktüm ve sırtımı geri verdim.

"Partiden tanıdığım bir yabancıyla beraberim..." Ona Leo olduğunu söylemekten tam anlamıyla büyük bir utanç duyuyorum, çünkü sürekli yargıladığım bir işin patronunun yatağında uyanmak her bakımdan tuhaf..

"Sen ve bir yabancının yatağı hahahah, bak şimdi işler tuhaflaştı." Neşeli kıkırtısı ile benide güldürdü.

"Geri döndüğümde ayrıntıları anlatırım, ama şimdi kapatmam gerek..." bakışlarım duvardaki büyük metalik saate döndü.

"Tamam kızım, tadını çıkar bunu hak ettin, ama dikkatli ol erkekler biraz karışıktır..." kıkırdadı. Kıkırdadım.

"Merak etme, eve dönünce sana yazarım öpüyorum çok."

"Öptüüüm."
Ardından kapanan telefonla Bobo'nun söylediği şey zihnimde tekrar etti... 'Bunu hak ettin...' gerçektende Leo gibi bir adamın ilgisini hak etmiştim. Kesinlikle hak etmiştim. Tadına doya doya varmak istiyorum. Onun ve bu ilginin tadın-

Devasa Camlar kulağımda yükselen kurşun sesiyle tuzla buz olurken yüksek bir çığlıkla kendimi koltuğun yanına bıraktım.

Aralıksız bir şekilde devam eden kurşun sesleri ve evin içinde paramparça olan eşyalarla korkuyla kulaklarımı kapattım.

"Flora!" Leo'nun seslenişini duyuyordum ama ona cevap verebilecek bir durumda değildim, versemde tüm bu gürültünün içinde beni duyarmıydı bilmiyorum.

"Flora Cevap ver!" Salonun içinde yankılanan sesle bana yaklaştığını duydum.

Kurşun sesleri kesildiğinde geride sadece kırılan eşyaların çıtırtısı kalıyordu. Ve benim korkudan titreyen bedenim.
Kollarımı saran iri ellerle Leonardo beni sıkıca kavradı ve yerde yanıma çökerek beni kucağına aldı. İri bedeninin içinde saklamak ister gibi bir telaşla kaplıydı.

"Korkma..." titrek nefesleri şakaklarıma yaslanan dudakları ile beni sakinleştirirken bakışlarım korkuyla yüzüne döndü.

"N-ne oluyor..." kekelediğimi o an fark ediyordum. Küçük dilimi yutmak üzere gibiydim... bu neydi, buda neyin nesiydi.

"Sorun yok, bak bana..." elleri saçlarımda yavaşça dolandığında dudaklarını alnıma bastırdı.

"Sana bir şey olmasına izin vermem. Buna izin vermem..." hızla ayağa kalktığında beni kollarının arasından bırakmayarak Salondan yatak odasına doğru hızlı adımlarla yürüdü.

İçeri girip kapıyı kapattığında aceleyle beni yatağa bıraktı ve gardropa giderek askıdan bir ceket çıkartıp bana doğru geldi.

Kollarımdan geçirdiği ceketle birlikte beni tenimdeki ürpertiden bir nebzede olsa kurtarıyordu fakat ben olup biten her şeyin tedirginliği ile tek kelime edemiyorum..
Dolaptan kendi üzerine bir tişört çekti ve uzanıp komidinin üzerinde ki telefonunu aldı.

"G-gitmek istiyorum..." titreyen sesimle gergin bakışları bana döndü.

"Bebeğim bak, küçük bir aksaklık hallede-"

"Gitmek istiyorum..." gözlerimden akan yaşlarla hissettiğim korku sonunda bir kaç göz yaşına dönüştü.

"Flora sana bir şey olmayacak bak bana..." yanıma geldiğinde önümde yavaşça dizlerinin üzerine çöktü, yüzümü ellerinin arasına aldığında sessizce fısıldadı.

"Tek bir teline bile zarar gelmeyecek güven bana." Kendinden emin tuttuğu sesiyle elinden geleni yapmaya çalışıyordu ama ben... ben hayır.

"Leo- gitmek istiyorum beni evime götür..." yüzümü ellerinin arasından geri çektim.

Bu adam kafa karıştıracak derecede kusursuzdu, zaten hiç bir şey böyle kusursuz olamazki... şimdide... şimdi-Dünkü kelle olayından sonra bu...

Başımı iki yana salladığımda düşüncelerim ağlamamı hızlandırdı.

"Yapma Flora, korkuyorsun biliyorum ama seni her şeyden koruyacağımı bilmen gerekir. Yanımdayken korkman çok anlamsız... " sanki üzerimdeki tedirginlik sıradan bir şey gibi bahsediyor! Az önce kurşunlandı bu ev... kurşun yağdı kurşun!

"Beni götür! Eve götür!" Ağlayarak gövdesine sert bir darbe indirdiğimde sendeleyerek geri düştü.

"Flora..." gözlerindeki hayal kırıklığı ile yüzümü dolandı.

"Eve gitmek istiyorum neyini anlamıyorsun! Sana güvenmeye çalıştığım her seferde başka bir karanlığınla karşılaşıyorum ! Dün Frank denen adamla olan konuşmayı duydum... söz gelimi sandım ama hayır! Birinin kafasını kestirdin sen ya! Birinin kafasını! Şimdi evinin saldırıya uğraması sürpriz falan değil! Bu senin muhtemel lanet hayatının bir parçası... "

"Sen..." dudakları titrekçe aralandı.

"Asıl sen! Asıl senn! Beni korumak istiyorsan önce kendinden korumakla başla... ben bir avukatım! Avukat... nesin sen! Çete lider falan kı ne bu saçmalık?! Ne bu ya çıldırıcam... deli gibi titriyorum az önce ölebilirdim... öylece pisi pisine! Bir hafta sonu kaçamağı uğruna! Ölebilirdim..."
Yavaşça oturduğu zeminden kalktı ve doğruldu. Bakışlarım yatağın üzerinden onun yüzüne döndüğünde, suratında acılı bir tebessüm oluştu.

"Bir hafta sonu kaçamağı." Dedi dişlerinin arasından.
İler gittim... lanet olsun, sinirlerim boşaldığında hep böyle oluyor... ileri gittim..

"Leo-"

"Seni eve bırakacağım Flora, çantanı ve telefonunu al, kıyafetlerini değiştir, benimle dışarıda buluş."

"Dalgamı geçiyorsun! Adamlar hala orada!"

"Dışarıda kisme yok Flora, sadece bir uyarı ateşiydi. Hepsi bu... yani korkma, tamam mı?" Arkasını döndü ve beklemeden uzaklaştı odadan.

EFENDİMİ ARARKEN / +21 (çizgi studioda devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin